Şükrü ALNIAÇIK


Özür dileriz!.. PKK’yı feshettik...

Özür dileriz!.. PKK’yı feshettik...


Bugün 12 Mayıs 2025

PKK, 5-7 Mayıs tarihinde yaptığı 12. Kongrede alınan kararı açıkladı. 
Ve kendini feshetti.

Şimdi biz, nereden geldiği o kadar da meçhul olmayan küfürler yiyoruz!..

Muamele hoşlarına gitmemiş bazı kahraman arkadaşlar var. Merak etmesinler onlara da ihtiyaç var ve kendileriyle gurur duyuyoruz.

PKK’yı bu kararı almaya sevk eden son gelişme, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim 2025 tarihli çağrısıydı. Biz de bu çağrıya, hem müktesebatımız hem de teşkilat disiplinimiz gereği, bazı kardeşlerimizin sitemleri ve küfürlü çığlıkları arasında destek verdik.

Biz de kendisini yakından tanıyan bir Türk Milliyetçisi olarak Bilge Lider gibi, duygularımızı bir tarafa bırakmış, akıl ve mantıkla hareket ediyorduk.

Plastik küfür yerine gerçek mermi de yiyebilirdik, bunlar bizim için önemli dertler değildir. Ne kadar çok kahraman arkadaşımız olduğunu öğrenmekle gururlandık, mutlu olduk.

 

 

Sadede Gelelim…

50 yıldır yasadışı faaliyet gösteren, 47 yıldır can alan, 41 yıldır da Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı düşman istihbarat örgütleri tarafından kullanılan bir örgüt, MHP’nin yaptığı çağrıyla silah bırakır mıydı?

Bırakmazdı.

Öyleyse Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından çok uzun vadeli bir plan yapılmış ve uygulamaya konulmuş olabilirdi.

1- Önce gerekli siyasi dizayn yapılarak, 4 partinin (DYP, MHP, ANAP, DSP) baraj altında kaldığı 3 Kasım 2002 seçimlerinde Ak Parti iktidara geldi. Böylece Anadolu’nun en geniş tabanlı ortak değeri olan Din faktörü harekete geçirildi.

2-  PKK’yı TSK içinden destekleyen ve “tam örgütü bitireceğiz Ankara’dan emir geldi bıraktık” serzenişlerinin kaynağı olan 
a) 9 Mart 1971 Cuntası kalıntıları 
b) Gülenci güvenlik bürokratları elimine edildi.

3- Kontrolsüz bir “Serhildan”ı önleyecek şekilde demokratik çözüm süreci ve Hendek operasyonlarıyla kitlesel şiddet baskılandı.

4- İstihbarat ağırlığı Suriye Devrim Güçleri yönüne kaydırılarak PKK’nın ilk sığınağı olan Suriye BAAS rejimi dost birliklerle çökertildi.

5- İsrail’in, Türkiye’nin Filistin Gazze Hamas politikalarına karşı İsrail’in ABD eliyle PYD’yi Türkiye’ye karşı kullanma planına karşı Türkiye geniş tabanlı bir karşı hamle başlattı.

6- Bu hamlenin radikal, ses getirici ve etkin olması için de Sosyalist bir örgütün Siyonist bir kucağa oturmasından rahatsız olan Apo, Devlet Bahçeli eliyle oyuna sokuldu.

7- Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrı, PKK’ya silah bıraktırma çağrısı değil Apo’nun tezgahını toplaması için yolu açma çağrısıydı. Bu yönde

a) Devletin istihbarat örgütleri ve güvenlik kurumları gerekli altyapıyı hazırlamadan
b) Apo’nun örgüt üzerindeki gücü etüt edilmeden,
c) İçerideki silahlı PKK unsurları etkisiz hale getirilmeden,
d) Irak’ta Kandil yeterince baskılanıp bunaltılmadan, 
e) Barzani ve Irak merkezi hükümeti “Kalkınma Yolu” projeleriyle kazanılmadan,
f) Irak ve Suriye Türkmenleri’nin silahlı emniyeti sağlanmamadan,
g) Suriye’de Şam rejimi tamamen kontrol altına alınmadan, 
h) İran Suriye’de ve Lübnan’da yenilip Zagrosların doğusuna çekilmeden,
Devlet Bey’e “sen konuş, biz arkandan geliriz” denilmiş olması mümkün değildir. 
8- Dolayısıyla Devlet Bey, tıpkı 19. Fırka Kumandanı Mustafa Kemal’in emrindeki 57. Alay gibi “sadece savaşmayı değil ölmeyi de göze alan” bir hamle yapmış ve siyasi intihar saldırısı denilebilecek bir hamleyle tarihi görevini başarıyla ifâ etmiştir.

