Dr.Oğuz POYRAZOĞLU / AKIL PENCEREMDEN


Türk ve Türkiye Yüzyılı: Yeni Millî Değerler Sistemi

Türkiye, büyük devletlerin üstlendiği tarihi bir role doğru ilerlemektedir. Bu rol, yalnızca kurumlara değil; her vatandaşın ortak değerler sistemi içinde buluşmasına bağlıdır.


Giriş: Yeni Bir Çağ, Yeni Bir Değerler İnşası

Türkiye, içinde bulunduğumuz yüzyıla yalnızca bölgesel bir güç olarak değil, kendi çağını kurma iddiasına sahip bir devlet aklıyla girmiştir. Bugün “Türk ve Türkiye Yüzyılı”, bir siyasi söylemin ötesinde; Türk tarihinin mazisinden aldığı kudreti çağın gerçekliklerine uyarlayan yeni bir medeniyet tasavvurudur.

Bu tasavvur; 

  • devlet aklının sürekliliğini, 
  • toplumsal dayanıklılığı, 
  • milli kimliğin korunmasını ve güncellenmesini, 
  • kurumların yeniden yapılanmasını, 
  • stratejik öngörüyle gelecek tasarımını

temel alan bir değerler sisteminin inşasını zorunlu kılmaktadır.

Bu nedenle Türkiye Yüzyılı, yalnızca gelecek için hedef belirleyen değil, bugünün tüm sorunlarına değer eksenli çözümler üreten bir devlet ve millet modelidir.

Devlet Aklının Sürekliliği: Türk Siyaset Kültürü ve Modern Yönetim

Türk devlet geleneği; adalet, nizam, istikrar, emanet, liyakat ve dayanışma gibi temel kavramların binlerce yıllık birikimi üzerinde yükselir.
Bugün bu değerler, modern yönetim bilimiyle yeniden yorumlanmakta ve Türkiye’nin yeni kurumsal yapılanmasına yön vermektedir.

  • Adalet, artık sosyal politikalardan yargı reformuna, kaynak paylaşımından dijital yönetişime kadar her alanda merkezi bir kavramdır.
  • Devletin bekâsı, ekonomik bağımsızlık, stratejik üretim, savunma teknolojileri, enerji güvenliği ve dijital egemenlikle doğrudan bağlıdır.
  • Nizam, şeffaflık, etkinlik, hesap verebilirlik ve güçlü kurumsal kapasite ile yeniden anlam kazanmaktadır.

Bu dönüşüm, yalnızca siyasi bir tercih değil; Türkiye’nin küresel konumunun gerektirdiği tarihsel bir zorunluluktur.

Kimlik ve Kültür: Türk Dünyasıyla Bütünleşen Bir Değer Alanı

Küresel rekabetin kültür, kimlik, dil ve temsil üzerinden yürüdüğü bir çağda, Türk kimliğinin güncellenmiş ve güçlendirilmiş bir çerçeveyle ele alınması artık vazgeçilmez hale gelmiştir.

Türk ve Türkiye Yüzyılı’nın kültürel omurgası üç temel alan üzerinde yükselmektedir:

1. Dil: Türkçenin korunması, güçlendirilmesi, dijital çağın diline uyarlanması ve genç kuşakların ana dil bilinciyle yetişmesi.

2. Kültür: Türk dünyası ortak kültürel mirasının yeniden canlandırılması, kültürel üretimin desteklenmesi, sanat–edebiyat–bilim ekseninde yeni bir estetik dilin oluşması.

3. Hafıza ve Kimlik: Tarihsel hafızanın kurumsal ve toplumsal düzeyde güçlendirilmesi; Türk dünyasının ortak kimlik bilincinin artırılması.

Bu yönüyle Türkiye Yüzyılı, yalnızca Anadolu’nun değil; Adriyatik’ten Orta Asya steplerine kadar uzanan geniş bir havzanın ortak vicdan ve ortak akıl merkezidir.

Terörsüz Türkiye İdealinin Değer Boyutu

Türkiye, yakın tarihinin en uzun soluklu mücadelesini teröre karşı vermiştir. Bugün ulaşılan seviye, yalnızca güvenlik güçlerinin kararlı mücadelesinin değil; devlet aklıyla toplumun bütünleşmesinin sonucudur.

Ancak terörsüz bir Türkiye hedefi, yalnızca askeri başarıyla değil; 

  • toplumsal dayanıklılıkla, 
  • gönüllülük ekosistemiyle, 
  • milli birlik dilinin güçlenmesiyle, 
  • gençliğin kültürel ve ahlaki donanımıyla, 
  • doğru bilgi ve etkili iletişimle

mümkün olacaktır.

