"Resmi Dil Türkçedir, bu değişmez" demekle ülkenin "ana dilde eğitim" noktasındaki gerekliliklerini ve reflekslerini teminat altına almış olmazsınız.
Anayasamızın 42.maddesini yok eder ya da enemeye tabi tutarsanız; 3.Maddedeki resmi dil(devletin dili) vurgusuna tek başına aykırı davranmış olmazsınız.
Anadilde eğitim hakkı tanınmış bir okulda, okul yönetimi tüm yazışma ve işlemlerini Türkçe yaparak, sınıftaki dersi kürtçe işlerse resmi dil şartını yerine getirmiş ama eğitimi ana dilde yapmış olur. Ülkede böyle bir okul varsa da o ülke başlangıçta fiilen bölünmüştür.
Ana dilde eğitim ayrı bir babtır. Onun için Anayasamız 3.maddesinin varlığına rağmen 42.maddesini de vaz etme ihtiyacı duymuştur.
O nedenle yürütülen süreçte tepkileri emmek, yumuşatmak için "resmi dil Türkçedir, değiştirilmesi mümkün değildir" diyerek geçiştirme berrak bir tutum beyanı değildir. Resmi dil zaten değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek şekilde güvence altındadır. Bir iane sunumu gibi ifadelendirilmesi doğru değildir.
Yapılması gereken "Bu ülkenin Eğitim Dili Türkçedir, değişmeyecektir" şeklinde güçlü bir vurgunun ortaya konulmasıdır.
***
Bu aralar bilmiş edalarla laf geveleme alışkanlıkları artmaya başladı.
Süreci gerekçelendirmek için "bir birimizi anlamalıyız" gibi nereye uzanacağı belirsiz ifadelere sık rastlar olduk.
Ne demek istiyorlar bunlar?
Ne yani "PKK'nın doğuş amaçları içinde haklı oldukları noktalar mı var" demek istiyor bu ağzı kalabalıklar?
PKK; Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde bir Kürdistan Devleti kurmak için peydah olmadı mı?
Biz mi yanlış biliyoruz?
27 Ekim 2025
Halil Kaya
