Ali KUZENCİK / MERAM BAĞLARI

Tarih: 24.11.2024 09:32

Öğretmen olmak çok güzel... Ancak...

Facebook Twitter Linked-in

Hayattaki seçimlerini doğru yapanların az keşkeleri olur. Hayatta bazı “KEŞKELERİM” olmuştur ancak bu ulvi öğretmenlik mesleğini seçmemde ASLA olmamıştır.

Kapıyı kapatıp, yoklamayı yaptıktan sonra “HAYDİ CANLAR” deyip derse başlayınca bambaşka dünyalara daldığım o inanılmaz meslekte.

Uzun yıllar kurucu/müdürlüğünü yaptığım özel eğitim kurumunun seminerinde defalarca konuşmasını dinlediğim değerli ilim ve gönül insanı rahmetli Prof.Dr.Doğan Cüceloğlu der ki;

“Hangi eğitim sistemi içinde olursa olursa olsun, teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, öğretmen öğrencisiyle gözgöze geldiği bir an vardır. O anda öğretmen, öğrencinin gönül kapısından girerek zihnine ulaşır...Ve işte o an eğitim başlar.”

 

Öğrenciler, öğretmenin elinde şekillenir, olgunlaşır ve hayata hazırlanır. Öğreten ve öğrenen arasında güven ve sevgi ilişkisine dayanan bir meslektir.

Bir milletin milli, ahlaki ve kültürel yönden, güçlü ve medeniyet bakımından kalkınmış olması, öğretmenlerimizin üstün ve fedakar çalışmalarına bağlıdır.

Öğretmenlik mesleğini diğer mesleklerden ayıran en önemli özellik, malzemesinin insan olmasıdır.

İnsanın insan olma vasfını ön plana çıkaran şey ise eğitim ve kültürdür.

Dolayısıyla öğretmenler ömür boyu öğrenen ve öğreten olmak gibi bir özelliğe sahiptir.

Nice “umutsuz” genci yüreklendirip hayata kazandırdığım için kendimi
mutlu hissediyorum.

Üniversite sınavında başarısız olan öğrencileri “babacan” bir tavırla karşıma alıp;

“-CANLAR...Etüd odasında ne yazıyor;HİÇBİR BAŞARI TESADÜF DEĞİLDİR…Sadece gerekenleri yapanlar başaracaktır. Ağustos böceği-karınca misali şimdi yeni bir MARATON başlıyor.! Planlı bir şekilde çalışanın başaramayacağı hiç bir şey yok. 40 YIL MUTSUZ OLMAKTANSA 39 YIL MUTLU OLUN. Bu yüzden istediğiniz fakülteyi kazanın ve sevdiğiniz işi yapın. Çünkü hayatta İŞ ve EŞ çok önemli. Bu ikisiyle pazara değil mezara gidilir.!” deyip herşeyden ümidini kesmiş iken hayata kazandırdığım gençler ve ana, babalarından aldığım dualar bu dünyadaki en büyük servetim olmuştur.

 

Rabbime şükrediyorum bana öğretmenlik zevkini tattırdığı için. Allah rahmet eylesin milli şairimiz M.Akif Ersoy ne güzel söylemiş;

“MUALLİMİM diyen olmak gerektir, İMANLI-EDEPLİ sonra LİYAKATLI.”

Ahmet ARVASİ Hocamızda der ki; 
“Bir öğretmen, içinde bulunduğu toplumun milli ve manevi hassasiyetlerini bilmeli ve bu şuurla millet ve devlet menfaati gözeten nesiller yetiştirmelidir.”

Milletlerin  geleceği,insan eğitimine bağlıdır.

Dünyada iyi ve kötü ne varsa insanın eseridir.Her türlü iyi yapılanmanın mimarları ise öğretmenlerdir.

Bu bakımdan öğretmeni sevmek, milleti sevmek demektir.

Bundan dolayıdır ki, Baş Öğretmenimiz Atatürk bir vecizesinde "Toplumların medeniyet seviyesi,öğretmene verdiği değerle ölçülür." diyor.

