Cennetmekan Turan Yazgan ağabeyimizin tek başına bir derviş edasıyla Türkistan coğrafyalarında yaptığını, koskoca 34 yılda Türk Hükümetleri olarak biz yapamadık. Şeklen bir Türk Devletleri Teşkilatı tesis ettik ama o teşkilata ruh kazandıramadık.
Kazakistan, Güney Kıbrıs Rum Kesimine elçi atadı ve kabul töreninde Türkiye'ye ne kadar birikmiş kin varsa boca edildi.

Kazakistan TDT'nin önemli bir üyesi. Bu teşkilat ile bir Türk Natosu kurulması da murad ediliyor. Gel gelelim örtülü savaş hali yaşadığımız bir korsan devlete elçi atayabiliyorlar, kör göze parmak misali. Daha bir kaç asır önce amansız bir savaş halinde olduğumuz ve Türklük bilinçleri yeni yeni yeşermeye başlayan hristiyan soydaşlarımız Macar Türklerindeki samimiyeti ve sıcaklığı Kazakistan Türklüğünden göremiyoruz. Daha hiç bir TDT müttefiğimizden Kıbrıs Türk Cumhuriyetini tanıma iradesi gösterilmedi. Burada kabahat yetmiş yıl en ağır komünist kültür ve anlayış baskısına maruz kalan bu coğrafyalarımızdaki kardeşlerimizde değil, Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerindedir. Mesela Kazakistan'a bizim işbirliğimizle 34 yıl önce Ahmet Yesevi Üniversitesi açtık. Oraya gönderdiğimiz akademisyenlerimiz bir ikisi hariç ekonomilerini tahkim etmek için gittiler. Onlara bir dervişlik (misyonerlik) yükü yüklemeden gönderdik oralara. Mütevelli Heyet Başkanı olan kimisi ise o coğrafyalarda uçkurunun derdiyle meşgul oldu.
O topraklara ilk gideceğimde, oralara daha önce gitmiş akademisyenler odama gelerek, iğrenç ilişkiler yaşanabilecek yerlerin adreslerini vermeye kalkmışlardı da terslemiştim. "Ben o topraklara bir hac vecdiyle gidiyorum" demiştim. Yani fetö şerefsizi oraları zihnen iğfal ediyorken, bizim arkadaşlarımız yukarda bahsettiğim ilişkilerle çizilmiş bir göz erimi oluşturmuşlardı.
Oralardaki soydaşlarımız daha yakın bir zamana kadar Türk olduklarının bile farkında değiller idi...
Ben devletimin Ortadoğu ve Afrika'da çizdiği misyonu destekliyorum. Ancak devletimiz Türk Coğrafyalarıyla oluşturacağı kurumsal işbirliği ve yapıları her şeyden önce tutmalıdır. Geleceğimiz ve insanlığın huzuru TDT'nin tam anlamıyla ihya edilmesine bağlıdır. Buralardaki hedefimiz ideolojik aidiyetlerin biganeliklerine kurban edilmemeli, bu yapılanmada el yordamı tavırlardan da kaçınılmalıdır.
Türkistan coğrafyalarına yapılacak görevlendirmeler siyasal yandaşlara makam, mevki kazandırmak için değil; Türk milliyetçiliği fikriyle donanımlı ve bir misyonerlik metodolojisi kursuyla teçhiz edilmiş kişilerden tefrik edilmelidir. Türklük bilincinden uzak hatta muhalif kimliklere oralara ilişkin mütevelli heyetlerde konumlar veriliyor. Ne alaka?
27 Şubat 2025
Halil Kaya