Şükrü ALNIAÇIK


Sızıntı Bazen Küfre Girer!

Yani burçlar hep taşlanır, burçtakiler hep yalnızdırlar. Ama burçlar asla yıkılmazlar ve hiçbir zaman ağlamazlar.


“Sızı”yla başladığı için kelime biraz göze hoş görünse de “Sızıntı” pek makbul bir kavram değildir.

Hatta bu alemde sızıntıyı önlerken milyonların kalbini kazanmış, tasarım harikası lastik yamaları, asla sızdırmayan hijyenik pedler vardır!..

Bilindiği gibi FETÖ, 80’lerde devlete doğru başlattığı örgütlü sızıntının moral şifresini “Sızıntı” adlı bir dergiyle vermişti.

Pekmez küpündeki sızıntı başta karıncalar olmak üzere çeşitli haşeratı memnun edebilir. Ama gemi gibi su geçirmez gövdelerde sızıntı, batmak demektir.

Geçtiğimiz günlerde Türk Milliyetçiliğinin amiral gemisi konumundaki MHP’nin kaptan köşkünden gelen bir bilgi sızıntısı, gazeteci İsmail Saymaz tarafından içinde çeşitli haşeratı da ihtiva eden 4 milyon takipçisine doğru yayıldı.

Haber, doğru mu yanlış mı, hüküm mü temenni mi, gerçek mi hayal mi, demeden her türlü haber sitesinde, Devlet Bey’in eski mesai arkadaşı bakanlar dahil alıcı buldu.

Güya Devlet Bey, “İki Cumhurbaşkanı Yardımcısı olsun. Biri Kürt biri Alevi olsun” demişti. 
Nerede demişti? 

Basına kapalı MYK ve MDK toplantısında demişti. 

Toplantı basına kapalıysa bir basın mensubu bunu nereden işitmişti?

Konuşmayı hazirûndan biri İsmail Saymaz’a iletmişti. 

Veya adam bunu bir yerlerde konuşmuş, duyan da İsmail’e söylemişti.

İsmail Saymaz’ın tiweetini takip eden 48 saat boyunca, MHP’nin, maaşında avukat haczi bulunan 400 500 takipçili iletişim fedaileri, milyonlarca trolden “Lübnan- Beyrut- Ortadoğu” dersleri dinlemişti. 
Acaba Devlet Bey bunu söylemiş miydi? Söylediyse nasıl söylemişti.

Sızdırmadan tekzibe kadar geçen süre içinde her şey, Devlet Bey’in ve MHP’nin yürüttüğü beka siyasetinin aleyhineydi.

Devlet Bey, son 10 yılda Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni hükümet sistemini kurmakla kalmayıp, 22 Ekim 2024 itibariyle Yeni Türkiye Yüzyılının siyasi birlikçi (unionist) temellerini atma çabası içine girdiği de biliniyor.

Bilindiği üzere Devlet Bey, siyasi tanzimatını, uzun bir planlama ve istişare sürecinden geçirerek bir stratejik plan çerçevesinde yürütüyor.

Mesela bir önceki Öcalan’ı barış inisiyatifine davet sürecini başlatan konuşmasını TBMM Grup Toplantısında yapmadan önce mutfaktan bir haber sızmış olsaydı, o konuşmanın etkisi de yetkisi de samimiyeti de ciddiyeti de yerle bir olacaktı.

Dolayısıyla şimdi PKK silah bırakmamış olacaktı. Durum bu kadar vahim yani…

Herhangi bir meşverette veya beyin fırtınasında konuşulan bir cümleyi, pişmeden karara dönüşmeden, usulüyle deklare edilmeden ham haliyle bir anayasa taslağı gibi milletin önüne getirirseniz bu bir iletişim suikastı olur.

İsmail Saymaz’ın yaptığı budur.

İsmail Saymaz bunu bana da yapmıştı. Böyle bir tarzı var. Sevmediği adama takipçilerini saldırtarak onu linç ettirirken muhatabının fikriyatı ve siyasi tarafı da onunla birlikte boğulmuş oluyor.

Ben “Anadolu hem vatandır, hem de adamdır” yazımın içeriğini bin tane bilim adamıyla tartışabilir ve bir adım bile geri atmazdım.

Ama karşınıza bir milyon sosyal değnekçi çıktığında bu şuursuz kalabalık, kavgayı imkansız hale getirebiliyor.  İsmail, takipçileriyle birlikte işte bunu yapıyor.

Zaten böyle olduğu için de her türlü linç postası, İsmail’e doğru sızıyor.

2018’deki yazımda kimin Türk olduğuna veya olmadığına dair tek kelime yazmadığım halde, Saymaz, “kimin Türk olduğuna MHP’li yazar mı karar veriyor?” deyince kanından şüphesi olan ne kadar müptezel varsa bana ana avrat dümdüz gitmişti.

Yazıyı okuyan yoktu, ama tweeti maşallah herkes şakır şakır okumuştu.

O günlerde biz de MHP kalesinin burçlarındaydık sayıca çok da azdık ve yanımızda bir tane bile tweet atan cengâver görmemiştik.

Yani burçlar hep taşlanır, burçtakiler hep yalnızdırlar. Ama burçlar asla yıkılmazlar ve hiçbir zaman ağlamazlar.

***

Burada önemli olan, bir iki zevzeğin bir çuval inciri berbat etmesi midir? 

Yoksa birkaç istihbaratçının Devlet Bey’in yükselen forsunda bayraklaşan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Terörsüz Türkiye ve Yeni Türkiye Yüzyılı hedeflerine yönelttiği bir hücum mudur?

MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’yi göstere göstere ziyaret etmesi, ikinci ihtimali kuvvetlendirmektedir.

MİT, muhtemelen Sayın Bahçeli’ye bir çantayla gelmiş ve köstebeklerin künyesini okumuştur. 
Okumakla kalmamış bu sızıntının nedenleriyle birlikte muhtemel hedeflerini de ortaya koymuştur.

Bundan sonra olacaklar, muhtemelen Organize İşler filmindeki Cem Yılmaz’ın golf sahnesi gibi olacaktır.
Bazı kolpaların kafası ve gözü “Bye Bye Happiness” müziği eşliğinde kırılacaktır.

Kendi ömrünü davasına verdikten sonra çocuğunun rızkını MHP’ye yönelik haksız saldırıları önlemeye çalışırken kaybettiği hakaret davalarına ödeyen Türklük fedaileri, eminim ki bu sahneyi, büyük bir coşkuyla beklemektedir.

***

Türk Milliyetçileri bu kafayla giderse, mesela MHP’den inip İsmail’in kayığına binerse… 
Çok değil bundan 20 yıl sonra “Yahu şu Cumhurbaşkanı’nın Türklüğünü garanti altına alan bir öneri vardı Onu kim gündeme getirmişti?..
Hani biz Lübnan filan diye dalga geçmiştik…
Şunu bir inceleseydik abi” diyecekler!..

Sonra da eşeklerini, Niğde’ye doğru sürecekler…

Saygıyla…
Şükrü Alnıaçık
22 Temmuz 2025

YAZARLAR