Ali KUZENCİK / MERAM BAĞLARI

Tarih: 20.10.2024 14:07

Türkülerimiz

Facebook Twitter Linked-in

*BİR HAFTA SONU YAZISI….

TÜRKÜLERİMİZ… 
FARKLI COĞRAFYALARDA BULUNAN ÜÇYÜZ MİLYONLUK TÜRK MİLLETİNİ ANLATIR…

 

Türkü deyip geçmemek lazım. Uzun hava ve hoyrat bozlak okumak her babayiğidin harcı değildir.

Hele de uzun hava okumak için sadece iyi bir kulak ve sese değil iyi bir ciğere ve yüreğe de sahip olmak gerekir…Çünkü mûsiki özellikle türkü fakirin ekmek ve su kabilinden ruhunun gıdasıdır.

Türkülerimiz…Türk milletinin yaşadığı farklı coğrafyalara yayılmış olan üç yüz milyonluk Türk milletini anlatır.

Türküler bizi söyler hepsinde kendimizi, geçmişimizi buluruz.

“Çanakkale İçinde" Türk Milletinin en büyük ortak payda Türküsüdür. Yürek yakar. Gelmeyenleri hatırlatır.

Bizi anlatır. Bir topluluğa ruh verir, millet yapar...Türk Milletini avucuna alır...Bizi biz yapar.Bu nedenle Türküz, Türkü çığrırız...

Şayet bir yerde Türk müziği zengin ise orada mutlaka TÜRKÇE hakimdir.

Her ne kadar şehir merkezlerindeki müslüman nüfusun kahir ekseriyetinin menşei bizim Türk ise de başka müslüman unsurlar da Türkçe ve türkülerle kapsayıcı bir mefhum olan TÜRKLÜĞE dahil olmuşlardır.

Zaman zaman gidip gördüğüm Gaziantep-Urfa-Harput-Malatya-Erzincan merkezinde her ne kadar müslüman unsur daha ziyade Türklerden müteşekkilse de bazı Kürt,  Zaza ve Arap unsurların şehir kültürünün tesiriyle kendilerini Türk hissettikleri ya da eski kimliklerini pek önemsemedikleri de malumdur.

Bugün özellikle Musul’dan ziyade KERKÜK coğrafi konum olarak Arap nüfus denizinin kenarında olup başkent Bağdat’a daha yakındır. Ama bu şehrin kadim Türk şehri olarak kalmasında gönül tellerimizi titreten türkülerinin-hoyratlarının-şiirlerinin ve sanatçılarımızın (Ozanlarımızın) önemli rolü olmuştur.

Türkülerimiz…Türk’ü söyler, yani bizi söyler… Bizim tarihimizi, duygularımızı, ağıtlarımızı, sevinçlerimizi, zaferlerimizi, tarihimizi, toy düğünümüzü, hayata bakışımızı söylerler.

Türküler güzel Türkçemizin, ozanlarımızın ruh dünyalarında mayalandıktan sonra sazında ve sözünde çiçeklenmiş hâlleridir.

Onun için Türk’ü anlatırlar…Onun için bizi anlatırlar…Çünkü türkülerimiz Tanpınar’ın da dediği gibi “Türküler bizim romanımızdır.”

Yahya Kemal’in dediği gibi 
“Bizim musikimizi bilmeyen bizi bilemez.”

Dününü bilmeyen bugününü anlayamaz.

“Sözlerinin anlaşılmadığı” gerekçesiyle Türk Müziğimizi şuçlayanlar opera, orotoryo, ve aryalarını sevenler bizi anlayamazlar.

Bizim 78 kuşağın dünya görüşü ne olursa olsun yüreklerimizde sakladığımız duyguların ortak olduğu, bunu da oluşturan gücün türkülerimiz olduğudur. Çünkü bizim kuşağımız türkülerle büyüyen bir kuşaktır.

Bu doğrultu da hem üzüntüm hem tespitimde şu ki;
Özellikle çocukluk çağında ilkokul, orta okul ve lise çağlarında çocuklarımız batı müziklerini çok dinliyorlar. Bizim kuşak kadar türkü dinlemiyorlar.