9- Devlet Bey, Öcalan’ı PKK’yı feshetme sorumluluğuna davet ederken, tarihten ve reel politikten beslenen birleştirici söylemlerle söyleminin altını doldurmaya çalışmış ve bunda da başarılı olmuştur.

10- Devlet Bey’in, ülke bütünlüğüne Apo kartını çekerken yaptığı katkı, Apo’nun sempatizanlarıyla sınırlı değildir. En ifrit ve kan dökücü Kürtçü hareketin liderine bile kendisi önceki sert söylemlerinin hilafına ve siyaseten yanmak pahasına umut hakkı doğuracak bir inisiyatif alması,

a) MHP’li Kürtleri, “biz size dememiş miydik MHP Kürt düşmanı değildir” gururlanmasıyla,
b) Ak Partili Kürtleri, Erdoğan’ın liderliği için elini ve vücudunu taşın altına koymasından duydukları saygıyı, güçlü bir sevgi ve sempatiye dönüştürmesiyle
c) DEM’li Kürtleri, Apo’nun ve DEM heyetinin en Milliyetçi parti lideri tarafından tanınmasından ve barış ortamında uzun vadeli bir statü (özerklik vs. )mücadelesini daha rahat yürütebilme umutlarından dolayı sevindirmiştir.  

11- Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu operasyondaki önceliği ise PKK bazlı Suriye Kürtleri’nin İsrail ve ABD tarafından kucaklanarak kullanılmasını önlemektir.

İsrail ve ABD’nin elbette bu operasyona vermeye çalışacakları karşılıklar ve sabotaj faaliyetleri olacaktır.

Yaşanan olay, İsrail açısından, 1967 Arap- İsrail savaşında Mısır’ı destekleyen Müslüman Sudan’ı Güneydoğusundan (Nil Havzası) bölmek için desteklediği ve eğitip donattığı SLA’nın,  (Sudan Liberation Army= Sudan Özgürlük Ordusu) Fırat Havzası’ndaki ekürisi olarak gördüğü PKK’yı kaybetmesi anlamına gelmektedir.

SLA’nın kurduğu 2011’de kurduğu ve ilk kez İsrail tarafından tanınan Güney Sudan’ın Amerikan NBA liginden destek alan Basketbol Milli takımı 2024 Paris Olimpiyatlarında çeyrek final oynuyordu.

İsrail’in Afrika’nın en büyük devleti olma şerefini bölününce Çad’a kaptıran Sudan gibi bir devlete bulaşırken, 1947’den 2002’ye kadar Türkiye’ye bulaşmamasının sebebi, Türkiye’nin Ortadoğu’ya sırtını çevirmiş olması ve Filistin politikasını monşer duyarlılığıyla veya Sol- Sosyalist enayilik statüsünde yürütmüş olmasıydı.

2002’den beri ABD’nin Ortadoğu’da Türkiye’nin başına çuval geçirme stratejisinin bir nedeni 1 Mart 2003 Saddam tezkeresinin TBMM’de reddedilmesi ise, bir diğer neden de İslamcı bir iktidarın Ortadoğu’ya ve Filistin’e daha derin ve kapsamlı bir dış politikayla yönelme ihtimalinden duyduğu endişeydi. Mavi Marmara olayı, bu konudaki ilk kopmadır.

Bizim tanıdığımız MOSSAD, Türkiye Filistin ve Hamas ilişkilerine misilleme olarak İsrail Kürtler ve PKK  denklemini hızla kurabilecek bir örgüttür. Bu pratik yönelimdeki en büyük avantajı da ABD’nin Ortadoğu politikalarını Yahudi lobileri ve finansmanı yoluyla kontrol etmesidir.

 

 

PKK’nın arkasına eski Sosyalist Suriye, Bulgaristan, Libya gibi ölüler yerine ABD ve İsrail gibi diri  nükleer güçlerin geçmesi, Devlet Bey’in bu ağır yükü omuzlamasının başlıca nedenidir.

PKK’nın fesih bildirgesini, Lozan’lı Anayasalı büyük laflarla sulaması, soykırım lakırdılarıyla gübrelemesi ve metni uluslaşma çiçekleriyle süslemesi, kitleyi ikna etmesi yönünden anlaşılabilir bir durumdur.

Devlet Bey de “Türkiye PKK musibetinden” kurtuldu derken aynısını yapmaktadır. Bunlardan kanlı bir netice çıkmaz.

Türkiye Cumhuriyeti’nin öncelikli hedefi, PKK’nın ve ona bağlı silahlı Kürtlerin Tel- Aviv veya Washington’dan değil, Ankara’dan yönetilebilir hale gelmesidir.

Ondan sonra olacakları, Tarihi gerçekler ışığında, akıl, mantık, hukuk ve adalet belirleyecektir.

Devletimize güvenelim, birbirimizi üzmeyelim.

Saygıyla..

Şükrü Alnıaçık
12 Mayıs 2025

YAZARLAR