Bölgemiz ve uzağımız olmayan coğrafyalarda büyüyen yangın bir gerekliliğimizi daha ortaya çıkarmıştır: Türkiye nükleer varlığını olabildiğince artırmalıdır.
Hem enerjideki stratejik vasfı, hem güvenlik tehditlerine savunma amaçlı bir araca dönüşme kabiliyetine sahip bir güvence olarak bu varlığımızı edinmede çok geç kaldığımız açıktır.
Bu manada, ülkenin her atılımına muhalefet eden özellikle sözde hümanist,motorları sol jargonla çalışan küt kafalı kesimler Akkuyu Santraline karşı çıkıyorlar, iktidara gelirlerse kapatacaklarını falan beyan ediyorlar.
Türk ülkesinin ve milletinin meseleleriyle dertlenen duyarlı bir yurttaş olarak haykırıyorum: Devletimiz hiç vakit geçirmeden en az on beş adet daha Akkuyu Nükleer Santralinin temelini Yap-İşlet-Devret modellerini de değerlendirerek atmalıdır.
Enerji temin kanallarımızın artık kanlı savaşlarla boğuştuğu bir döneme girdiğini dikkate alırsak, enerjide dışa bağımlılığı bitireceğimiz alan nükleer varlığımızdır.
Ayrıca nükleer savaş araçları yasaklanmış olsa da bu yasak muktedir ülkeler için bağlayıcı değildir.Biz de güçlü ve caydırıcı kalabilmek için nükleer silah envanteri oluşturmak zorundayız.
Bütün bunlardan daha güçlü silahımız ise birlik,beraberliğimiz; toplu vuracak yüreklerimizdir.
Ortadoğudaki bu çıban başı ise diğer İslam ülkelerinin katkısını falan beklemeden Türk devleti tarafından opere edilmelidir. O çıban orada haddinden fazla işledi çünkü...
14 Haziran 2025
Halil Kaya