Halil KAYA / SELÇUKELİ


Ne olduğumuzu farketme özelliğimizi yitiriyoruz!

Ne olduğumuzu farketme özelliğimizi yitiriyoruz. Elin oğlu, vatanımızı ve birliğimizi tescilleyen belgeleri kendi ellerimizle horlatmayı ve iğdiş ettirmeyi başarmak üzere


İnce bir sosyolojik mühendislikle mi yoksa kaba bir işcilikle mi sağlandığına teşhis konulamayan bir toplum psikolojisine doğru savruluyoruz.

Gözlemlerini iyi yapan ve tefekkür eden birisi rahatlıkla görebilecektir ki; bu gün farkında olsak da olmasak da gark olduğumuz tartışmalar artık bir yerinden Lozan Anlaşması'na değmektedir.

İnsanımız farkında olmadan kendisini Sewr veya Lozan tercihinden birine zorlanırken bulmuştur.

Geldiğimiz bu noktanın ise şüphe duyulmayacak şekilde maharetli ellerin ürünü olduğunu, kaba bir işçilikle bu noktaya gelebilmenin mümkün olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bu gün, şu anda artık; sağcı solcu, Türk Kürt, sünni alevi gibi yapay ve sonuçsuz ayrışma hamleleri akim ve de demode hale gelmiş; daha reel yarılma ataklarının kurbanı edilmek üzereyiz. Üstelik bu noktaya gelişimizde bir farkındalık ve iradilik işlemine bile girmeden buralara savruluyoruz.

Demek istiyorum ki; bu gün her birimizin durduğu yer artık LOZAN'IN TARAFI ya da SEWR'İN TARAFI mahalline bürünmüştür.

İşin en kötü tarafı, bulunduğumuz yeri teşhis etme ihtiyacı duymuyoruz, nerede durduğumuzun farkında değiliz.

Televizyonun tek kanallı olduğu yıllarda spikerinden tartışmacısına çok özel donanımlı kişiler süzülerek tefrik edilirken; çok kanallı günlere geçildiğinde alabildiğince larj ve kalite yoksunu süreçler yaşamaya başladık. Bu kalitesizlik ve dağarcık fakirliği sosyal medyayla birlikte katmerlenerek daha sefil bir hale büründü. Elindeki ortaokul ya da lise diplomasını ite-kaka temin etmiş kimileri belli kesimlere yol gösteren kanaat önderi,mütefekkir olup,çıktılar. Şimdi herkes memleket kurtarıyor. Medya araçlarının yaygınlaşmasından önceki kahve tartışmaları bile bu günkülerden daha seviyeli ve dolu idi. Varın gerisini siz düşünün.

Benim en çok hayıflandığım nokta, Türk milliyetçi camiası son iki yüz yılda bile dünyanın hiç bir cenahının sağlayamayacağı şekilde fikri eser ve külliyat oluşturabilmişken; biz niye cılız kalemlerden dökülenleri rehber edinir hale geldik? Dolayısıyle darmadağınık durumdayız. Kabullerde ve fikirlerde bir yerde cem olamıyoruz.

Haliyle heybelerimizi doldurma alışkanlığından uzaklaştık. Uzaklaştıkça Milli Mücadelenin, Cumhuriyetin, Lozan'ın kıymetinden bihaber duruma düştük. Küçücük pervane rüzgarları bile bizi oradan oraya savurabiliyor. Kaybetme riskimizi toprakla sınırlı zannediyorsunuz değil mi? Değil işte... Ne olduğumuzu farketme özelliğimizi yitiriyoruz. Elin oğlu, vatanımızı ve birliğimizi tescilleyen belgeleri kendi ellerimizle horlatmayı ve iğdiş ettirmeyi başarmak üzere. Biz de buna aidiyet duyduğumuz partileri savunduğumuzu zannederek katkı veriyoruz.Sanki Ekvator mukimlerinin sosyolojik reflekslerini andırırcasına...

Kusura bakılmasın ama, acı da olsa gerçek bu. Resim net bir şekilde ortada.

22 Temmuz 2025
Halil Kaya

YAZARLAR