Sosyal medyanın en büyük özelliği; yalanın, iftiranın ve provokasyonun ışık hızıyla yayılırken, doğru bilginin ve sağduyu çağrılarının kaplumbağa hızında ilerlemesidir. Çünkü kötülüğün merkezinde, bu işi şevkle ve hevesle yapan, üstelik özel olarak görevlendirilmiş sahte hesaplar vardır. Kime hizmet ediyorlarsa, o odağı güçlendirmek için sürekli “olanı olmadı, olmayanı oldu” diye sunma çabasına giriyorlar. Böylece sürekli kara propaganda üreten, itibar suikastini sistemleştiren, insanların şeref ve onuruyla oynayan bir mekanizma ortaya çıkıyor.
Hakkınızda ortaya atılan bir yalan veya iftira, bu sahte hesaplar sayesinde kısa sürede milyonlara ulaşırken; siz doğruyu söyleseniz, gerçeği ispatlasanız bile aynı kitlelere ulaşma imkânınız olmuyor.
Bu sistemi kime sorsanız rahatsız olduğunu söyler; ancak iş bu düzeni bozmaya geldiğinde birçoğunun maskesi düşer.
Baatırlarsanız, MHP Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk şu içerikte bir yasa teklifi sunmuştu:
“Her kesimin sosyal medya hesabı açabilmesi için Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralarını vermelerini, hesapların T.C. kimlik numarasıyla açılmasını, bu bilgilerin Kişisel Verileri Koruma Kanunu kapsamında korunmasını ve Türkiye’de saklanmasını öngörüyoruz. Bu şekilde sahte (fake) hesapların tamamı kapatılacaktır. Böylece halkta korku, panik, öfke, kin ve düşmanlık oluşturan sosyal medya hesaplarının, halkı yanlış yönlendirmelerinin önüne geçilecektir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir vatandaş sohbet sırasında “Twitter’a T.C. kimlik numarasıyla girilsin” önerisini sunduğunda, Sayın Erdoğan da “O da olacak inşallah.” demişti.
Ancak başta CHP olmak üzere, onun peşine takılan siyasi yapıların tamamı bunun demokrasiye ve kişisel özgürlüklere darbe olacağını iddia ederek adeta çılgına dönmüştü. Çünkü Türkiye’de sahte hesapları ortak havuz sistemiyle en yoğun kullanan muhalefet olduğu için, kara propaganda düzenlerinin bozulacağı korkusuyla bu adımın karşısında durdular.
Bir insan sahte hesap arkasına sığınıp yalan ve iftira sistemi kuruyorsa zaten gizlenme maksatlıdır. İşte muhalefet bu karanlık maksadı korumaktadır. Kimseye iftira atmadan, yalana alet olmadan gerçek kimliğinle niye yazamıyorsun? Neyi saklıyorsun?
Yüzlerce örnek sayılabilir; ancak geçtiğimiz günlerde MHP üzerinde yaşanan iki kara propaganda ve tezgâhı görünce, tüm bunları yeniden hatırlatma ihtiyacı duydum.
Özellikle “Terörsüz Türkiye” süreci üzerinden MHP’de bir çözülme yaratmak isteyenler hayal kırıklığına uğrayınca, bu kez sosyal medya yalanlarına ve iftiralarına sarıldılar.
Mesela, MHP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Yıldırım’ın “Hayırlı Günler Komşum” temalı esnaf ziyaretinden çekilen bir fotoğraf karesi, sosyal medyada milyonlarca kişiye “Esnaf Yaşar Yıldırım’ı kovdu” şeklinde servis edildi.
Oysa fotoğrafın gerçeği, CHP’li belediyenin çalışmamasına isyan eden bir esnafın tepkisini yansıtan bir andı. Daha sonra o esnaf MHP Genel Merkezi’ndeki makamında Sayın Yıldırım’ı ziyaret etmiş, yalan haberler hakkında suç duyurusunda bulunacağını ifade etti. O yalan haber yayanlar bunu gördü mü? Asla…
Bu süreçte MHP’den kimsenin istifa etmemesine bozulanlar ise bu kez yapay zekâyla oluşturulmuş “Aybüke Tuna” isimli sahte bir hesap üzerinden yeni bir tezgâha giriştiler.
Sözde “‘Terörsüz Türkiye’ sürecine tepki gösterip MHP’den istifa ettiğini” iddia eden bu hesap, büyük bir iştahla paylaşıldı ve kısa sürede milyonlara ulaştı.
Sahte hesaptan paylaşılan görsellerde ise başka bir tutarsızlık daha vardı: MHP Genel Merkezi önünde bozkurt işareti yerine heavy metal işareti yapan bir kadın fotoğrafıyla, at üzerinde başka bir kadın fotoğrafı paylaşılıyor; oysa iki karedeki kişiler aynı değildi. Yine de birçok embesil, bu sözde istifa haberini gerçek gibi paylaştı. Üstelik Yargıtay kayıtlarında böyle bir istifa da yoktu.
T.C. kimlik numarasıyla sosyal medyaya giriş sisteminin önemini anlıyor musunuz?
Bu uygulama hayata geçtiği takdirde, bugün kontrolsüz şekilde yayılan pek çok yalanı, iftirayı, provokasyonu ve manipülasyonu büyük ölçüde engelleyecektir.
