Ortaokul öğrencisinin tarih sınav kağıdına yazdığı cevabın ağırlığını geçemeyecek şekilde tarih değerlendirmesi ve tarihi olayların benzetilmesi doğru değildir.
Osmanlı dönemindeki Anadolu'da çıkan, özellikle Türkmen unsurların taraf olduğu isyanların hiç birinde bir bölücülük hedefi yoktur. Halbuki Kürtler adına çıkarılan ve bu gün de terör örgütü eliyle devam eden isyan ya da terör süreçlerinin hedefinde bölünme yatmaktadır.
Bu karşılastırmayı yaparken elbette Türkmenler tarafından çıkarılan isyanlara hak falan vermiyoruz. Gerekçesi ne olursa olsun o isyanlarda bir suç işlenmiştir ve devlet tarafından bu suçun cezası da kesilmiştir. Özellikle yüz yıl süren Celali İsyanları devleti yormuş, immün sistemimizi zayıf düşürmüştür.
Ancak; bu isyanın bastırılışında takip edilen metot bir Türk devleti üslubuyla örtüşmemiş, Türk'ün ceza kesişinde bile takip ettiği asaletten uzaklaşılmış, tam bir devşirme ricalin şuur altında bastıramadığı Türk düşmanlığı tavırlarıyla öldürdüğü Türkmenleri kuyulara doldurma gibi bir vahşet dürtüsüyle hareket edilmiş; Naima Tarihine bile not düşülecek şekilde Türkmen bebekleri dahi vahşice öldürülmüşlerdir.
Başlangıcı Yavuz'a kadar dayanan ve devleti iyi bilenlerin süreci farklı bir pencereden bakarak yorumladığı, bu gün pek çoğunun ihtiramla andığı, padişahın vatanın özellikle doğusunda sosyolojiyi dizayn yetkisiyle donattığı İdris Bitlisi için, acaba bir yanımızda hiç bitmemiş "fitnenin ana gözesi olabilir mi acaba?" sorusunu sormadan edemiyoruz. Bu taraf hala bulanıktır, berrak değildir.
Metotlardaki nadanlık ve korkuyla bölük pörçük hale getirilmiş Türkmen nüfusu, bölgeye Irak coğrafyasından getirilip yerleştirilen etnik unsurlar eli ve nobran usüllerle baskı altına alınıp, adeta asimile edilmişlerdir. Bu gün o bölgede kürt nüfus içinde sayılan vatandaşlarımızın çoğu Türkmen ekradıdır.Yani kürtleşmiş Türklerdir.
Ayrıca, devletin öncülük ettiği ve temelinde mezhepsel saiklerin bulunduğu, alevi Türkmenlerin aşağılanıp ötekileştirilmesiyle orada muhalifliği müzminleşmiş dirençli bir unsur daha oluşturmuşuz karşımızda yer alan...
Bunlardan dolayıdır ki o yanımızın taşından, toprağından yüz yıllardır göz yaşı ve kan sızıyor.Türkülere dökülen ve halen kültürümüzü besleyen ağıtlar oradaki alevi canların çığlığıdır aslında.
Biz o canlarla ciddi ve samimi bir şekilde yüzleşip bir kardeş barışmasını tahakkuk ettirmeliyiz. Zaman hızlı akıyor, bu manada vakitleri ıskalamamalıyız.
Elbette Türk tarihinin yüz aklarından olan Yavuz'u överken, bir tarafı da yerin dibine sokmamalıyız. Yavuz, hatadan münezzeh değildir. O da hatalar yapmış olabilir. Ayrıca, İdris Bitlisi bir ülkücünün zihin dünyasında makbul bir statü oluşturamamalı diye de düşünürüz
Benim bu değerlendirmeme itiraz edeceklerin sadece tarih bilen ya da tarih okuyanlardan değil devleti de bilen kişiler arasından olmasını tercih ederim.
5 Kasım 2024
Halil Kaya