Muhittin GÜMÜŞ / TANRI DAĞLARI'NDAN


Türk olmak...

Türk olmak; gerektiğinde feragat, daima feraset, basiret ve hakikat erdeminin dünyadaki en büyük örneği olmaktır.


Millet; çoğunlukla aynı topraklarda yaşayan ve aralarında dil, tarih, kültür, duygu, ülkü birliği olan insan topluluğu olarak bilinir. Milletlerin üzerinde yaşadığı topraklar onun aziz saydığı vatanıdır, yurdudur. İnsanı güçlü kılan temel, ait olduğu milletin üstün medeniyeti, kültür birikimi, tarihi, geleneksel özellikleridir. Türklerin millet sevgisi diğer milletlerden farklılık arz eder.  Her Türk evladı, milletinin menfaatlerini kendi menfaatlerinden, milletinin geleceğini kendi geleceğinden üstün tutan bir anlayışa, derin bir millet sevgisine sahiptir. Türk milletini sevmek demek olan Türk milliyetçiliği, ırkçılığı ve kavmiyetçiliği reddeder; dostane duygular içinde insanlık âlemine zarar vermeyen her millete de saygı gösterme erdemine sahip olmayı emreder. Bazı bedhahlar zaman zaman “Türk” demeyi günah, ırkçılık, faşizm sayarken köksüzlüğünü ifşa ve tescil etmekte olduklarının da farkında mıdırlar acaba? İnsanları fırka fırka yaratan yüce Allah’ın her kulu meşru zeminlerde kıymetlidir; aşağılanamaz, hor görülemez.

 

 

