Dr.Oğuz POYRAZOĞLU / AKIL PENCEREMDEN


Terörsüz Türkiye: Devlet, Toplum ve Siyaset İçin Stratejik Yol Haritası

Terörsüz Türkiye, bir temenni değil; devlet aklının, toplumsal dayanıklılığın ve ulusal kimliğin ortak stratejik hedefidir.


BÖLÜM 1 — Devletin Bütünlüğü, Milli Kimlik ve Güvenlik Mimarisi

Bu ilk bölümde Terörsüz Türkiye idealinin üç temel sütununu — devletin bütünlüğünü, Türk milleti kavramının stratejik kapsayıcılığını ve hukuka dayalı güvenlik mimarisini — derinlemesine ele alıyor; terörle mücadelenin yalnızca güvenlik boyutuyla değil, devlet aklı, milli kimlik ve toplumsal psikoloji eksenleriyle nasıl yeniden anlam kazanması gerektiğini analiz ediyorum.

Türkiye’nin Yüzyıllık Hafızası ve Yeni Güvenlik Mimarisi Ufku

Türkiye, yalnızca coğrafi değil, tarihsel ve kültürel olarak da dünyanın en girift güvenlik denklemleri içinde varlığını sürdüren bir devlettir. Balkanlar’dan Orta Doğu’ya, Kafkasya’dan Doğu Akdeniz'e uzanan geniş bir coğrafyada, her dönemde farklı biçimler alarak karşımıza çıkan terör tehdidi, bugün artık klasik anlamıyla ele alınamayacak bir nitelik taşımaktadır.

Bu nedenle Terörsüz Türkiye, bir temenni değil; devlet aklının, toplumsal dayanıklılığın ve ulusal kimliğin ortak stratejik hedefidir.

Bu iki günlük yazı dizimizin amacı, Türkiye’nin bu hedefe ulaşabilmesi için gerekli olan:

Devletin kurucu ilkeleri, millî birlik çerçevesi, hukuki ve kurumsal güvenlik mimarisi, toplumsal psikoloji, jeopolitik strateji gibi boyutları sistematik bir akış içinde bütüncül olarak değerlendirmektir.

1. DEVLETİN BÜTÜNLÜĞÜ VE SİYASET–TERÖR AYRIMININ KESİN ÇİZGİSİ

Türkiye Cumhuriyeti’nin varlık zemini, ülke bütünlüğü ve siyasi egemenlik ilkelerinin tartışmaya kapalı oluşudur. Bu nedenle terörle mücadelede asıl mesele, sadece örgütün eylemlerini durdurmak değil; şiddetin siyaseti rehin almasını engellemektir.

1.1. Meşruiyet zincirinin korunması

Devlet ile terör örgütlerinin aynı düzlemde konuşulmasına, siyaset üretmesine veya aktör olarak sunulmasına izin verilmesi, devletin meşruiyetini zayıflatır.
Dolayısıyla:

Terör örgütü liderlerinin politik aktör olarak tanımlanması, Silahlı yapıların “barış sürecinin gereği” gibi görülmesi, Devleti ve örgütü karşılıklı taraflarmış gibi eşitleyen söylemler
Türkiye açısından stratejik bir kırmızı çizgidir.

1.2. Şiddete alan bırakmayan ama siyasete alan açan model

Terörsüz Türkiye yaklaşımı, güçlü ve tavizsiz bir güvenlik konseptiyle, geniş ve demokratik bir siyasal alanın eş zamanlı varlığını zorunlu kılar.

Bu modelde:

Silahlı yapılar dışlanır, Demokratik siyaset güçlendirilir, Şiddetin gölgesinde ses bulamayan toplum kesimleri rahatça konuşabilir.

Bu, devletin zayıflığı değil; demokrasinin ve hukuk devletinin özgüvenidir.

2. TÜRK MİLLETİ: BİRLİK ÇATIŞMASININ DEĞİL, BİRLİK MİMARİSİNİN ADI

Güncel tartışmalar içinde sıklıkla yanlış yorumlanan “Türk Milleti” kavramı, etnik bir tanım değildir; anayasal bir üst kimliktir.

