Ertuğrul SUBAŞI / AHVAL


Türk milliyetçiliğinin kudreti

TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN KUDRETİNİN İSPATA GEREĞİ YOKTUR


Üç temel husus vardır ;
İnanmak, İman etmek, Teslim olmak. Davaya inanç, Davaya İman, Davaya Teslimiyet.
İki önemli unsur vardır ;
Aksiyonerlik ve Milli Şuur. Aksiyoner Türk Milliyetçiliği Ruhunu benimsemek ve Milli Şuur ile Teşkilatçılığı hayat tarzı eylemek.
İki önemli Aşkın zuhuru vardır.
Sevdayı Kavga bilmek
Kavgayı Sevda bilmek!
İnanç, iman ve aşkın tezahürü ve vücut bulmasıdır Bizim Kavgamız!
Bu yüzden Lider Teşkilat Doktrin! Diyoruz. Bu yüzden Dokuz Işıkçı Ülkücüleriz! 
Türk Milliyetçiliği ve Türk Milliyetçileri kendisini ispat etmeye gerek duymayan çünkü zaten ispatı tamamlanan bir dava ve dava neferleridir. Kimsenin haddine değildir, cihanı çepeçevre saran Ülkücü-Milliyetçiliği ve Türk Milliyetçilerinin rüşdünü ispatlamak gibi bir gayesi yoktur. Bırakın gayeyi zaten rüşdümüzü ispatlamak gibi bir kaygımız da ve gereği de yoktur. Neden mi? Çünkü Türk Milliyetçileri acun var olduğundan bu yana gerekeni yapmış ve fazlasıyla tarih sahnesinde yerini almıştır. 1944 Türkçülük Turancılık davası bizim Emperyalist ve Komünist düzene kaldırdığımız başkaldırı , çekilen çile ödenen diyet, Tabutluklar ve zulümler. Bunlar zaten bizim rüşdümüzün tamamlandığı alanlardır. Akabinde 1960 – 1961 Başbuğumuz Alparslan TÜRKEŞ’in sürgün ve yurda dönüş hareket ve harekatı. Sonrasında 1968 Komünist kuşağın Ülkücülere karşı yaptıkları hunharca katliamlar. Üniversite olaylarında Ülkücülerin ; Vatan toprağına basmak isteyen “Ayılara” müsaade  etmeyip “Bozkurt “ pençesi ile can verdiği, lakin baş eğmediği mücadele. Ülkücüler fazlasıyla en acı ve en derinden rüşdünü ispat gayesi gütmeden zaten tamamlamış ve ispat etmiştir.
Türk Milliyetçilerine rüşdünü ispatlamak gibi kelamlar etmek akıl tutulmasıdır. En üzücü tarafta bir şekilde mazisi Ülkücülük ile hemhal olan kişilerin bu kelamlarda bulunması. Ya hu! 1980 darbesiyle o idam edilen Yusuf yüzlüler, Taş medreseliler, fişlenen ve sürülen Ülkücüler. Ülkücü olduğu için işinden ekmeğinden olup “Rızkı veren Huda’dır “şiarıyla Hareketin eden Ülkücüler varken biz neyi ispat gereği duyalım. Dokuz yiğit idam edilirken, herhangi bir şeyin rüşdünün ispatını gaye edinmedi. 
Bizim hiç bir zaman rüşdümüzün ispatı için, ithal ve Tatlısu milliyetçilerine ihtiyacımız olmadı ki. Bugün bir ya da bir kaç aday adayı veya aday ile neyin ispatı. Türk Milliyetçiliği sancağı her daim Ülkücülerin elindedir, düşmedi ki kaldırılsın. Her daim Türk Milliyetçiliği sancağı Ulubatlı Hasan misali Ülkücülerin sımsıkı tutup; Yaşayıp ve yaşatması ile dalgalanmaya devam etmiştir. Şimdi Cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde Türk Milliyetçilerine güzergah çizme gafletinde bulunanlar, Türk Milliyetçilerinin herhangi bir ispata ve atılıma ihtiyacı yoktur. Biz sinmedik ki şaha kalkalım veya dirilelim. Biz her daim diri ve ayaktayız. Siyasi konjonktürün her eylem ve saldırısına rağmen biz ayaktayız. Biz Liderimiz Devlet Bahçeli’nin emrinde Ocağımız ve teşkilatımızla dünde, bugünde, yarında sabitiz. 
Bir kaç aday veya isimle Turanı kuranlar, sanki Türk Milliyetçiliği ne haldeymiş de bunlar ile ne hale gelecek diyenler neyin hayalindeler? Bu kelamı ettirecek zihinleri merak ediyorum açıkçası. Herkes kararında ve fikrinde elbette hürdür orası bizi bağlayan durum değildir. Ama zamanında öyle ya da böyle Türk Milliyetçilerinin yanında bulunanları, bugün Türk Milliyetçilerinin tek kurtarıcısı gibi göstermek hezeyan ve gaflettir. Ülkücüler her hususun bedelini ödemiştir ve halen ödemeye devam etmektedir. Türk Milliyetçiliği edebiyatı yapmak değil, Türk Milliyetçiliği için hareket halinde olmak gerekir. Bırakın artık her geçen gün bu güzel davaya yeni çizgiler çizmeyi. Bizler katıksız Türk Milliyetçileriyiz. Öyle bir kaç isim bizim rüşdümüzü veya başka ne ise ispatlayacak ve tamamlayacak çapta değildir. Her seçim sürecinde aynı hususlar. Yok bunu belediye başkanı yaparsak Ülkücüler için iyi olur. Peki bu vatandaş Ülkü Ocakları ve Milliyetçi Hareket dahilinde mi? Hayır! O zaman benim rüşdüm neden güzergahım dışındaki insanlara kalsın! 
Velhasıl Kelam denecekler dendi. 
Ben Haykırdım sağırlar da duyar elbet!

TANRI TÜRK’E YAR OLSUN
Ertuğrul SUBAŞI

YAZARLAR