Ali KUZENCİK / MERAM BAĞLARI


Türk olmaktan korkma!

İslam Dünyasına “imdat” etmek istiyorsan, yani tehlike içinde bulunana, güç durumda olana yardımcı olmak istiyorsan Aziz Türk Milletini ve Ulu Türk Devletini güçlendir.


-HER NEFESTE BİZİ TÜRK YARATAN RABBİMİZE ŞÜKREDELİM.

KOMİSYONLAR TOPLANIR, DAĞILIR
ULU TÜRK DEVLETİ GEREĞİNİ YAPAR, ENDİŞE ETME…AMA SEN:

-TÜRK OLMAKTAN KORKMA,
-TÜRK OLDUĞUNDA IRKÇI OLMAZSIN, FAŞİST OLMAZSIN, 
DİNDEN FALAN ÇIKMAZSIN…

İslam Dünyasına “imdat” etmek istiyorsan, yani tehlike içinde bulunana, güç durumda olana yardımcı olmak istiyorsan Aziz Türk Milletini ve Ulu Türk Devletini güçlendir.

Viyana kapılarına kadar giden âşıklar ordusu, yol arkadaşlarına soyunu sopunu sormadı. Hepsi el birliği ile Türk üslûbunu inşa etti.

Onların çocukları, bu büyük maziyi sahiplendi. Malazgirt’ten, Çanakkale’ye devam eden aynı hikayenin öznesi Türk, dili Türkçe.

Bu yüzden deriz ki;
-NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE

TÜRK’ÜM diyemeyen, yutkunan mahzunlara bir sözümüz yoktur.
Onları kendileriyle başbaşa bırakalım.

Her nefeste bizi TÜRK yaratan Rabbimize şükredelim.

Anamızın, babamızın evinde müslümanlığı hazır bulduk…Bu lütfun şükrünü eda edebilmek mümkün mü?

Biz Oğuz nesli Türklerin muradı;
-Tekbiri ITRÎ gibi söylemek.
-Ezan-ı, Kuran’ı İstanbul tarzında  okumak ve dinlemekten zevk almak.
-Ayağını kıbleye doğru uzatmamak.
-Kuran’ı belden aşağı tutmamak.
-Nimete hürmet etmek.
-Sofradaki ekmek kırıntılarını parmağıyla tek tek toplamak.
-Kul hakından sakınmak. Teraziyi tarttıktan sonra hak geçmesin diye bir miktar daha ilave etmemiz bundandır.
-Biz Meram Bağları’nda GÜL ALIR, GÜL SATARIZ…ve gülü dikenle değil gül ile tartarız.

Bunlar bizim hayat tarzımız, bizim güzelliklerimiz.

Deriz ki…Türk ecdadını tanıdıkça daha da TÜRK olursun, yarınları kurmada daha da güçlü olursun.”Yüzde yüz Türk olduğun gün cihan senindir”. Bunun anlamını anlamak gerek.

Ey Türk…Mübarek Türk…Allah’tan gayrı kimsesi olmayan Türk!

-Türk olmaktan korkma,
-Türk olduğunda ırkçı olmazsın,
-Faşist olmazsın,
-Dinden falan çıkmazsın.

Bir Fransız herşeyden önce Fransızdır. Önce Fransız, sonra ateist, sonra Marksist, sonra sosyal demokrat.

Diğerleri de öyle…İngiliz-Alman-İtalyanlar.

TÜRKLÜK önceliğimiz, en büyük ortak paydamız. Önce TÜRK OLALIM, sonra MASA-KASA-NİSA sahibi olalım. İtelemeden, ötelemeden, safları sıklaştırarak.

Zor günlerde değil, kolay günlerde yapalım bunu. Müştereklerimiz farklılıklarımızdan fazla:
-Bakmasını bilelim,
-Bilmeyenlere öğretelim,
-Camilerimiz bir,
-Meskenlerimiz bir,
-Bedesten ve çarşılarımız bir,
-Mezarlarımız bir…Bunların kıymetini bilelim.

Bu bilinci inşa edecek İRADE gerek. İHTİYACIMIZ OLAN TEK ŞEY BU.

Yoksa çokkk ÂH çekeriz…
ÂH, Allah’ın ilk ve son harfinden oluşur…Allah aşıkları  “Âh”ın anlamını bilir…

Çünkü toyların aynada göremediklerini bizim tecrübeli Akşaçlı ülküdaşlarım  KERPİÇ duvarda görürler. Yaşanmış tecrübeler çok ama çok önemli.