Bu nedenle yeni değerler sistemi, güvenlik ile toplum arasındaki bağı güçlendiren bir toplumsal dayanışma modeli üretmelidir.

Stratejik Yönetim ve Politika Üretimi: Yeni Dönemin Anahtarı

Son yıllarda giderek artan çalıştay kültürü, katılımcı politika geliştirme, ortak akıl üretme ve kurumsal hafıza oluşturma açısından Türkiye’ye yeni bir ufuk açmıştır.

Sağlık çalıştayından ekonomiye, sosyal politikalardan kadın çalışmalarına kadar pek çok alanda yapılan teknik ve tematik toplantılar, Türkiye’nin artık yalnızca karar alan değil, bilgi üreten ve politika geliştiren bir ülke olduğunu göstermektedir.

Bu yaklaşımın sürdürülebilir hale gelmesi için:

  • veri temelli yönetim,
  • bilimsel ve stratejik analiz,
  • bağımsız politika üretim mekanizmaları,
  • stratejik düşünme merkezi (think – tank) yapılanmaları,
  • üniversite–sivil toplum–kamu üçgeni

güçlendirilmelidir.

Türkiye Yüzyılı, işte bu politika üretim kapasitesini kuran yeni bir devlet yönetimi modelidir.

Yeni Millî Değerler Sisteminin Omurgası

Türk ve Türkiye Yüzyılı’nın temel felsefesi, üç stratejik kavramın bütünleşmesiyle anlam bulmaktadır:

Türk Aklı: Devlet sürekliliği, kurumsal hafıza, stratejik yönetim.

Türk Vicdanı: Adalet, merhamet, sosyal devlet, toplumsal dayanışma.

Türk Kimliği: Dil, kültür, tarih, mefkûre, gelenek ve medeniyet bilinci.

Bu üç sacayağı, Türkiye’nin sadece bugününü değil, önümüzdeki yüzyılını şekillendirecek esas fikrî çerçeveyi oluşturur.

Sonuç: Türkiye Yüzyılı Bir Çağrıdır, Bir Sorumluluktur

Türkiye, büyük devletlerin üstlendiği tarihi bir role doğru ilerlemektedir. Bu rol, yalnızca kurumlara değil; her vatandaşın ortak değerler sistemi içinde buluşmasına bağlıdır.

Bugün ihtiyaç duyulan şey, partiler üstü bir milli değerler uzlaşısı, toplumsal dayanıklılık, ortak kimlik bilinci ve güçlü devlet aklıdır.

Bu çerçevede “Akıl Penceremden” perspektifi, yalnızca bir köşe yazısı değil; yeni Türkiye’nin değerlerini tartışmaya, geliştirmeye ve geleceğe taşımaya yönelik bir fikrî yolculuktur.

Atatürk’e Vefa: Kalbimizde Yaşayan Bir Miras

Evet, değerli okuyucularımız…
Köşemizin ve gazetemizin kıymetli misafirleri…
Biliyorsunuz, bugün Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 87. yılı.
Bizler, sadece bir anma töreninin hatırlayıcıları değil; onun bıraktığı yüksek idealin, millet olma bilincinin ve Cumhuriyet’e yüklediği büyük sorumluluğun taşıyıcılarıyız.

Bugün, Atatürk’ü yalnızca tarihin bir sayfasında değil; kalbimizin en temiz yerinde, ortak vicdanımızda ve geleceğe dair umutlarımızda yeniden ve gönülden yâd ediyoruz.

Atatürk bize sadece bir zafer, bir devlet yahut bir rejim bırakmadı;
aynı zamanda bir duruş, bir cesaret, bir vicdan ve bir insanlık ufku bıraktı.

Cumhuriyet’in kıymetini, millet olmanın onurunu ve bağımsızlığın bedelini her 10 Kasım’da yeniden hissediyor;
gelecek kuşaklara aktarılması gereken bu değerlerin ne denli önemli olduğunu bir kez daha kavrıyoruz.

Onun mirası, hatırada değil;
bu ülkenin kalbinde, her evin ışığında, her çocuğun gülüşünde, her idealde ve her doğru adımda yaşamaya devam ediyor.

Saygı, minnet ve rahmetle…
Atatürk kalbimizdedir.

 

Dr. Oğuz Poyrazoğlu – 
Üçüncü Sayfa Haber / Milli Ses – Köşe Yazarı
Gazi Üniv. Öğr. Üyesi
opoyrazoglu@gazi.edu.tr

 

#TürkiyeYüzyılı #TürkDünyas, #MilliDeğerler #DevletAklı #ToplumsalBütünlük #StratejikYönetim #KültürKimli, #TerörsüzTürkiye #GüvenlikPolitikaları

YAZARLAR