Gelecek yıllarda enerji ve gıda kadar stratejik bir öneme sahip olan bir konuda içme suyuna olan taleptir.
***
Türkiye’nin yıllık teknik-ve ekonomik olarak kullanılabilir yerüstü ve yeraltı su miktarı yaklaşık 112 milyar m³ olarak ifade edilmektedir.
Kullanılabilir su potansiyeli her ne kadar yüksek görünse de, kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı bugün ~1.300–1.400 m³ düzeyindedir.
***
Kullanım bakımından; bu suyun büyük kısmı tarımda kullanılmaktadır, içme-kullanma ve sanayi suyu dağılımı daha küçüktür.
***
Türkiye’nin içme suyu açısından uygulanabilir potansiyeli oldukça önemli durumda, ancak bu potansiyelin tümü içme suyu teminine yönlendirilmiş değil ve birçok bölge eşit düzeyde faydalanamıyor. Kalite, erişim, altyapı ve yönetim açısından güçlendirilmesi gereken yönler var.

***
Örneğin Konya ilimizde tarım kaynaklı su tüketimi oldukça fazla ve sürdürülemez şekilde yanlış uygulanıyor.
***
Bölge için tahmini yıllık kullanılabilir su miktarı yaklaşık 4,3 milyar m³ iken gerçek tüketim yaklaşık 6,5 milyar m³ düzeyinde. Bu, su bütçesinde büyük bir açık yaratıyor.
Sulamanın büyük kısmı tarımsal faaliyetler tarafından yapılmakta: tarım alanı içinde suyun %90’ı bu amaçla kullanılıyor.
***
Bölgede yeraltı su seviyeleri her yıl yaklaşık 1–2 metre düşerken, bazı alanlarda 15 metreye kadar çekilme raporlanmış durumda.
Kaçak kuyuların varlığı, sulama sistemlerinde verimsizlik ve “vahşi sulama” dediğimiz kontrolsüz uygulamaların yaygınlığı ciddi problem.
***
Sorunların kaynağı çok farlı şekilde kendini gösteriyor:
• Yanlış ürün deseni: Bölgede su ihtiyacı yüksek ürünlerin (örneğin mısır, şeker pancarı, silajlık mısır, yonca) ekimi yaygın. Bu, sınırlı su kaynağı açısından ciddi bir risk oluşturuyor.
• Verimsiz sulama yöntemleri: Geleneksel ve yoğun su kullanan sulama sistemleri hâlâ yaygın; sulama randımanı düşük.
• Yeraltı su kaynaklarının aşırı kullanımı: Kullanılabilir yüzey suyu sınırlı olduğu için yeraltı kaynaklarına yük binebilmiş. Bu da rezervlerin hızla erimesine neden oluyor.
• İklim değişikliği ve azalan yağışlar: Bölgedeki yağış miktarının Türkiye ortalamasının altında olması ve kuraklık riski artışı, durumu daha da zorlaştırıyor.
***
Türkiye genelinde su tüketimini devlet olarak stratejik bir “Beka” sorunu olarak kabul etmek zorundayız.
Var olan yeraltı su kaynaklarımızı korumak ve su kıtlığına karşı tedbirler almak zorundayız.
Su kaynaklarının artan taleple, iklim değişikliği ile karşı karşıya olduğu günümüzde, yüzey sularının yanı sıra yeraltı sularının da korunması ve artırılması hayati önem taşıyor.
***
Önemli ve faydalı olabilecek tedbirlerden bazıları şunlardır:
• Sulama sistemlerinin iyileştirilmesi: Damla veya mikro-sulama gibi daha az su kullanan teknolojilerin yaygınlaştırılması.
• Ürün çeşitliliğinin yeniden gözden geçirilmesi: Su yoğunluğu düşük ürünlere yönelmek önemli.
• Yeraltı su kullanımının sıkı denetimi: Kaçak kuyuların engellenmesi, izinli kaynakların izlenmesi.
• Tarımsal planlama ve destek mekanizmaları: Bölgeye özel “Su Bütçesi”ne uygun tarım modelleri geliştirilmesi.
• Farkındalık ve eğitim: Çiftçilerin, bölgenin su kaynaklarının durumu hakkında bilgilendirilmesi.
***
Ayrıca ileriye dönük zor zamanlar için yeraltı su depolama tekniklerinden mutlaka faydalanılmalıdır.
Bunlar biri olarak MAR(Managed Aquifer Recharge), yani akiferlerin amaçlı olarak beslenmesi, su kıtlığı ve kuraklık gibi problemlere karşı önemli bir strateji olarak görülüyor.
Tabi ki bu tekniğin avantaj ve zorlukları, riskleri de bulunmaktadır.
MAR, yüzeyden veya arıtılmış sudan faydalanarak akiferlere kontrollü bir şekilde su verme işlemi; bu sayede ileride kullanılmak üzere “yeraltı depolaması” yapılmış oluyor.
***
Tarım ve Orman Bakanlığı’mız hazırladığı “Su Verimliliği Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2023 2033)” ile Türkiye’de su varlığı, kullanım profili ve iklim değişikliğine uyum halleri analiz edilmiştir.
***
Ülkemiz şu anda “su stresi” yaşayan bir ülke ve 2030’dan sonra “su kıtlığı çeken” ülkeler kategorisine girebileceği öngörülüyor.
Tarım sektöründe su kullanımı oldukça yüksek; bu da verimlilik, ürün seçimi ve sulama teknolojileri bakımından iyileştirilmesi gereken alanlar barındırıyor.
***
Türkiye, suyun etkin, adil, verimli kullanıldığı; kaynakların korunup yönetildiği; iklim değişikliğine ve nüfus artışına dayanıklı bir su sistemine sahip olmak zorundadır.
