Birgün bir tavuk kümesine bir kartal yumurtası düşer.
Yumurtayı gören küme elamanları bu yumurtanın çok büyük bir tavuğa ait olduğunu düşünürler.
Günün birinde kuluçkaya yatan bir tavuk bu yumurtayıda sahiplenir.
Ve zamanı gelince yumurta çatlar içinden simsiyah kanatlı, ilginç gagalı tuhaf bir tavuk çıkar...
Herkes şaşkın, mutludur; böylesini ilk defa görmüşlerdir.
Anne tavuk, yavrusuna dersler vermeye başlar:
"Bak yavrum, yerden bulduğun böceği şöyle ye!
Arpayı buğdayı böyle ye!."
Anne tavuk her geçen gün yeni şeyler öğretir yavrusuna; tehlikelere karşı nasıl davranılacağını da..
Büyük yumurtadan çıkan ilginç gagalı yavru tavuk, annesinin her söylediğini yapmakta, büyüdükçe de güzelleşmektedir.
Oldukça uzun kanatları vardır.
Diğer tavuklar onun kanatlarına kıskançlıkla bakmaktadır.
Bir gün anne tavuk yavrusuna havadan gelen tehlikelere karşı kendini nasıl savunacağını anlatırken yavrunun gözü, gökyüzünde çoook yukarılarda süzülerek ihtişamla uçan başka bir canlıya ilişir.
"Anne bu ne?"
diye sorar.
Anne tavuk;
"Ha o mu?
O kartal yavrum, kuşların padişahı."
"Ne de güzel uçuyor!.."
deyip iç geçirir yavru tavuk...
"Evet yavrum.
Ama sen sakın ona özenme!
Asla onun gibi olamazsın.
Senden önce baban, deden, amcan hepsi ona özendi ama hiç biri onun gibi uçamadı.
Sen bir tavuksun ve bir tavuk gibi yaşamalısın."
O günden sonra küçük tavuk, ömrü boyunca arka bahçede kartalın ihtişamlı geçişini izleyip iç çeker ve her defasında, "Keşke ben de bir kartal olup uçabilseydim." diye hayıflanır.
Ve bir gün siyah uzun kanatlı büyük tavuk, ihtişamlı kartalı izlerken ölüp gider.
Onu bir tavuk gibi defnederler.
Oysa ölen bir kartaldır.
Maalesef: Türklere bu kuluçka metodu uygulandı!
Tanzimattan buyana kurt soylu bu millete sen kurt değilsin otur oturduğun yerde sana verilenle idare et denildi.
Yeni bir Türk tipi oluşturdular.
Tarihini reddeden, medeniyetini bilmeyen bir millete döndük.
Sınır tanımaz bir göç kültüründen, sınırlarına hapsolmuş bir Ortadoğu ülkesine döndük.
Dünyanın dört bir yanına medeyet taşırken, coğrafi sınırlar çizerken, şimdi ;Edirne'de Kars'a kadar bir birimize ötelileştik ve bölünme korkusu ile bölücülere taviz verdik
Üç kıtada farklı ırk, din, kültürden toplulukları bir arada yaşatmış bir medeniyetin çocuğu olarak kümese hapsolmuş bir tavuk gibi hissediyorum artık kendimi.
Sıkıldım artık...
Ya tavuk gibi sofraya yem olacağız, yada kartal olduğumuzu hatırlayıp yeniden doğaya mührümüzü vuracağız.
Tavuk kümesine düşmüş kartallara duyurulur.