Bu çatı:

Türk'ü, Kürt'ü, Arap'ı, Çerkez'i, Alevi'yi, Sünni'yi, Gayrimüslim vatandaşları ortak kader, ortak hukuk ve ortak gelecek ekseninde bir araya getirir.

2.1. Üst kimliğin kapsayıcılığı stratejik bir ihtiyaçtır

Türkiye’nin terörle mücadelesinde etnik gerilim üretmeye çalışan her söylem, bu üst kimliğin genişletici niteliğini hedef alır.
Bu nedenle:

· Türk milleti kavramının siyasal alanın daraltılması için değil, genişletilmesi için kullanılması,

· Kimliklerin birbirini ötekileştirmeden bu şemsiyenin altında yer bulması,

· Ayrışma duygusunu değil, aidiyet duygusunu güçlendiren bir milli anlatının inşa edilmesi hayati önem taşır.

2.2. Birlik kavramının modern yorumu

21. yüzyılda birlik, farklılıkların yok edilmesiyle değil, ortak çatı altında güvende hissetmeleriyle sağlanabilir.

Devletin görevi:

Kapsayıcı bir hukuk düzeni, Adalet duygusunu güçlendiren kurumlar, Sosyal mobiliteyi artıran fırsatlar üretmek suretiyle bu çatıya güç kazandırmaktır.

3. HUKUKA DAYALI GÜVENLİK MİMARİSİ VE TOPLUMSAL PSİKOLOJİ

Terörle mücadelede başarı, salt operasyonel güçle değil, hukuki meşruiyet zincirinin kesintisiz korunmasıyla mümkün olur.

3.1. Güvenliğin hukukla uyumu

Delile dayalı, Şeffaf, Hesap verebilir, İnsan haklarına uygun, Uluslararası hukuk normlarıyla uyumlu bir güvenlik politikası hem devleti güçlendirir hem de terörün propagandasını boşa çıkarır.

3.2. Şehitlik, mağduriyet ve toplumsal dayanıklılık

Türkiye’de terör, sadece can kaybı değil; toplumsal hafızayı derinden yaralayan bir travmadır.
Ancak toplumsal psikolojinin sürekli “tehdit altında” tutulması da ülkenin geleceğini karartan bir atmosfere dönüşür.

Bu nedenle: Şehit ve gazi ailelerine gösterilen saygı, Sivil mağduriyetlerin adil biçimde tanınması, Toplumsal dayanıklılığı artıran söylem ve politikalar, geleceğe dönük güvenin temel unsurlarıdır.

SONUÇ: BİRİNCİ BÖLÜMÜN DEĞERLENDİRMESİ VE YOL HARİTASININ DEVAMI

Bu ilk bölümde;
Devletin bütünlüğünü, Milli kimliğin kapsayıcı çerçevesini, Hukuka dayalı güvenlik modelini ele alarak Terörsüz Türkiye’nin kurucu mimarisini ortaya koyduk.

Bölüm 2’de bu mimarinin toplumsal, ekonomik, hukuki ve demokratik boyutlarını somut politika başlıklarıyla irdelemeye devam edeceğiz.

BÖLÜM 2’DE İŞLENECEK KONULAR

Sosyo-ekonomik eşitsizlikler ve bölgesel kalkınma, Silahsız siyaset ve demokratik temsilin yeniden yapılandırılması, Yerel yönetimler, katılım mekanizmaları ve toplumsal meşruiyet, Hakikat alanı, toplumsal hafıza ve sivil mağduriyetler, Devlet kapasitesi – insan hakları dengesinin modern yorumu, Eğitim, kültür ve medya üzerinden milli birlik dilinin inşası.

Bölüm 2’de görüşmek üzere…
 

Dr. Oğuz Poyrazoğlu
Üçüncü Sayfa Haber / Milli Ses – Köşe Yazarı
Gazi Üniv. Öğr. Üyesi  
opoyrazoglu@gazi.edu.tr

#Türkiye #TerörsüzTürkiye #MilliKimlik #ÜlkeBütünlüğü #UlusalGüvenlik #HukukDevleti #Jeopolitik #MilliSes

YAZARLAR