Vatanını seven ve işini dürüstçe yapanlar Milliyetçidir. Millet onu bilir. Kuru gürültüye, hamasete, belagete itibar etmez.

-Olmadan olduramazsın, 
-Bilmeden bildiremezsin.
-Dersine iyi çalış. Karnene bak, milletten iyi not almaya bak.
-İddiana layık olmaya bak.

MİLLET O ZAMAN SENİN “NECİ” OLDUĞUNU ANLAR…

Her şey sana bağlı…Nasıl olacak bu?
-Tarihini bileceksin…
-Dilini, edebiyatını, müziğini…bileceksin.
-İçini TÜRK olarak inşa edeceksin…
-O “mana”yı içine koyacaksın.
-Hani…Lise yıllarımızda Adana Ocağı’nda seminerde Tarih Hocamız/Şehidimiz rahmetli Tevfik PAMPAL Hocamız derdi ya;
“Yüzde yüz Türk olduğun gün cihan senindir”.
-Yüzde 10’luk inşa edersen her şey yarım yamalak olur.

Bırak başkalarıyla uğraşmayı.
Başkaları başka başka olsun.
Sen kendin olmaya bak.

Gayret edersen;
-Habib’ine layık ümmet olursun.
-Ecdadına layık millet olursun.
HER ŞEY SANA BAĞLI…

Mesele elinle BOZKURT işareti yapmak değil.! Asıl mesele... O işareti yaparken yüreğinde hissettiğin SEVDANIN TADINA VARMAKTIR.

KURT GİBİ yuvana sahip çıkmazsan…İT GİBİ kapı kapı !Y!gezersin! Biliriz ki kurt TAZE ET yer, it ise LEŞ yer!

-Bizim Konya’da Berber Cevdet’in  koltuğunda veya Mahkeme Hamamı ile Mestan Hamamı’nın göbek taşında dedikodu yapmıyacaksın!

-Bazı at hırsızı tipli medya maymunları tarafından lidere, şühedalı kutlu davaya bağlı has evlatlara, değerlerimize DIRAR Mescidi’nin fitne, münafık cemaatinin bile aklına gelmeyen her türlü iğrenç iftira hakaret edilirken  ağır canlı olmayacaksın! Tepki verecesin!

-Olaylar karşısında evinin camını taşlayanlara “kalben buğz” eden imanın en zayıf noktasını tercih etmiyeceksin!

-Taşıyorsan bir sıfat, oturuyorsan bir koltukta ölümüne mücadele edeceksin…Çünkü içinde bulunduğunuz kutlu hareketin adı üstünde Milliyetçi Hareket.

-İstanbul’daki Zincirlikuyu ile Karacaahmet, 12 Eylül öncesi “komşu kapısı” yaptığımız Ankara’daki Karşıyaka, memleketim Adana’daki Asri ile Buruk, Konya’da tarihi Üçler ve Musalla mezarlıkları “BEN GİDERSEM BURASI BATAR.!”diyerek;

-Bolkepçe Arapoğlu lokantasının caddeye bakan vitrinindeki “PİŞMİŞ KELLELER” gibi sırıtmıyacaksın!

-Derdini anlatmaya gelen vatandaşa SAKYATAN TANASI GİBİ BÖN-BÖN BAKMAYACAKSIN!

Derdine derman olacaksın!

O MAKAMLARA DERMANINI BİLEN GELSİN.!

Yoksaaa…BİR MOLLA KASIM GELİR HESAP SORAR!

Kibir, gurur abidesi olursa “ferasetine” candan inandığım bu aziz millet sizi “alaşağı” eder ve bir dalışta paçandan tutar bereketli topraklarda yere vurur!

-Bedestende dükkan açacaksan yüzün gülecek…Gülmüyorsa gülen bir ortak bulacaksın!

-Yıllar önce Ocak ve Partiden verilen isim listesiyle asistan olarak girdiğin fakültede  Doçent-Profesör-Dekan-Rektör olduğunda ZANGOÇ RUHLU VATANSIZ FETÖ’CÜ GENÇLERİ kendine asistan almayacaksın!

-KARAYAĞIZ Anadolu çocuğu olan ülkücü gençlere de fırsat eşitliği tanıyacaksın ve….

-Yattığı toprağı bilen, 
-Tuttuğu bayrağı bilen, 
-Döndüğü kıbleyi bilen,
-Ülkenin “erken uyarı” sistemi olan çalışkan ülkücü  gençleri seçeceksin efendi!