İşte yeni kuşaklarda ortak duygu oluşmaması daha çok bireyselliğin ortaya çıkmasının sebeplerinden birisi görüyorum…

O halde ne yapmalı yapmalı yeni kuşakların da türkülerle yaşamasını sağlamalı  diye düşünüyorum…

Her şey Türk gencine bağlı…Nasıl olacak bu?
-Türk edebiyatını, Türk tarihini, Türk müziğini…bileceksin.
-İçini TÜRK olarak inşa edeceksin.
-O “mana”yı içine koyacaksın.
-Hani…Lise yıllarımızda Adana Ocağı’nda seminerde Şehit Tevfik PAMPAL Hocamız derdi ya;
“Yüzde yüz Türk olduğun gün cihan senindir”.
-Yüzde 10’luk inşa edersen her şey yarım yamalak olur.

Gerek Kerkük gerekse Yozgat türküsü ve Kıymetli Davut Aksoy Başkanın videosunu seyredince…  Her ne kadar akşam vaktinde bir hafta sonu için Türk müziği ile ilgili güzel bir konuyu kaleme alsakta televizyon haber kanallarında Gazze ve Lübnan özellikle sabilerin ölüm haberleri bana Türk Sanat Müziğinde Hicaz makamındaki şarkı sözlerini hatırlatıyor;

“Geçti gitti hüsn-i ömrüm 
GÜL-İZÂRI neyleyim,

Açtı, soldu tüm çiçekler, 
LÂLEZÂRI neyleyim”

Hani…Bir türküde diyor ya;
“Geçen gün ömürdendir” diye. 
Tam olarak mevzu bu aslında. Filmin sonunda kendi elini sinesine vura vura; “tükendiiii naktiiii ömrüüüm dildee sermaye bir âh kaldı gülüüüüm amaaan”

Güzel bir Sivas türkü sözünde der ki;

“Asrı gurbet harap etmiş köyümü,
Bülbül gitmiş, baykuş konmuş gel hele,
Ben Ağayım ben Paşayım diyenler,
Kapıları kitlemişler gel hele.

Bir ev burda bir ev karşıda kalmış, 
Sorun hele bizim komşular n’olmuş, 
Kırk senelik ağaç kurumuş kalmış,
Bizim köye benzemiyor gel hele.”

ZAMAN…Malı-mülkü,gençliği, gücü ve kuvveti alıp götürür. Mevki, makam zaten emanettir. Her an gidebilir. Ölüm ise insanı malından-mülkünden ve servetinden ayırır. İnsanlar ebedi yolculuğa ancak bir kefenle yola çıkar.

Memleketim Adana yöresinin güzel bir türküsündeki sözler gönül tellerimizi titretir;

“Şu kışlanın kapısına
Mail oldum yapısına
Telli kurban bağlayayım
Asker yârin kapısına”

Depremde ve selde…Yaşlı Türk insanını sırtlayan Mehmetçik Ahlatlı, Harputlu veya bizim Gâvurdağlı mıydı acaba?  

“Karavana bakırdandır
Yemen yolu çukurdandır
Zenginimiz bedel verir
Askerimiz fakirdendir”

İster Yemen çukurları, ister Sina çölleri, isterse Balkan dağları, ovaları olsun… İster dün, isterse bugün olsun hep aynı; hep zenginimiz bedel verdi veya bir yolunu buldu kaçtı, askerlik, vatan borcu hep fakirlere, orta hallilere düştü…

Anadolu’da gönül tellerimizi titreten güzel bir türkü vardır;

“Kadir Mevlam senden bir dileğim var,
Beni muhannete muhtaç eyleme,
Yedi deryalara gark eyle beni,
Yine de muhannete muhtaç eyleme.”

Rabbim bizleri açıklıkla yoklukla musibetle terbiye etmesin.

-GÜZEL BİR HAFTA SONU 
GEÇİRMENİZ DİLEĞİYLE…

-EVİNİZE BUĞDAY (Bereket)
YAĞSIN İNŞALLAH.

Meram Bağları’ndan;
SEVGİLER

Orjinal Köşe Yazısına Git

— KÖŞE YAZISI SONU —