Muhittin GÜMÜŞ / TANRI DAĞLARI'NDAN

Tarih: 28.01.2025 22:58

Neden unuttuk acaba?

Facebook Twitter Linked-in

Eskiden ülkemizde gelir düzeyinden ziyade bölgeler arası gelişmişlik düzeyi tartışılırdı... 

İnsanların bir kısmı Türkiye Cumhuriyeti devletini suçlamak için Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun geri bırakıldığını konuşurlardı ama İç

Anadolu'nun, Karadeniz'in ve ülkenin diğer bölgeleri sanki çok gelişmiş gibi anlatılırdı... 

"Devlet, bu yolları terörle mücadele için ve barajları korumak için yapıyor" diyenleri unuttuk nedense?

Bir ildeki okul sayısının azlığından, dersliklerin yetersizliğinden, öğretmen ve öğrenci sayısının fazlalığından şikâyet edilirdi…

"Sınıf başına düşen  öğrenci sayısı neden 70-80 acaba?" denirdi haklı olarak...  Özellikle İstanbul ve pek çok taşra bölgesinde öğretmen ve okul yetersizliği gündemden düşmezdi.

Ders kitabını alamayan çocukların kitabını almış olanların arasında yaşadıkları mahçup hâllerini çabuk unuttuk.

Öğretmen maaşlarının azlığı sebebiyle pazarda limon satan öğretmenleri unuttuk. 

Öğretmenler odası masasının üzerinde banka ekstreleri sahibini ararken dertli tasalı öğretmenlerin derin bir iç çekişten sonra bu teneffüs de bitti ve yenisine kadar eyvallah dediklerini unuttuk…

Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da güvenlik sorunu sebebiyle atansa da okuluna gidemeyen öğretmenleri unuttuk... Şimdi ise atanamayacak öğretmen yetiştirme yarışındayız. 

Kışın ısıtılamayan, yaza doğru sıcakta serinletilemeyen sınıfları unuttuk... Okuluna odun ya da tezek taşıyan köylü çocukların sızlayan ellerini, şehirdeki okulun yakıt parasını ödeyemeyen velinin çocuğuna karşı ezikliğini de unuttuk…

Laboratuvarları yalnızca Hababam Sınıfı filmlerinde ya da ansiklopedi resimlerinde gördüğümüzü de unuttuk. 

Çağ değiştikçe vatandaşın ihtiyaçlarının da değişmesi normal. Ülkemizde refah düzeyi gelişti ama doyumsuzluk, şükürsüzlük, nankörlük, israf ve ihtiraslar çatlatır bu insanları…

Yol yok, su yok, elektrik yok, hastane yok, köprü yok; deniz,  hava ulaşımı yok diyemiyor kimse... Şehrimizde üniversitemiz yok, sanayimiz ve fabrikamız yok diyen kim var? Yemek yok, burs ve yurt yok diyemez hiç bir üniversite öğrencisi... Fakat sıkıntı var. Neden? 

Eksikler ve şikâyetler bitmez. Daha iyisini istemeye hakkımız var elbette ama "Peki biz ne verdik de ne istiyoruz bu devletten ey vatandaş?" dediğimizde ise kopya çekse de cevabını veremiyor... Sorun bu değil.

Nerde kaynakları dosdoğru ve adaletli kullanma kültürü. 

Devlet, babadır elbet. Bu doğru...  Ama evladın da bir hayrı olmalı eve ocağa, köşeye bucağa, vatana millete…

Devlet aklı unutmaz! 

Atamız Bilge Kağan "Açı doyurdum, çıplağı giydirdim" derken yan gelip yatan vatandaşa bakmadı…

Eğitimde kalite, hizmetlerde kalite, üretimde kalite, insanda; öğretmende, öğretim elemanında, eğitimcide kalite tartışılmalı... 

Satılanda, satanda kalite; alınanda,  alanda kalite olmalı. Fahiş fiyatcı tüccarı, esnafı ya da  kabzımalı toplumca  cezalandırmak çok zor olmamalı. Denetlemeyenleri de cezalandırma hakkı vardır sanıyorum.

Maksat herşey daha iyi olsun diye tartışılmalı, eleştirilmeli... Eleştiren de ehil/yetkinlik sahibi olmalı....Herşeyden anlarım edasıyla değil tabii…

Emeklilerin ve çalışanların maaşları adaletli biçimde düzeltilmeli... Bunun için kaynak da var imkân da var bence. Adaletle ve asaletle paylaştıran baba gerek daima. 

Ömrünü devletine ve milletine adayanlar ihmal edilemez. 

Hâlâ ümitliyim…

Muhittin Gümüş 
28.01.2025


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —