Dr.Oğuz POYRAZOĞLU / AKIL PENCEREMDEN


Türkiye’nin Güvenlik Mimarisinde Yeni Ufuklar: Terörsüz Türkiye’nin Büyük Çerçevesi

Türkiye’nin geleceğine dair ortak aklı ve stratejik perspektifi büyütmek için birlikte düşünmeye devam edeceğiz.


Türkiye, 21. yüzyılın en karmaşık güvenlik ortamlarından birinde hem bölgesel hem de küresel dalgalanmaların merkezinde yer alıyor. Bu konum, ülkeye yalnızca risk değil; aynı zamanda stratejik fırsat da sunuyor. Son yıllarda terörle mücadelede elde edilen operasyonel başarılar, devlet aklının yeniden yapılanması, güvenlik mimarisinin kurumsallaşması ve toplumsal bütünlüğün güçlendirilmesiyle birleşerek Türkiye’yi farklı bir düzleme taşımıştır. Artık mesele, sadece terör örgütlerinin temizlenmesi değil; terörün beslendiği tüm sosyolojik, ekonomik, psikolojik ve jeopolitik zeminlerin ortadan kaldırılmasıdır.

Bu nedenle Türkiye’nin güvenlik yaklaşımı, klasik güvenlik paradigmalarının çok ötesine geçmiştir. Sahada kararlı operasyon kapasitesi ile masada stratejik diplomasi, toplumda güven duygusu ile ekonomide adalet arayışı, hukukta meşruiyet ile uluslararası platformlarda caydırıcılık aynı anda işler hâle gelmiştir. Bu çok boyutlu yapı, bugün artık “terörsüz Türkiye vizyonu” denebilecek bir stratejik perspektife dönüşmektedir.

I. Devlet Aklının Stratejik Dönüşümü: Güvenlikte Yeni Paradigma

Türkiye’nin güvenlik mimarisindeki en önemli değişim, devlet aklının süreklilik ve kararlılık ekseninde yeniden yapılanmasıdır. Açık kaynaklara da yansıyan resmî güvenlik belgelerinde görüldüğü üzere Türkiye, terörle mücadeleyi salt

askerî bir sorun değil, milli güvenlik politikasının bütüncül bir parçası olarak konumlandırmaktadır.

Bu yaklaşım üç temel sütun üzerinde yükseliyor:

1. Meşruiyet:
Operasyonel süreçlerin hukuka uygunluğu, delile dayalı güvenlik anlayışı, insan haklarına duyarlılık ve şeffaflık; güvenlik mimarisinin toplumsal desteğini güçlendirmektedir.

2. Kararlılık:
Türkiye’nin güvenlikte istikrarlı ve kesintisiz operasyon kapasitesi, tehditleri sınırlayan stratejik bir caydırıcılığa dönüşmüştür.

3. Kurumsallaşma:
Milli İstihbarat Teşkilatı, Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet, Jandarma ve ilgili diğer kurumların eşgüdümü; güvenliğin çok boyutlu doğasını karşılayan kurumsal bir yapı oluşturmuştur.

Bu tablo, terör örgütlerinin hareket alanını yalnızca fiziki değil, psikolojik ve siyasî boyutlarda da daraltmaktadır.

II. Toplumsal Bütünlük ve Ulusal Kimlik Sisteminin Güçlendirilmesi

Terör, yalnızca şiddet üretmez; toplumun moral yapısını, dayanıklılığını ve birlik duygusunu hedef alır. Bu nedenle Türkiye’nin güvenlik yaklaşımında toplumsal bütünlük, operasyonel başarı kadar kritik bir yere sahiptir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin açık kaynaklara yansıyan temel devlet yaklaşımı, ulusal kimlik sistemini anayasal vatandaşlık, hukuk önünde eşitlik, ortak tarihsel aidiyet ve millet bilinci ekseninde kurgulamaktadır. Bu çerçeve,

terörün etnik veya mezhepsel ayrışma üzerinden toplumsal destek bulma girişimlerini yapısal olarak zayıflatmaktadır.

Toplumsal psikoloji açısından ise güven, dayanışma ve sosyal adalet mekanizmalarının güçlenmesi, terörün yaratmak istediği korku iklimini dağıtarak toplumun direnç kapasitesini artırmaktadır.

III. Ekonomik Adalet ve Bölgesel Kalkınma: Güvenliğin Sosyo-Ekonomik Boyutu

Ulusal güvenliğin artık yalnızca askerî kapasiteyle açıklanamayacağı açıktır. Türkiye’nin 2016 sonrası güvenlik politikalarında yapılan en kritik hamlelerden biri, ekonomik kalkınmayı güvenlik stratejisinin merkezine yerleştirmesidir.

Bölgesel eşitsizliklerin giderilmesi, genç işsizlik oranlarının düşürülmesi, OSB’lerin yaygınlaştırılması, mesleki eğitim ve istihdam projeleri; terörün beslendiği sosyo-ekonomik zeminleri ortadan kaldırma gücüne sahiptir.

Bu yaklaşım, literatürde güvenlik–kalkınma entegrasyonu olarak adlandırılır ve terörle kalıcı mücadelenin en güçlü araçlarından biridir.

IV. Demokratik Temsil ve Silahsız Siyasetin Güçlendirilmesi

Türkiye’nin güvenlik mimarisinde demokratik temsilin güçlendirilmesi, şiddetin siyasal alan üzerindeki gölgesini azaltan yapısal bir mekanizmadır.

· TBMM’nin işlevselliğinin artırılması,

· yerel yönetimlerin denetlenebilirliği,

· siyasi partilerde şeffaflık,

· toplumsal katılım kanallarının genişletilmesi

terör örgütlerinin propaganda alanını daraltarak siyasi meşruiyetin yalnızca demokratik aktörlere ait olduğunu vurgulamaktadır.

Bu yaklaşım hem devlet aklının hem de toplumun güvenlik bilincinin olgunlaştığını göstermektedir.

V. Türkiye’nin Büyük Resmi: Jeopolitik Konum ve Güvenlik Perspektifi

Türkiye, Asya, Avrupa ve Orta Doğu’nun kesişim noktasında; enerji koridorlarının, stratejik geçiş hatlarının ve bölgesel rekabetlerin merkezinde yer almaktadır. Bu nedenle güvenlik politikaları, yalnızca iç dinamiklere değil, jeopolitik dengelere de dayanmak zorundadır.

Türkiye’nin Suriye, Irak, Doğu Akdeniz, Kafkasya ve Karadeniz’de yürüttüğü diplomatik ve askerî hamleler; terörü sınır ötesinde karşılayan bir güvenlik anlayışının ürünüdür. Ayrıca yeni dönemde hibrit tehditler, dijital terörizm, yapay zekâ destekli propaganda ve uluslararası finans ağları da güvenlik mimarisinin ayrılmaz parçası hâline gelmiştir.

SONUÇ: Terörsüz Türkiye Vizyonunun Temelleri Güçleniyor

Türkiye’nin güvenlik mimarisinde yaşanan dönüşüm; devlet aklının kurumsal kararlılığı, toplumsal bütünlüğün güçlenmesi, ekonomik adalet ve uluslararası jeopolitik stratejiyle birleşerek “Terörsüz Türkiye vizyonunu” artık daha görünür kılmaktadır.

Güvenlik, yalnızca askerin değil; hukukun, diplomasinin, ekonominin, sosyal politikanın, teknolojinin ve en önemlisi milletin ortak iradesiyle şekillenen bir gelecektir.

OKUYUCULARIMIZA DUYURU

Bu yazı, Türkiye’nin güvenlik düşüncesine dair büyük çerçeveyi sunmaya çalışan üç bölümlük yeni serimizin ilk bölümüdür.

Önümüzdeki günlerde “Türkiye’nin Güvenlik Mimarisinde Yeni Ufuklar” ana temasıyla yayımlanacak yazı dizimizin devamında:

2. Yazı: Uluslararası Güvenlik ve Jeopolitik Derinlik

3. Yazı: 2030 Vizyonu ve Ulusal Stratejik Yol Haritası

başlıklarıyla sizlerle yeniden buluşacağız.

Türkiye’nin geleceğine dair ortak aklı ve stratejik perspektifi büyütmek için birlikte düşünmeye devam edeceğiz.

Dr. Oğuz Poyrazoğlu
Üçüncü Sayfa Haber / Milli Ses – Köşe Yazarı
Gazi Üniv. Öğr. Üyesi  
opoyrazoglu@gazi.edu.tr

YAZARLAR