Yoksa o makama gelmiyeceksin…

-Öyle Diyanet takviminin arkasını okumakla…Ülema, hoca, Şeyhül-İslam Ebu Suud Efendi olunmaz.! Her sene Konya’ya Şeb-i Arus törenlerine gelmekle Mevlana uzmanı olduğunu iddaa etmiyeceksin!

Yoksa…”Dondurucu” iklim şartlarından dolayı pamuğun yetişmediği Sivas’da “Hallaç” dükkanından aldığı bir kilo pamuğu paketleyip Bab-ı Ali’ye gönderen ve takdirname alan Sivas Valisi: 
YALANCI İZZET PAŞA’ya benzemiş olursunuz!

Rahmetli Karakoç’un dediği gibi;
“Onlar ‘dâvâ’ derler, dâvâyı satarlar,
Toprak tükenirse havayı satarlar,
Mecnun hâllerine bakıp aldanmayın,
Menfaat görünce Leyla'yı satarlar!”

 YİNE DERİZ Kİ: 
 DÜNÜ BİLMEYENLER... 
 BUGÜNÜ ANLAYAMAZLAR.

Ülkücülükten geçinen bazı gevşeklerin ve teşkilatlarda görev almış bazı nankörlerin  “kendini kullanılmış hissetmek”demesi çok aşağılayıcı bir şey!

-Şahsen ben hiçbir dönemde, böyle bir duygu yaşamadım.

-Daima doğru yaptığımıza inandım ve doğruların arkasında oldum.

-Ve ülkücü hareketin hak dava olduğuna dair hiç bir şüphem ve tereddüdüm olmadı.

-Ülkücü  hareketin zafer kazandığına ve bırakın Türk dünyasını, insanlığın makus talihini değiştirdiğine inanıyorum.

-Tafsilat uzun. Üzerimizde 1975 yılından beri, yoğunluğu gittikçe artan bir dağıtma ve yok etme proğramı uygulanıyor. Bunun sonuçları olacaktır ve bu günkü halimiz, işte o sonuçtur.

-Ama ben hala bu hareketin yok edilemeyeceğine, bırakın yok edilmeyi, hedefe doğru yol almaya devam ettiğine, bir gün birliğini yeniden sağlayıp ayağa kalkacağına varlığım kadar inanıyorum.

Bu KUTLU HAREKET Türk Milletinin sigortası ve erken uyarı sistemidir. Yarım asırdır hep haklı çıkan kutlu harekettir…

-1970'lerdeki ülküdaşlarımın mücadelesi bir kahramanlık destanıdır. O yıllarda ülkücü mücadelede yer almış olanların 
hepsi birer kahramandır.

-70’li yıllarda o şanlı mücadelenin içinde yer almış olmaktan her zaman gurur duydum. Bu durum benim en şerefli mirasımdır.

-İki dönem Ankara Ocağı, 
-İki dönem Genel Merkez,
-Taş Medrese…O yılların;
hayali/dostluğu/yaşanmışlığı
CİHAN DEĞER.

Allah sadık ve sıddık kullardan olmayı nasip etsin. Ülkü dolu gönüllerden düşürmesin.

Dolu dolu yaşanmış 50 yılın tecrübesiyle biliriz ki; ÜLKÜCÜNÜN HEYECANI…UNUTMAYA MANİDİR.

Rabbim kendisine sağlık ve afiyet versin Bilge Lider Devlet Bey der ki:

“DAVAMIZ:
-Şehit olup;
ÖLMEYENLERİN,
-Ülkücü olup;
DÖNMEYENLERİN, 
-Adam olup;
KAÇMAYANLARIN, 
Ebedi yuvasıdır.”

Ulu Türk Devletinin ve Aziz Türk Milletinin varlığı DAİM OLSUN olsun inşallah.

Bakın...Niyazî-i Mısrî kimlerle anlaşabileceğimizi çok güzel ifade etmiş;

“Dünyaya muhabbet ve rağbet edenler bizi anlayamazlar...Bizi ancak Allah’a aşık olanlar anlayabilir..”

ÜLKÜ OCAKLARI;
-Mazinin iftihar edilecek övüncünü atiye taşıyan,
-Kutlu bir kervanı menzile ulaştırmaya ant içmiş vatansever evlatlarının,
-İlk göz ağrısı, ilk sevdası, ilk mekanıdır.