Bu mesleği,bir geçim kaynağı olarak görmek,öğretmenliği inkar olur.

Bu meslek,bir ülkü ve ideal mesleğidir.  Öğretmenlik millete  hizmetin en etkili yoludur.

Öğretmenlik böyle değerlendirilmelidir. Şahsi çıkarlar uğruna bu kutsal mesleğe gölge düşürülmemelidir.

Deriz ki….Gerek öğretmenlerin, gerekse idarecilerin ortak amacı; öğrencilerimizi bulundukları noktadan daha yukarılara çıkarmak, hedeflerine ulaşmaları için her türlü “huzurlu ortamı” sağlamaktır.

BAŞARI, bütün öğrenciler için ÖZLEMDİR. Zirveye çıkmakta bir özlemdir.

Ama her insanın çıkabileceği zirve, ayrı ayrıdır. Biri için zirve Uludağ’dır, diğeri için Erciyes’tir bir başkası için ise Everest’tir.

Önemli olan o genci, çıkabileceği zirvenin sonuna kadar taşıyabilmektir.

Yani Uludağ’a çıkabilecek birini Kirazlıyayla’da, Erciyes’e çıkabilecek birini Develi’de, Konya’daki bizim Takkeli Dağına çıkabilecek bir başkasını yamaçtaki Sarayköy’de bırakmamak gerekir.

Her eğitimcinin amacı varlık sebebi olan sevgili öğrencisini “kendi zirvesine” çıkarmaktır.

Bu yüzden hem bireysel hem kitlesel başarıyı yakalamak için, yüzlerce “yeşil eriği, can erik yapmak” için KAŞIKÇI ELMASI sarrafının titizliği ile çalışmak gerekir.

Aynı titizliği ve duyarlılığı velilerinde göstermesi gerekir. Hepimiz çocuklarımızın, öğrencilerimizin ileride kimseye muhtaç olmadan, ayakları üstünde durmalarını, mutlu ve başarılı olmalarını isteriz.

Hiç bir anne ve baba çocuğunun başarısız olmasını istemez. Ancak hem sınav ve hem yaşam başarısında çocuğun en büyük destekçisinin de annesinin ve babasının olduğunu unutmamak gerekir.

Başta Türkiye ve Konya derecelerine giren öğrencilerimizden yakınen bilirim ki başarılı öğrencilerimizin arkasında anne ve babanın manevi desteğinin olmasıdır.

Kaygı-stres ve panik “öğrenme” üzerinde olumsuz etkiler bırakıyor. Baskı “kemanteli” gibidir. Çok gerersen tel kopar, gevşek bırakırsan telden ahenkli ses gelmez.

Bu yüzden çocuklarımıza yapacağımız en büyük iyilik,fazla eleştirmeden tatlı dille merhamet ses tonuyla destek olursanız çocuklarımızın, öğrencilerimizin ÖZGÜVENİ artacak ve daha başarılı olacaklardır.

Çünkü başarının altında yatan en önemli etken özgüvendir.

Öğretmen olmak çok güzel... 
Ancak ondan da güzeli “ELİ ÖPÜLESİ BİR ÖĞRETMEN” olabilmektir…

“Millet Mekteplerinin” açıldığı, rahmetle andığım Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e “Başöğretmenlik” unvanının verildiği bu müstesna günde, bütün öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü tebrik ediyor, sevgi saygı ve selamlarımı iletiyorum...

Görevleri başında katledilerek şehit edilen öğretmenlerimizi, ebediyete intikal eden tüm meslektaşlarımı rahmetle anıyorum. Ruhları şad, mekanları cennet olsun…Emekli meslektaşlarıma sağlık ve huzur niyaz ediyorum…Görevleri başında olan tüm öğretmenlerimize sağlık,mutluluk ve üstün başarılar diliyorum.,
Meram Bağları’ndan;
SEVGİLER.

24-Kasım-2024
Tarih Öğretmeni
Ali KUZENCİK


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —