Son dönemde Rusya, ABD ve İsrail'in saldırgan tutumlarını analiz ettiğimizde bu ülkelerin sadece saldırdıkları ülke halklarına değil bir sonraki hedeflerinde yer alan ülkelere de teslim ol çağrısı yaptıklarını, vahşi hamleleri aracılığıyla subliminal mesajlarını tüm bölge ülkelerine verdiklerini görebiliriz.
Rusya üzerinden hareket edersek, Rusya için nihai hedef asla Ukrayna'dan ibaret değildir. Amaç tüm Balkanlar'ı yeniden nüfuzu altına almaktır. SSCB dönemindeki topraklarını tekrardan geri almak gizli ve kirli emelidir. Ukrayna bunun ilk adımıdır. Rusya'nın Ukrayna saldırısında bölgedeki tüm ülkelere örtülü mesaj olduğu aşikardır. Bu mesajı iyi okuyamayan Balkan ülkelerinin akıbeti Ukrayna'dan farklı olmayacaktır.
Gelişmeleri İsrail üzerinden okursak da benzer bir değerlendirmede bulunabiliriz. İsrail, silah zoruyla bölge ülkelerini hizaya sokmak istemektedir. Batının zırhını kuşanıp ağabeyi ABD'nin arkasına saklanarak yaptığı vandallıkların arkasında bölgedeki tüm ülkeleri sindirme planı vardır. Gazze'yi bombalayan İsrail, gizli mesajlarını Batı Şeria'ya, Lübnan'a ve Suriye'ye ulaştırmaktadır. İran'da barbarlık koleksiyonunu genişletirken Ülkemize, Irak'a ve Mısır'a kendince manidar göndermeler yapmaktadır.
Saldırgan ülkeler, bölge ülkelerinin dirençlerini verilen mesajlarla kırmaya çalışmakta, herhangi bir direnişle karşılaşmadan etki alanlarını genişletmeyi amaçlamakta, işgal ve istila planlarını kolaylaştırmaya çabalamaktadır. Bölgesel vahşetin, varpirce kan döken atakların, gaddarca yapılan hücumların, acımasızca ortaya konan ölüm senaryolarının arka planında bu yatmaktadır.
Görmekteyiz ki bu teslim ol çağrılarına kimi ülkeler ellerini havaya kaldırarak ne yazık ki hemen uymakta kimileri ise ülke onurlarını korumak adına çağrıları dikkate almamakta ve bir karşı duruş sergilemektedir. Ülkemiz bu yönüyle şanlı geçmişine, görkemli mazisine yaraşır şekilde tarihi bir duruş sergileyen ülkelerin başında yer almaktadır. Aynı zamanda bu duruş sadece ülkemiz ile sınırlı kalmamakta, özellikle gönül ve kültür coğrafyamız başta olmak üzere zulüm gören, ezilen, hedef tahtasına oturtulan tüm coğrafyaların sesi olmaktadır.
Birileri dünyanın çeşitli bölgeleri için sinsi planlarını devreye sokarken elbette ki ülkemiz de kovboy filmi izler gibi gelişmeleri izlemiyor ve kendi planlarını hayata geçirmek için sahada var gücüyle çalışıyor. Bu durumun en büyük göstergesi olarak Suriye'de yıllarca devlet aklıyla ilmek ilmek dokuyarak devreye soktuğumuz planımızın, tüm kirli planları tedavülden kaldırmasını gösterebiliriz. Bu stratejik hamleyi ülkemize karşı yapılan teslim ol çağrılarına karşı bizim yaptığımız teslim ol çağrısı olarak değerlendirirsek hata yapmış olmayız.
Tarihin hiçbir döneminde bölgemizdeki gelişmelerin seyircisi olmadık ve bir gün olur da savaş kapımıza dayanırsa unutulmamalıdır ki düşman askerlerini çiçeklerle karşılayacak değiliz!