Bulduk ÖZDEMİR


Türkiye-Mısır ve Doğu Akdeniz

Türkiye-Mısır ilişkilerinin tekrar iyileşmesi her ülke ve bölgemiz için çok önemlidir.


Türkiye-Mısır ilişkilerinin tekrar iyileşmesi her ülke ve bölgemiz için çok önemlidir. Son on iki yıldır iki ülkenin ilişkilerini siyasi ekonomik ve askeri açıdan sınırlandırması, İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimine fayda sağlamıştır.

Enerji kaynaklarınca zengin, okyanus üzerinden Asya ticaretini Akdeniz’e bağlayan lojistik koridorun iki başat ülkesinin bir araya gelmesi, önümüzdeki dönemlerde özellikle Doğu Akdeniz konusunda da meyvelerini vereceğini ümit ediyoruz.
27 Kasım 2019 tarihinde Türkiye ile Libya arasında imzalanan deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması Doğu Akdeniz’de yaşanan denizlerin paylaşım mücadelesinde oyun değiştirici kilit bir rol oynamıştır.

Mısır, 2003 yılında Kıbrıs Rum Kesimi ile “Münhasır Ekonomik Bölge” antlaşması imzalamıştır. Bu anlaşma ile Mısır Doğu Akdeniz de olması gerekenden daha az alana sahip olmuştur.

Aynı şekilde Yunanistan, Girit, Kaşot, Kerpe, Rodos, Meis hattını esas alarak belirlediği ortay hat üzerinden, Mısır ile deniz yetki alanı sınırlandırma antlaşması yapmaya çalışmaktadır.

Türkiye ile Mısır’ın “Münhasır Ekonomik Bölge Antlaşma” imzalaması tüm dengeleri değiştirecek nitelikte olacaktır.

Yunanistan’ın uluslararası hukuka aykırı bir şekilde, bahse konu adalar zincirini başlangıç alarak ortay hat belirlemesi ve sınırlandırma anlaşmasını bu esasa göre yapması halinde Mısır önemli deniz yetki alanı kaybedecektir.

Nitekim Mısır, 2003 yılında GKRY yerine Türkiye ile Anadolu-Afrika ortay hattına göre sınırlandırma anlaşması yapsaydı GKRY ile yapılan antlaşmaya nazaran 11.500 km² daha fazla denizalanı kazanabilecekti.

Diğer yandan, Yunanistan’ın Girit, Kaşot, Kerpe, Rodos, Meis hattını esas alarak belirlediği ortay hat üzerinden Mısır ile bir anlaşma yapması durumunda ise Mısır’ın kaybı Türkiye ile yapılacak bir sınırlandırma anlaşmasına nazaran 15.000 km² denizalanı olacaktır.

Mısır’ın Türkiye ile sınırlandırma anlaşması yapmamış olması nedeniyle kaybettiği denizalanı Kıbrıs Adası’ndan daha büyük bir denizalanıdır. 

Bu kayıp, anlaşmanın akdedildiği dönemde, Mısır iç kamuoyunda ciddi eleştiriler almış ve hatta Mısır İdare Mahkemesine anlaşmanın iptal edilmesi yönünde girişimlerde bulunulmuştur.

Bu durum dikkate alındığında; Yunanistan ile daha büyük bir denizalanı kaybına neden olacak böylesi bir anlaşmanın Mısır iç kamuoyunda izahı mümkün olamayacaktır. 

Yunanistan, Türkiye’nin Libya ile anlaşmasını bahane ederek, Mısır’a karşı ödün verecek şekilde adalarına kısmı etki tanımak suretiyle Mısır ile yapacağı olası bir anlaşmada yaklaşık Katar kadar (12.000 km²) denizalanı kaybedecek, bundan daha önemlisi sürekli ve ısrarlı bir şekilde savunduğu adaların anakaralar kadar deniz yetki alanları olduğu tezi temelden çökmüş olacaktır. 

Bununla birlikte, sözde Seville haritası ile Türkiye’ye dikte edilmeye çalışılan GKRY-Yunanistan deniz sınırı hiçbir zaman hayata geçirilemeyecek ve nihayetinde Yunanistan Doğu Akdeniz’de hiçbir surette var olamayacaktır.

Kıbrıs Türk Devletinin hakları yok sayılarak tek taraflı olacak şekilde GKRY tarafından sırasıyla Mısır, Lübnan ve İsrail ile yapılan sınırlandırma anlaşmaları Türkiye açısından yok hükmündedir. Bu manada, araştırma ve sondaj faaliyetleri başta olmak üzere deniz yetki alanlarımıza Cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadar sahip çıkılmakta ve devlet irademiz kararlılıkla gösterilmektedir.

Türkiye ile Mısır’ın yakınlaşmasını önemsemek dolayısıyla son on iki yıl içerisinde o bunu söylemişti, biz şunu iddia etmiştik gibi geçmişe takılıp, kalmamak gereklidir.

Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk Devletinin geleceği ve menfaatleri her türlü siyasi gerilimin üzerindedir.
 

Bulduk ÖZDEMİR 

MHP MYK ÜYESİ 

YAZARLAR