Her zaman devletin bekasını, milletin birliğini hep esas almış bir gençlik teşkilatı olmuştur.

Bu amaçla milli değerleri benimsemiş bir gençlik yetiştirmeyi hep ön planda tutmuştur. Bunda da başarılı olunmuştur.

Türk Milletinin birliği, Türk devletinin ebedî varlığı ve Türk gençliğinin istikbali için Ülkü Ocakları var oldukça, Türkiye Cumhuriyeti İlelebet payidar kalacaktır!..

Türkiye’de genç ve coşkulu nüfusun nitelikli, iyi eğitimli, donanımlı, cesaretli ve özgüveninin yüksek oluşu…En büyük moral kaynaklarımızın başında geliyor.

Gün geçtikçe bilimde ve teknolojide hızla ilerleyen ülkücü genç arkadaşlarımızın yeni yeni hünerlerini duyuyor ve gururlanıyorum.

Milli otomobilimiz TOGG’un mühendislik ve tasarım aşamasından tutun, savunma sanayisindeki gelişmelere kadar bütün projelerde adeta bir yıldız gibi parlayan Ülkücü Türk Gençliği, tıpkı atalarımız ve şanlı ecdadı gibi hepimizin göğsünü ve yüreğini kabartıyor.

Ülkücü Türk gençliğinin kanındaki asli cevherden almış olduğu bu inanç ve azimle ‘Yeni Ufuklara Doğru’ hızlı bir şekilde bu çağa Türk mührünü vuracağına inancım sonsuz.

Şairin de dediği gibi ‘Asımın Nesli’ dün Çanakkale’de, Dumlupınar’da nasıl ki üzerine düşeni hakkıyla yaptıysa, bugün de bu çağın ‘Türk Çağı’ olması için elinden gelen ne varsa yapacağına inanıyorum.

Ülkücü Gençliğin bu çalışmaları ve projeleri hayata geçirmesiyle birlikte bilimde, teknolojide, sporda, kültür ve sanattaki başarılarını gölgelemek isteyen kişileri de unutmamak ve milli şuuru her daim uyanık tutmakta bizlerin görevi diye düşünüyorum.

Gençliğimizin teknoloji ve diğer branşlarda eğitimlerini eksiksiz tamamlaması, gençlerimizin öncelikli hakkı ve asli görevidir.

Fakat dün olduğu gibi bugün de bu gençlerin yollarına pusu kuran, yolu dinamitlemeye çalışan Chp destekli halk tv ve benzeri ekranlarda ki bazı at hırsızı kişilerin olduğunu görüyorum.

Yine ve özellikle sosyal medya aracılığıyla birtakım yanlış veya doğruluğu bulunmayan ve kasıtlı olarak yayılan münafıkça dezenformasyonlar yaparak, Türk gençliğini bir çukura, bir umutsuzluğa çekmek istiyorlar.

Muhalefet partileri ve yandaş/fondaş medya gençlerimizi  X, Y, Z gibi kuşaklara ayırarak gençliği “çantada keklik” olarak kendi çıkarları doğrultusunda etkilemek, yönlendirmek ya da kontrol ederek manipüle etmeye çalışıyorlar.

Yani demem o ki; gençlerimizin dikkatini dağıtarak, onların eğitimlerine ve gelecekteki başarılı yürüyüşlerine engel olmaya çalışıyorlar.

Ancak unuttukları bir husus var ki, Türk gençliğinin milli şuuru hiç olmadığı kadar diri ve ayaktadır.

-15 Temmuz’da sokağa inen uçağa levye atan, 
-Tankın egzozuna çaput tıkayıp yürütmeyen,
-Milyonlarca Kahraman Türk genci var ayağınızı denk alın buna göre akıllı olun…
-Bozgunculuk yapmak isteyenler Türk gençliğinin bu şuurlu duruşuna çarpıp, duracaktır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün;
“UMUDUM GENÇLİKTEDİR” sözü asla yere düşmeyecektir.

Deriz ki…Ülkücü Türk gençliğinde her türlü zorluğu yenecek güç, bükülmez bilek ve Kızılelma’ya/Turan’a varmak için olan inancına, amentüye iman etmiş kadar inanıyorum.

Çünkü…Türk gençliği bizim 
has bahçemiz, parlak yüzümüz, muazzam hazinemizdir….

Gençlik hür istikbalimizin mimarı, mihmandarı, mirasçısı,mihrabıdır.

