Ramazan DURMUŞ / GELDE YAZMA


Teşkilatın adamı olun yeter!

Onun adamı… Bunun adamı… Yahu yapmayın etmeyin, teşkilatın adamı olun yeter!


Çok yazdık…

Yine yazmak düştü bize…

Milliyetçi Ülkücü Hareket'e tek bir alın teri döken başımızın tacıdır. 

Tek bir alın teri, ibliyorum ki büyük bir emeğin, fedakarlığın ürünüdür çünkü…

Kutlu Karargaha hizmet yolunda kim elini taşın altına koymuşsa saygımız da sevgimiz de sonsuzdur.

Milliyetçi Ülkücü Hareketi, yarım asırlık bir basın emektarı olarak da hep böyle gözlemledik.

Türk milliyetçiliğinin sevdalısı olarak da karınca kaderince koşturduk…

Sonra yolumuz kesişti, Ankara Teşkilatında fiili olarak da hizmet etmek nasip oldu.

Şimdilerde de malumunuz…

“Milli Ses” dedik pandemi süreci ile birlikte yola çıkarak www.ucuncusayfahaber.com.tr haber sitemizle karargahta alın teri döken, yurt genelinde teşkilatlarımızda hizmet verenlerin sesi olma gayretindeyiz.

Gerçekten Türkiye'ye sevdalı olmak, hele de Milliyetçi Ülkücü Harekete gönül vermek öyle zor ki..

Yaban eller dışlar da ya içimizdekiler…

Birbirimize yüz yüze geldiğimizde sevdamızı dillendirsek de sosyal medya silahı ile birbirimize kalleşçe sıkıyoruz.

Bir süre önce karşılaştığım bir paylaşım bu yazıyı kaleme almama neden oldu.

Hiç unutmam! 

Ankara teşkilatında “Buyur bizimle beraber ol” dendiğinde salonda heyecanla gezinirken elimi öpenlerin sırtını döndüklerini gördüğümde şaşkına dönmüştüm…

Yahu kabahatim ne idi?

Medya sektöründe hep eksilerde dolaşan Milliyetçi Ülkücü Harekete soluk vermek istemem suç muydu?

Ya şimdilerde karargahı değil makam mevki peşinde koşanların hiçten bir bahane ile tehdit ve küfür maratonları…

Ama yok… 

Fitne dedikoduları dillendirmek hastalığımız…

“Türk'e Türk'ten başka bir dost yok” biliriz de, nefsimizin esiri olmaya devam ederiz.

Birileri biraz öne çıkınca kırk kulp takarız…

Örgütleniyor….

Ele geçiriyor…

Nereye koşuyor?

Milliyetçi Ülkücü Hareketin sevdalılarının örgütlenmesi de, koşturmacası da Kutlu Karargahımıza…

Biz böyle biliriz, böyle anlarız. 

Onun adamı…

Bunun adamı…

Yahu yapmayın etmeyin, teşkilatın adamı olun yeter!

Fitne tohumları yayanlar, sizler de bunu iyi belleyin. 

Kutlu Karargahımızda, TBMM'de, ilimizde, ilçemizde, sosyal medyamızda emek verenleri gördükçe heyecanlandığımız gibi fitne saçanları da gördükçe kahırlanıyoruz.

“Bölünme kabul etmez, kutsal bir bütün halinde Büyük Türkiye'yi yeniden inşa edeceğiz...” derken birlik ve beraberliğe vurgu yapan Başbuğumuz Alparslan Türkeş'e ihanet edenler parçalanıp bölünerek birilerine yem olarak sipsivri kalıyorlar… Sonra da Don Kişot misali yel değirmeni ile savaş ha savaş…

Şimdi, yaşanmış bir olayı daha aktarıp Başbuğumuzun kulağımıza küpe olması gereken bir sözüyle nomka kolalım yazımıza…

TBMM'de Devlet dersi bitmiş salondan çıkmak üzereyim… 

Omzuma dokunan bir el…

TBMM'deki bir yiğidimiz…

Çok sık da konuşmadığım biri… 

Bir daveti haber veriyor şahsıma…

Teşekkür ediyorum, şahsıma gösterdiği ilgiye…

Yapılan davet, tek kelime ile kadirşinaslık, kıymet bilirlik… 

Bir olma, doğru olma adına bu davet bir kucaklamanın ürünü…

Şimdi bu kucaklayan, ben değil biz diyen bu yiğidi fitne dedikodusunda kaynatacaksınız öyle mi?

Ya da Kadir kıymet bilip suze nefes olan, yıldırım gibi imdadımıza koşanları ihmal edeceğiz he mi?

Vallahi de billahi de Başbuğ Alparslan Türkeş, Ahirette iki yakanızdan tutacak bir ihanetlerinizi suratınıza suratınıza haykıracaktır. 

Cennetmekan Başbuğumuzun yolundan gittiklerini söyleyenler, öyleyse uyanın, titreyin ve kendinize dönün!

Bakın ne diyor Başbuğumuz:

“- Davalarımızın çözümü kendimize dönmek, sarsılmaz bir birlik halinde el ele vermek ve geceli gündüzlü çalışmaya girişmekle mümkündür.”

Ve Hocaefendi musalla taşında sormadan bu yalan dünyada birbirinizi iyi bilin…

Yeni bir yazıda buluşmak umuduyla….

Yaşar GÜZEL
23.06.2024 20:47:30
Bilgilendirme için teşekkür ederim. Varolasan

YAZARLAR