Üstünlüğün takva ile mümkün olduğunu, bilenle bilmeyenin bir olmadığını öğretir yüce Peygamberimiz. İnsan, vatanını ve milletini sever; bu da imandandır. Asırlardır mensup olduğu milletin bir ferdi olmanın gururuyla başı dik yürüyen, müstemlekeci zihniyetten ve mankurtluktan uzak, şahsiyet sahibi olarak yaşayandır Türk. Türk olmak kolay değildir. Öyleyse Türk olmak nedir?
Türk olmak; köklü bir tarihe, saygın bir töreye, yüksek bir medeniyete; asil bir karaktere, cesur bir yüreğe, cömert bir mizaca, çelik bir iradeye sahip olmaktır.
Türk olmak; ezelden ebede düşünceleri aktarmanın en güzel vasıtası olan Türkçe ile duygu ve düşüncelerini anlatan, Türkçe yazan, “Türk’çe” düşünen ve “Türk’çe” davranan; şahsiyet sahibi, vefalı, erdemli insan demektir. 
Türk olmak; adıyla, sanıyla; diliyle, tarihiyle, medeniyetiyle, taşlar üzerine yazılmış kitabesiyle devlet adamlarının millete hesap verebildiği ve milletle hesaplaşabilen yüce ve yüksek iradeye sahip olmaktır. 
Türk olmak; devlet ve milletin karşılıklı vazifelerini, Türk nizamının, Türk töresinin, Türk medeniyetinin, yüksek Türk kültürünün büyük vesikalarının değerini, önemini bilmektir.
Türk olmak; askeri deha sahibi, askerlik sanatının esaslarına vakıf, Türklük gururunun ilahi yüksekliğinin idrakinde olmaktır.
Türk olmak; gerektiğinde feragat, daima feraset, basiret ve hakikat erdeminin dünyadaki en büyük örneği olmaktır. 
Türk olmak; fikrî, edebî ve içtimaî hayatın ulvî değerlerini yansıtmada müessir rolü olan Türk dilinin, edebiyatının, kültürünün, musikisinin şaheserlerini bilmek, okumak; ondaki değerleri ve temel kavramları özümseyerek zihinlerde yeni ufuklar açan, fikir üreten münevver olmaktır.
Türk olmak; bilgece eda ve muhteşem hitap tarzıyla hitabet, belagat ve fesahat sanatından örnekler sunan asalet ve üslup sahibi söz ustası olmaktır.
Türk olmak; yalın ve keskin bir üslup çerçevesinde Kuran’dan ve Allah’ın elçisinden ilhamla gönüllere, kalplere, yüreklere, zihinlere, dimağlara ve yeni nesillere iyiliği emreden, fenalığı reddeden, insana cesaret ve kahramanlık duygusunu nakşeden yiğit olmaktır. 
Türk olmak; başta Türk milletinin ve İslam âleminin huzuru, refahı ve esenliği için ilim-irfan yolunda akıl ve alın teri döken, İslam ahlak ve faziletinden nasibini almış gönül işçisi olmaktır.  
Türk olmak; bir kavmi bir millet yapabilecek eser üreten, asırlar içinden millî istikameti aydınlatan ışıklar saçan güneş gibi aydın olmaktır.
Türk olmak; tasada, kıvançta, iyi günde kötü günde daima dostunun yanında, düşmanının karşısında dimdik durmaktır. 
Türk olmak; mazlumun yanında, zalimin karşısında, insanlık için karşılıksız iyilik yapmakla iftihar etmek, hamiyetperverlikle tebarüz etmektir.
Türk olmak; insanlık âlemine pek çok değer kazandıran, kardeşliğin, dostluğun, vefanın, erdemin, adaletin, iyiliğin, barışın, huzurun, emniyetin tesisinde baş rolü alan; gidilecek yolu çizen ve kalplerden kalplere, gönüllerden gönüllere altın köprüler kuran alp erendir.
Türk olmak; Bilge Kağan’ı, Sultan Alparslan’ı atası sayan, Şeyh Edebali’nin nasihatleriyle devlet kuran Osman Gazi’nin, çağlar açıp çağlar kapatan ve dünyanın gözbebeği İstanbul’u fetheden, İslam peygamberinin övgüsüne mazhar olan Fatih’in torunuyum deme hakkına sahip olmaktır. 
Türk olmak; cennet vatan toprağında yeniden canlanıp kök salan çınar olmak; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün riyasetinde, onun silah arkadaşlarının milletiyle bütünleşerek kurduğu Türkiye Cumhuriyeti devletini ilelebet muhafaza ve müdafaa edeceğini doğduğu gün taahhüt eden hayırlı evlat olmaktır.  
Türk olmak; asırlar içinde Devlet-i Aliye’nin bakiyesi olan Kosova’da, Bosna’da, Batı Trakya’da, bütün Balkanlarda, Kafkaslarda, Libya’da, Mavi Vatan’da, Adalar Denizi’nde, var olacağım demektir.
Türk olmak; dünya beşten büyüktür, daha adil bir dünya mümkündür diyerek emperyalist vampirlerin maskelerini bir bir düşürüp utanır hâle getirmektir.
Türk olmak; fena emellerle Türk devletine ve milletine kasteden eblehlerin gözünün içine baka baka ölünüzü, dirinizi, her gün birinizi, bir gün hepinizi müstahak olduğunuz sonuçlarla yüzleştireceğiz diyebilmektir.
