“Terörsüz Türkiye” ve “terörsüz bölge” stratejisi ile Türkiye, Irak ve Suriye’nin istikrarlarını temin edilmesiyle bir işbirliği ve refah bölgesi inşa etmeye çalışıyor.
İsrail’in PYD/YPG’yi ABD üzerinden tahrik etme imkânını elinden alıyor.
Bu stratejiyi ABD Başkanı Trump’ın izlediği ve Çin’i merkezine koyduğu ekonomik politikalar, AB’nin NATO üzerinden sağlanan güvenlik altyapı ve faaliyet giderlerine düşük oranlarda katkı sağlama politikaları neticesinde oluşan jeopolitik gerilimler ile birlikte okumak gereklidir.
Çin’in ekonomik alanda arayı açması sonucu ”Ekonomik Milliyetçilik” tepki göstermiştir.
Bu durum ABD başkanı Trump ile ticari savaşlara dönüşmüştür.
ABD, özellikle ticaret açığı verdiği ülkelere yönelik uygulamaya koyduğu tarifeler ile üstünlüğü sürdürmeyi amaçlamaktadır.
Tüm küresel aktörler ve büyük şirketleri vergiler ile zor duruma sokarak, ABD’ de yatırıma zorlanmak istenmektedir.
İsrail’in ABD’nin ekonomik ve askeri gücü ile bölgemizde oluşturduğu “Destabilizasyon” Türkiye’nin kendi iç cephesini güçlendirerek, komşu ülkelerin toprak bütünlüğünü koruyarak, PKK/YPG/PYD ve DAEŞ gibi terör örgütlerinin varlıklarının sonlandırılması, yok edilmesi ile “Terörsüz Türkiye” ve “terörsüz bölge” hedeflerine sevk etmiştir.
MHP Genel Başkanı ve Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin mimarı olduğu bu sürecin sağlıklı ve hızlı bir şekilde neticelendirilmesi, Türkiye’yi bölgemizde ve dünyada güçlü kılacaktır.
Kendi iç dinamiklerini pekiştirmiş, çevre ülkelerden gelen riskleri bertaraf etmiş bir Türkiye, stratejik coğrafi konumunun sağladığı avantajlar ile hem ekonomik ve enerji hem de güvenlik politikalarında çok önemli bir aktör olacaktır.
İki yüz yıldır batıyı izledik, onlar üretti biz satın aldık, onların ürünlerini tükettik, istediklerini yerine getirdik, kendi öz gücümüzü ve değerlerimizi unuttuk. Artık devir değişti, ayağımıza bağlanan prangalardan kurtulmaya çalışıyoruz.
“Terörsüz Türkiye” ve “terörsüz bölge” stratejisi bu gerçeğin ete, kemiğe dönüşmesine katkı verecektir.