Muhittin GÜMÜŞ / TANRI DAĞLARI'NDAN

Tarih: 13.07.2025 11:16

TDK VE KALABALIK YALNIZLIK

Facebook Twitter Linked-in

Türk Dil Kurumunun 93. yılı kutlu olsun. 

Dil ve kültür tarihimizdeki yeri ve önemi çok yüksek olan TDK'nin çalışmalarını takip ediyoruz.

Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu Mustafa Kemal Atatürk'ün  en büyük iki eseridir.

Kuruluşundan beri dilimize, kültürümüze, tarihimize emek veren herkese sonsuz teşekkürler…

Geçmişte dilde sadeleştirme adı altında yapılan bazı hataları biliyoruz ama biz burada artık güzel işlerden söz edeceğiz. Meselâ Türkçenin Derlem Temelli Sözvarlığı çalışmaları başladı. Aslında gecikmiş bir çalışma olmakla birlikte başlanması da bizce kıymetlidir. 

Gelelim diğer bir konuya... Konumuz "Kalabalık Yalnızlık". Ne demek bu?

Türk Dil Kurumu tarafından 2024 yılının kavramı olarak seçilen “Kalabalık Yalnızlık”, günümüzdeki hayat tarzının nasıl olduğunu ve toplumun nereye doğru gittiğini göstermesi bakımından manidar bir kavram tespit edilmiştir.

Genel dilbiliminin alt dallarından toplumdilbilim (sosyolenguistik), psikodilbilim, kültürdilbilim vb alanların ürünleri yalnızca makale ve kitap sayfalarında kalmamalıdır. Dilimizle insanımızın, milletimizin, kültürel kodlarını irdelemek gibi bir işlevi yerine getirmek zorundayız.

“Kalabalık Yalnızlık”, insanların kalabalık bir ortamda olmasına rağmen kimseyle insanî ilişkide bulunmayıp iç dünyasında kendini yalnız ve soyutlanmış hissetmesi hâlinin fenalığını ben izah edemem.

 

Günümüzde çokça rastladığımız bu duygunun samimiyetsiz, belli başlı ortak değerlere sahip olmayan,  bireyci hayat tarzıyla ilgilidir.

Türk insanı, çevresinde anlamlı  ve derin bağlar kurmayı her zaman mecburiyetten öte psikolojik ve  manevi bir ihtiyaç olarak görürken son yıllarda bırakın konu komşuyu ya da dost akrabayı; kendi ailesi içinde dahi yetersiz veya samimiyetsiz davranışlar nedeniyle yalnızlık hissine kapıldığı anlaşılıyor. 

Bu konuda araştırmacılar "kalabalık yalnızlık" hissinin üstesinden gelmek için anlamlı ilişkiler kurma ve toplumsal aidiyet geliştirme çabalarının bireyin iletişimine katkıları üzerinde duruyorlar. 

İnsan, sosyal bir varlık ise mutlaka diğer insanların arasında olmalı. "Yalnızlık Allah'a mahsustur" deriz ve yalnızlık hissinin karşılığında konuşma, paylaşma ve hasbihal etme ihtiyacının istediği gibi karşılanamaması durumunda  yalnızlık olarak çıkar karşımıza. 

İnsanın sosyal ilişkilerinde, kültürel hayatında, kendini bir yere ait hissedememesi, konuşan ve dinleyen insan için zor bir hâldir.

İnsanların iletişim kuramamasının, yüzeysel bir iletişim hâlinde olmasının  ve kendini bir yere ait hissedememesinin çok sebepleri vardır.

Teknoloji yalnızlaştırdı demek tehlikeli bir söz. Oysa teknoloji kolaylaştırır, konformist bir hayata götürür. İnsanın psikolojik bir yapısı olduğunu, konuşabilecek dili olduğunu, dik yürürken düşündüğünü, aklını kullandığını, gülmeyi ve sevinmeyi bildiğini de göz ardı edemeyiz.

Bilgisayar, televizyon ya da akıllı telefon başında  ve sosyal medyada geçirilen vaktin nasıl geçtiğinin hesabı yok.

Sanal dünyada sanal dostlar ile sanal sevgiler(!), sanal kıymetler(!) oluşuyor. Sabun köpüğü misali, parlak ve bir anda yok oluveriyor.

Biz öğrenciyken "Okuma Topluluğu" ile  Ankara'da Millî Kütüphane'de ve "Bizim Ocak"'ta ekol oluştururken ebedî dostluklar kurduk. Fikir paylaşımı, duygu paylaşımı çok güzel şeyler yaşatıyor. Elindekinin fazlasını arkadaşa verme cömerliğini didaktik yaklaşımla kimseye kazandıramazsınız.  

Sosyal varlıktan yalnız varlığa gidişte tehlike ortak değerlerin de aşınıp yok olmasıdır. Bireyselcilik "Bana necilik'e dönüşürse eyvah eyvah demek fayda etmez.

Biz mesleğimiz gereği hep sosyal ortamdayız. Üniversitedeki öğrencilerimiz, meslektaşlarımız ve idari personelimizle  sosyal ilişkilerimiz kalabalık yalnızlığa dönüşemez. Hele de bizim söz sanatlarıyla dolu düşüncelerimizi zihnimizde saklamak yerine  icra etmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. 

Bahçe, park, okul, cami, dernek, vakıf, kahvehane, apartman kameriyeleri sosyalleşmenin, ortak duyguların yaşanacağı yerlerdir. Yerine göre bir çınar ağacının gölgesinde hasbihal etmek, havuzbaşında, sahilde, yaylada veya küçük bir balkon muhabbetini göz ardı edenler duvarlarla konuşmaya başladıysa vay haline. En ıssız yerde bile insan, yalnızlığını gidermek için Allah'ın varlığını ve onun yanında olduğunu hissetmeye gayret eder.
Peyami Safa'nın Yalnızız romanını 1985'te okumuştum emanet bir kitaptan 1991'de Ötüken Neşriyat'tan satın alarak kütüphaneme koydum.

Yıllar sonra geçen hafta yeniden okumaya başladım. İlk defa okuyor gibiyim. Değerlerin yok oluşuyla yalnızlaştığımızı anlatan eserde madde mi, mana mı;  Doğu mu, Batı mı diye tartışmacı bir üslubun yanında muhteşem bir tasvirî (betimlemeli) anlatım var. Kalabalık yalnızlığa mahkum olmamak için okumanın, öğrenmenin ömür boyu devam etmesi gereken bir davranış olması gerektiği unutulmamalıdır.

Yalnızlık, birlik beraberlik anlayışıyla yok olur. Biz yalnız değiliz. Birlikte güçlüyüz. Biz Türk dünyasıyız. Türk milleti dilde, fikirde, işte birliği başaracaktır. Birlik olanlar yalnız değildir. Yalnızlıktan öte kimsesiz bırakmasın bizi yüce Allah.

Tanrı Dağları'ndan 
Muhittin Gümüş 
13.07.2025


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —