Siyasal anlaşmazlıkların çözüm adresiydi.
Çatışmaları giderdi, belirsizlikleri ortadan kaldırdı.
Türk siyasetinin önüne suni gündemlerle konan takozların aşılmasında onun işaret ettiği çıkış yolları vardı.
367 krizinin aşılması, başörtüsü meselesinin çözülmesi, Karabağ’ın işgalden kurtarılması, Ayasofya’nın ibadete açılması, savunma sanayi başta olmak üzere atılan yerli ve milli adımların önündeki engellerin bertaraf edilmesi için gövdesini taşın altına koydu.
***
PKK’sından DHKP-C’sine tüm terör örgütleri, onun önerisi olan tavizsiz duruşun uygulamaya konulması neticesinde hain amaçlarına ulaşamadı.
FETÖ kalkışmasının defedilmesinde payı büyüktü.
Hükümet etme modeli üzerinden çıkartılmak istenen rejim tartışmalarına onun öncülüğünde son verildi.
Daha nice sorunlar, onun partiler üstü çağrıları neticesinde çözüldü.
***
Çünkü…
Sorunları doğru tespit etti ve yalnızca sorunları tespit etmekle kalmadı, aynı zamanda çözüm adına toplumsal vicdanın aynası oldu.
Onun siyaset anlayışında düşmanlık, husumet ve kutuplaşma sözcükleri yer almadı.
“Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben” dedi, bu anlayışı krizlerin derinleşmesine alan tanımadı.
***
Günlük menfaatleri kovalamak yerine Türk milletini hedef alan tehlikelerin ayak sesini duyurandı.
Sadece iç politikadan değil, dış politikadan kaynaklı ülkemize gelebilecek zararlara dikkati ilk çeken oydu.
Dünyaya Ankara merkezli bakış açısında yalnızca Türkiye’nin bütünlüğünü yoktu, tüm dünyanın huzuru vardı.
Bu nedenle Arap Baharı ismiyle anılan Kuzey Afrika ve Ortadoğu bölgesinde başlayan halk hareketlerine karşın getirdiği ilk yorumda uluslararası barış, güvenlik ve istikrar konularına dikkat çekti.
Bölgenin istikrarının dünyanın istikrarına eş değer olduğunu belirterek sağduyuyu elden bırakıp yangına körükle giren vahşi batıyı düştüğü yanlıştan dönmesi için uyardı.
Envaiçeşit kılıfa sarılıp saklanılmak istenen sinsi hesapların ardındaki gerçekleri gördü, gizli emelleri bir bir deşifre etti.
***
Takdir edersiniz ki tüm bunlar onun bilgeliğine işaret eden gelişmelerdi.
Geçtiğimiz günlerde onun “Bilge Lider” olarak anılmayı ne kadar hak ettiğini gösteren bir gelişme daha yaşandı.
ABD’nin Los Angeles kentinde başlayan göçmen isyanı birçok kente yayıldı.
Kaliforniya eyaletinden yükselen tepkilerin ardından yapılan yorumlardaki ABD sokaklarını saran anarşinin iç savaş ve hatta bölünme gibi bir sonla neticelenebileceği değerlendirmeleri, akıllara MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin 8 yıl önceki “Mesela Kaliforniya’nın içten içe büyüyen, devamlı zemin tutan ayrılma talepleri iyice somutlaşır, gün yüzüne çıkarsa ABD ne yapacaktır?” sorusunu getirdi.
***
MHP Lideri’nin bu tarihi öngörüsü ister bölgemizde ister dünyanın diğer ucunda olsun, yaşanması muhtemel her türlü kaos karşısında tarihin akışını tespit eden önerilerini sadece Türk milleti için değil, aynı zamanda tüm insanlığın huzurunu sağlama inancıyla gerçekleştirdiğini gözler önüne serdi.
Onun siyasi bilgeliği Tonyukuk’un şu sözlerini hatırlattı:
“Göz odur ki dağın arkasını göre, akıl odur ki başa geleceği bile.”
Umarım Bilge Lider’in haklı tezlerinin muhatabı herkes payına düşen dersi aldı.