Muhittin GÜMÜŞ / TANRI DAĞLARI'NDAN


Saygı...

Dinî, millî ve evrensel değerlere saygısı olmayana hiç bir sebeple saygı ya da müsamaha gösterilemez. Aksine saygısızlık eyleminin ağır bir bedeli olmalıdır.


Sosyal medya son derece tehlikeli bir alandır. Moda deyimle bu alanın "klavye kahramanları" aklına geleni yazar, eleştirir hatta istediğini karalar; iftiralarla ve yalan bilgilerle taraftar da bulur kendine. 

Gerçek hayatta yüzyüze gelse muhatabına iki kelam etme cesaretinde / kudretinde bile değildirler... 

Sanal ortamda "Söyle gitsin, yaz gitsin, söv gitsin! Ne olacak yani salla gitsin!" diyenler hâlâ çok... Kimileri de "Saygı duyacaksın! Saygı duyacaksın!" gibi emredici, kaba, yobaz ve bön bir üslupla yiğitlik taslarlar... Oysa tavşan yürekli birer çakaldır onlar…

Bu tiplere saygı duymak diye bir anlayış olmaz, kabul de görmez. 

 

Malum mübarek Ramazan ayındayız. Ramazan ayı, oruç tutulan, zekât, fitre ve sadaka gibi pek çok iyiliklerin yapıldığı bir aydır. Bunların başka aylarda da yapılmasına engel bir hüküm yoktur. Oruç tutanlar olduğu gibi tutmayanlar da var ülkemizde... 

Bu hep böyleydi zaten. İbadet edenlere ibadet etmeyenlerin saygısı esastır. Ancak oruç tutmayanın / tutamayanın da hukukunu Türk milleti, İslâm dininin kıymetli mensupları elbette korur... Fakat bu sosyal medya aracılığıyla "Bana bakın! Bana ne sizin orucunuzdan! Yediğime içtiğime karışmayın! Size ne !? R*kımı da zıkkımımı da içerim" gibi külhanbeyi veya varoş kabadayısı gibi racon kesenlere saygı duyacak kadar küçülmedi bu millet... 

Aslında kendisine bir şey denmiş olmasa da deniyormuş gibi yapıyor akıllı(!), armut beyinli…

Kahir ekseriyeti Türk milletine  ve İslâm dinine mensup vatansever insanların hür ve bağımsız kıldığı bu ülkede yani Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya kalkanlara edebini takınana kadar had bildirecek toplumsal tepki gösterilmezse maazallah oruç tutanların kendini gizlemek zorunda kaldığı bir dönem başlar. 

"Benim orucumdan sana ne!? Kuyruğunu kıs, otur kıçının üstüne!" demeliyiz. Demek ne kelime ne tavır ve psikolojik üslup yeterlidir hizaya getirmek için. 

Toplumda t*tün dumanını çekene değil çekmeyene saygı için kısıtlama vardır. Dünyada en ibtidai toplumlarda bile cahile değil âlime saygı esastır.

Ayrandan önce ineğe, süte, suya, tuza hürmet esastır. 

Özgürlükler başkalarının özgürlük sınırına kadardır. 

Kaybedene değil; kazanana, başarana, alın teri dökene aferin denir, takdir edilir. İnsan için ahlâk, edep ve terbiye esastır; edepsizlik, hayasızlık, ahlaksızlık ve terbiyesizlik takdir değil tekdir edilir; düzelmeyenin  hakkı kötektir…

Türk-İslâm dünyasında Ramazan ayının güzelliklerini bozmaya, bulandırmaya izin verilemez ve müsamaha gösterilemez.  Mücbir sebeplerle veya kendi iradesiyle oruç tutamayanları durup dururken rencide edici cümleler sarf etmek de Müslümana yaraşmaz. Aciz kulların hâşâ kendilerini Allah'ın yerine koyup bir kaç yüz bin sevap ilan etme ve cehenneme gönderme, günah yazma kâtipliği ya da sözcülüğü de meşru değildir.

Dinî, millî ve evrensel değerlere saygısı olmayana hiç bir sebeple saygı ya da müsamaha gösterilemez. Aksine saygısızlık eyleminin ağır bir bedeli olmalıdır.

İyiliği emreden, kötülüğü nehyeden Allah herşeye kadirdir.

Ramazan ayı boyunca sabırla iyilik edenlerden eylesin Allah'ım! 
Hayırlı Ramazanlar diliyorum…

Tanrı Dağları'ndan selamlar gönderiyorum

Muhittin Gümüş
13.03.2025

YAZARLAR