Türk gençliği milli ve manevi değerlerle teçhiz edilirse/donatılırsa anasının ve babasının hayır duasıyla yoluna devam ederse hiçbir kötülük semtine dahi uğrayamayacaktır.

Gözümüze nasıl bakıyorsak onlara da öyle bakmalıyız.

Sağlam bir kafaya, imanlı bir kalbe, çalışan ve çalışkan bir kola sahip bir gençliğin üstesinden gelemeyeceği hiçbir zorluğun olmadığı, olmayacağı inancındayız.

Bilinsin ki, teminatımız ve tesellimiz Türk gençliğidir…Tarihin hiçbir döneminde esir bir vicdan ile kutlu emanetlerin taşındığı görülmemiştir.

Bu sebeple gençliğimizi esir etmek için kuyruğa giren; bölücü ve dünya vatandaşları ateistlere katiyen izin vermeyeceğiz.

Rabbim “ÜLKÜCÜ” Canların sayısını arttırsın ve şeytani gözlerden korusun inşallah.

Üç Hilal ve Ülkü Ocakları,
Türk Milletinin devşirme değil MAYASIDIR…Gönüller de bu maya tutmuştur.

Bu mayanın bozulması-ekşimesi-bitmesi mümkün değildir. Boşuna uğraşmayın. Çünkü Üç Hilal bir yıllık kısa ömürlü sarmaşık değil ULUÇINARDIR..

Türk Milleti, kendi selametini, kendi beka kaygısının teminatını Ülkü Ocakları ve MHP’de görüyor, MHP’yi en önemli siyasi güvencesi olarak görmeye devam ediyor.

İnanıyorum ki bu cennet vatanı sözde değil özde seven akl-ı selim bütün milliyetçi insanların Üç Hilal’in etrafında toplanıp, kenetlenip bu kutlu hareketi iktidara taşıyacaktır.

-Kimlerin kuru yaprak misali nerelere savruldukları artık bu saatten sonra bizi ilgilendirmiyor. 50 yıldır biliriz ki “bizim gülistanın gülü başka bahçelerde diken gözüyle bakılır.”

Çile çekmeyen, dünyaya muhabbet ve rağbet edenler bizim yusuf yüzlü, yunus sözlü ülküdaşlarımızı anlayamazlar...

Bizi ancak Allah’a, vatana, millete, üç hilale aşık olanlar anlayabilir..

"Sevginin kantarı, fedakarlıktır." diyor Hz. Mevlana’da.

Cevr-ü cefaya, naz ile ezaya tahammüldür sevgi... Şikayet erbabının, rahatlık düşkünlerinin sevgiden nasibi olamaz.

Hayatta dünyanın merkezinde olmak önemli değil… Bizi seven insanların kalbinin merkezinde olmak önemlidir.

Ulu Çınar Üç Hilal’i ve Ülkü Ocaklarını güzel günler, yıllar bekliyor Allahın izniyle. Boşunamı çekildi bunca çileler…

Rahmetli Hocamız Prof.Dr. Necmettin HACIEMİNOĞLU ne de güzel söyler;

“Kimse bizi zorla veya türlü vaadlerle Ülkücü yapmadı…Kendimiz inanarak ve koşarak bu yolu tuttuk ”

Ulu Çınar MHP ve Ülkü Ocakları…Bu ülkenin ve ülkücü hareketin mihenk taşlarıdır.

Vatanın teminatı ve Allah’ın izniyle yıkılmaz son kaleleridir.

Dündar TAŞER büyüğümüzün dediği gibi;

“Ülkücülerin kanaatları sağlam, imanları bütün, fikirleri berraktır. Serttirler ama odun gibi değil elmas gibi pırıl pırıl.”

Dünyanın kilit taşının üzerinde oturuyoruz. Tarihin, coğrafyanın, inançlarımızın ve ideallerimizin üzerimize yüklediği vazife çok ağır.

Allah’a çok şükür ülkücü gençliğin geleceğinden ziyadesiyle ümitliyim.

BUGÜN CUMA… Cuma’nın hayrı, bereketi, sağlık ve mutluluğu ülkemizin, milletimizin, bütün Türk-İslam Âlemininin üzerine olsun inşallah… HAYIRLI CUMALAR.

Meram Bağları’ndan;
SEVGİLER

1 Ağustos 2025

Taş Medreseli
Tarih Öğretmeni
Ali KUZENCİK

YAZARLAR