Halil KAYA / SELÇUKELİ


Nasıl bir meslek yüksek okulu!

Bu gün, gelişen çağa uygun olarak iş gücü ihtiyacımızı karşılayacak gerçeklikler “Meslek Yüksek Okulları”dır. Sığınmacılar değil.


"Türklere iş beğendiremiyoruz, masa başı iş istiyorlar, o nedenle iş gücü açığını sığınmacılardan karşılamalıyız" diyenlerin bu tezlerini ciddiyetsiz bulmaktayız. Böyle bir görüş sığınmacı varlığının kalıcılığı adına ortaya konulan, iyi niyetli olmayan bir görüştür.

Ama yine de onların görüşlerinin doğru olduğunu varsayalım. O durumda çare nedir ona bakalım.

***

Bendeniz görev yaparak kıdem oluşturduğum her kurum ve sahada gözlem yapma alışkanlığıyla mesailerimi tamamladım.

En az altı bin işçi personeli bulunan bir devlet sanayi kuruluşunda ve bir üniversitede üst düzey görevler yaptım.

Çoğunun ışıltılı geldiği için bazen de bilmeden iş hayatımız için kullandığı "eğitimli insan gücü, ara eleman ihtiyacı vs." kavramlarının oturduğu gerçekliği çok iyi biliyorum. 

Bilgiçlik tavrım olmadan fikir yürütüyorum anlayacağınız.

Bu gün, gelişen çağa uygun olarak iş gücü ihtiyacımızı karşılayacak gerçeklikler “Meslek Yüksek Okulları”dır. Sığınmacılar değil.

Ne yazık ki MYO sürecimiz yasak savar ve el yordamı bir anlayışla ilerlemektedir.

Hayati derecede önem taşıyan bu sürece inanarak bir hüviyet kazandırmalıyız.

Bu ise MYO eğitimini cazip kılmakla olur. Öncelikle MYO eğitimini üniversitelerin vesayetinden çıkarıp, Anayasa'nın 130. Ve 131.maddelerine paralel, bağımsız, anayasal bir statüye getirmemiz lazımdır.

Zaten, MYO karakteri yönüyle bir üniversite vetiresiyle uyumsuzdur. Üniversitenin tanım ve özelliği çerçevesi içinde "ara eleman yetiştirmenin" yeri yoktur.

Çünkü MYO eğitiminin araştırma, bilimsel inceleme, keşif vd. gibi bir misyonu yoktur.

Böyle bir eğitimin şekilsel olarak dizaynı kolaydır. Önemli olan irade göstermek, murad etmektir.

Bu eğitimin bağımsız rektörleri ya da başkanları olmalı; akademik personelleri kendi güzergahları içinde doçent ve profesör olabilmelidir.

Bu yapılanmayı tesis edelim ki; ülkemizin iş gücü ihtiyacını ne derece dert edindiğimiz; eğitim anlayışımızın da "dostlar alışverişte görsün" temelli olmadığı anlaşılsın.

2 Ekim 2024
Halil Kaya

YAZARLAR