Türk olmak; Azerbaycan’da-Yukarı Karabağ’da, gerektiğinde karada, havada, denizde, uzayda; hasılı her yerde, hatta bir gün Çin Seddi’ne komşu olabilmeyi düşünmektir.
Türk olmak; atalarının mirası ülkesini, bayrağını ve toprağını her şeyden üstün gören, terör devleti kurma emeli taşıyanların karşısında hep dik duruşlu er demektir. 
Türk olmak; Kırım’a, Bağdat’a, Musul’a, Kerkük’e, Şam’a, Halep’e, Mescid-i Aksa’ya, Kabe’ye, Kahire’ye, Beyrut’a, Gazze’ye, Girit’e, Selanik’e, Üsküp’e, Deliorman’a turist gibi değil o yerlerin sahibi gibi gitmektir. 
Türk olmak; vatan borcunu ödemek için davul-zurna ile uğurlanmayı arzu eden, belki de dönmeyeceğini düşünerek eline kına yakıp şehitliğe namzet olmaktır.
Türk olmak; bu mübarek topraklar için canını veren kınalı kuzuların, Mehmetçiklerin şehadeti karşısında tereddütsüz ‘Vatan Sağ olsun!’ demektir.
Türk olmak; elindeki ekmeğin yarıdan fazlasını yoldaşına vermek, kapısını gece yarısı da olsa Tanrı misafirine açmaktır.
Türk olmak; aşkı uğruna Şirin için Ferhat olup Amasya’da dağları delmek, Mecnun olup Leylâ için çöllere düşmek, Kerem olup Aslı’ya ateş gibi yanmaktır.  
Türk olmak; Hoca Ahmet Yesevî’den, Mevlana’dan, Hacı Bektaş’tan ders alıp Yunus gönüllü olmaktır.
Türk olmak; Kızılelma için Ötüken’den, Orhun’dan, Tanrı Dağları’ndan Tuna’ya dizginleri ele alıp dört nala yeleleri savurmaktır.
Türk olmak; Baykal’ı, Balkaş’ı, Isıkgöl’ü, Aral’ı, Van’ı gözü gibi koruyup kirletmemektir.
Türk olmak; Tanrı Dağları’nda kar iken derya olup çağlamak, Toroslarda bulut iken yağmur olup toprağına bereket getirmektir.
Türk olmak; Maturidi’den, Farabi’den, Biruni’den, Harezmî’den, İbn-i Sina’dan, Mirza Uluğbey’den, Ali Kuşçu’dan, Manas Ata’dan, Dede Korkut’tan, Alişir Nevai’den, Mahdumkulu’ndan, Abay’dan, Gökalp’tan, Vahapzâde’den, Mehmet Akif’ten, Atsız’dan, Dündar Taşer’den, Özer Ravanoğlu’ndan feyz almaktır. 
Türk olmak; Büyük Turan Yurdu’nda, Altay’da, İpek Yolu’nda, Türkistan’da, Kaşgar’da, Balasagun’da, Bişkek’te, Taşkent’te, Buhara’da, Semerkant’ta, Hive’de, Aşkabat’ta, Bakü’de, Ankara’da, İstanbul’da yolcu değil; mukim olmaktır. 
Türk olmak; milletinin hayırlı evlatlarının buluşları Bayraktar’la, Akıncı’yla, Kızılelma’yla, Hürkuş’la, Kaan’la, TCG Anadolu’yla, TOGG’la ve daha niceleriyle gurur duymaktır.
Türk olmak; usulünce sazın tellerine dokunmak, tamburun nağmesine eşlik etmek, her ney üflendiğinde onunla ağlamak, kös dövüldüğünde ve davul-zurna çaldığında yüreğinin derinlerinde çok şeyler hissetmektir.
Türk olmak; nasibin de kısmetin de hayrın da şerrin de Allah’tan olduğuna inanırken, çalışıp üreten, aklederek “Tedbir bizden takdir Allah’tandır” diyebilmektir.
Türk olmak; verdiği nimetlere, sıhhat ve afiyete hamdolsun dediği her şeye gücü yeten yüce Yaratan’ın rızası için ibadet eden, yalnızca O’na inanıp güvenen, O’nun rızkıyla orucunu açan; bağışlaması bol Rabb’inden ailesini, milletini, devletini ve tüm inananları korumasını, rahmetini ve yardımını esirgememesini, yaşama sevinci ve her türlü güçlüğe karşı dayanma gücü vermesini dilemektir.
Türk olmak; ezelden beri hür yaşamış ve hür yaşayacak olan milletin ay yıldızlı al bayrağını, nazlı hilalini, gökyüzünde ebediyen dalgalandırmaya ant içmek; O’nu kız kardeşinin gelinliği, şehidinin son örtüsü olarak görmektir.
Türk olmak; modern eğitim sistemi ile donatılmış Türk gençlerini, ortak anlayış ile bilinçli, kendine yetebilen, sorumluluk sahibi bireyler olarak yetiştirmenin yollarını aramak; maddi ve manevi kültür değerlerini koruyarak evrensele ulaşmak; dünya bilimine katkı sağlayan ve yeni bir medeniyet tasavvuru hayal eden gençler yetiştirmektir. 
Türk olmak; dilde, fikirde, işte (amelde) birlik düsturuyla her yüzyılda Türk dünyasının insanlık âlemine sorumluluk bilinciyle katkı sağlamak ve adaleti tesis eden nizamın sahibi olmaktır.
Türk olmak herkese nasip olmaz. Türk; veren eldir, daima umutla beklenendir.  
Ne mutlu Türk’üm diyene!  

Tanrı Dağları’ndan selamlar…

Muhittin Gümüş

YAZARLAR