Türkçe'mizde kavram haritası oluşturmak için çalışmalara hız vermek gerekiyor. Dil sadece iletişim aracı değildir. Aslında sözlerle, dille gönül bağı kurmaktır maksadımız.
"Dost dost diye nicelerine sarıldım
Benim sâdık yârim kara topraktır
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sadık yârim kara topraktır" diye başlayan mısralarla başlayıp
"Herkim olursa bu sırra mazhar
Dünyaya bırakır ölmez bir eser
Gün gelir Veysel'i bağrına basar
Benim sadık yârim kara topraktır" diye bitirdiği uzun şiirinde ünlü halk ozanımız Âşık Veysel, sâdık yâri ve sadakat duygusunu ne de güzel anlatmış? Tabii ki Veysel'in bu eserinin tamamının okunması, anlaşılması hâlinde kitaplar dolusu sözlerle yorum yapmak mümkündür.
Sadāḳat: Kendisine iyilik edene, lutufta bulunup koruyana minnet ve şükran duyguları ile bağlanma, bu bağlılığa yakışır şekilde davranma, hâinlik ve döneklik etmeme, vefâkarlık gösterme:
İnsâna sadâkat yaraşır görse de ikrâh / Yardımcısıdır doğruların Hazret-i Allah (Ziyâ Paşa).
At; zekâ ve asâletin, köpek; sadâkatin, bülbül;aşkın, kelebek; gençliğin remiz ve timsâli olmuştur (Ahmet Hâşim).
Hâlâ, velînîmet ocağı dediği eve emsalsiz bir sadâkat göstererek babamı bırakmamış (Safiye Erol).
● Sadâkatkâr: Dostluğu ve bağlılığı içten, yürekten olan, sadâkatli, sâdık.
● Sadâkatperver: Doğruluk ve sadâkati gözeten, doğru ve sâdık olan, sadâkatli.
Türk Dil Kurumu Güncel Sözlük'te sadakat: " İçten bağlılık; sağlam, güçlü dostluk. Sadakat göstermek" biçiminde tanımlamış.
Sadâkatle ilgili "sadâkatli, sadâkatsiz, sadâkatsizlik, sadâkatsizlik göstermek" vb. sözler de bu kavramın anlaşılmasını sağlıyor.
İnsanların kanıyla, canıyla kazandığı toprakların haritası vardır elbette... Dil de vatan gibidir... Onun (içi dolu) kavram haritasını çizmekte geç kalmıyor muyuz?
Büyük Türk dünyası daha da büyüyecektir. Birlik ruhu içinde Türk 100 Yılı'ndan hız alarak, 2053 ve 2071 hedefleri doğrultusunda çalışacağız.…
Türk Devletleri Teşkilatı'nın sâdık ve mümtaz yiğitleri daima hazırdır…
İlme, irfana, akla; âlime, irfan ehline; ahlâk ve erdemli olmanın yüceliğine sadık olmayanların insanlık vasfı yalnızca biyoloji ilmiyle izah edilir.
Ülkesi ve yüksek istiklâlini düşünenler, millî ve manevî değerlerle bütünleşenler, akıl ve alın teri dökenler yalnızca ahlâk kavramı çerçevesinde değerlendirmek yeterlidir. Bir insanda ahlâk varsa hakiki insandır. İnsan olmak için yalnızca dik yürümek, konuşmak yeterli değildir.
Ahlâklı insanlar aynı zamanda sadakat ehli sayılırlar. İnsanı şefkat, merhamet ve sevgiyle kucağına alan anadan sonra kara topraktır. Geçici heveslerle kendini Mecnun zannedenler Leylâ'yı görmeden Helga'yı görme arzuyla yanıyor. Maymun iştahlılar görüyorlar Hanya'yı Konya'yı da feryadını güle değil dikenlere söylemenin faydası olmuyor tabii…
Ahlâka ve sadakate dayalı olmayan her hissin kaynağı kör nefistir.
Gerçeği görerek ve bilerek inatla yalana inanmak aptallık değilse nedir? Gerçeği görmek akıl, iz'an ve iman işidir.
Bizim kavram haritamızı çizenlere dikkat etmek zorundayız.
Türk'ün mizacını, karakterini oluşturan ahlâk, erdem, sadakat, vefa, adalet, iyilik, yüce gönüllülük ile sevgi, aşk, akıl, edep, ilim ve imanla beslenen yürekler ve beyinler geleceğimizin teminatı olabilirler.
Tanrı Dağları'ndan
05.04.2025
Muhittin Gümüş