Yeniden bir Amerika keşfetmeye çabalamak beyhudedir.
Ülkücü Hareket'in bidayetinden beri savunduğu "Milli Ekonomi", İslam'ın vazettiği ticaret ahlakı ve adalet duygusundan mülhemdir. Süratle “Milli Ekonomi”ye yönelmeliyiz.
Bu gün kürsülerde okutulan ve adına "ekonomi" denilen şey küresel nitelikli çetelerin cark-curk düzeninin katipliğinden başka bir şey değildir.
Kalıplaşmış ve doktrin haline getirilmiş ve asla bizim olmayacak ekonomi felsefelerine nazire özgün bir ekonomi çığırı oluşturamamışız ne yazık ki...
“Milli Görüş” mahfillerinin aydını olarak tanıdığımız Sabahattin Zaim'in "İslam İktisadı" olarak ifade ettiği özgün bir çizgiyi bu eksikliğin dışında tutacağız tabi. Benim de gençlik yıllarımdan beri, bir ülkücü, bir Ülkü ocakları başkanı olarak imrenerek ve tartışmasız bir kabul ile okuduğum rahmetli Zaim'in fikirleri Türk sosyolojisiyle mecz olmuş “Milli Ekonomi”nin ta kendisidir.
O mahallede yetişmiş Sayın Cumhurbaşkanımızın böyle bir ekonomik janrdan kaçarak, liberalizm ve kapitalizmin en acayip uygulamalarından birisine mahkum olmasını anlamlandıramıyoruz.
Bir vakit "Nas var" diye direndiği çizgi doğru çizgi idi. Faizin dışında kalarak İslam'ın koyduğu iktisadi çerçeve sadece Müslüman olduğumuz için değil, ekonomik hayatın da doğrusu olduğu için takip edilmeliydi.
Bu gün ülkemizin ekonomi kadrosunun ne yaptığı tam olarak belli değil. Belli ve net olan bir şey varsa o da YÜKSEK FAİZLE BORÇ SICAK PARA TOPLUYORUZ... O kadar.
Bu ise ülke ekonomisini topluca iflasa götürecek bir modeldir. Buradan ulaşılacak bir felah, bir refah ve ferahlık yoktur. Ve asla olmayacaktır da...
Bu modelin uygulayıcısı durumunda olan Mehmet Şimşek'in yüksek tonda ardında durulduğunu beyan etmek; seksen altı milyonun eğilim ve iradesiyle inatlaşmaktan başka bir şey değildir. Ülke insanı Mehmet Şimşek'i hiç sevmiyor. Bu sevgi tavrının kaynağı da Sayın Bakan'ın bizzat kendisidir. Ciddi bir yoklama Sayın Cumhurbaşkanımızı bu gerçeğe ulaştıracaktır.
19.04.2025
Halil Kaya