Öyle yapmacık sevgiler, göstermelik saygılar pek tutmaz Ülkü Ocaklının yüreğinde. Ülkücü sevdi mi “yürekten” sever….
Yürek başka bir şey…
Popüler kültürün dayatmalarını pek göremezsiniz BOZKURT Yüreklerde.
Ülkü Ocakları… Mazinin iftihar edilecek övüncünü atiye taşıyan kutlu bir kervanı menzile ulaştırmaya ant içmiş vatan evlatlarının ilk göz ağrısı, ilk sevdası, ilk mekanıdır.
Ülkü Ocakları…Her zaman devletin bekasını, milletin birliğini hep esas almış bir gençlik teşkilatı olmuştur. Bu amaçla milli değerleri benimsemiş bir gençlik yetiştirmeyi hep ön planda tutmuştur. Bunda da başarılı olunmuştur.
Dava ve ülkü arkadaşlarımıza karşı bitmeyecek bir vefamız, eksilmeyecek bir muhabbetimiz vardır…Her vakit duamız odur ki;
Hak etmeyeni sevdirme bize Yarabbi.
Gönlümün “Şeyh Edebâli’si” olan milli şairimiz M.Akif ERSOY yine der ki;
“Değil mi cephemizin sinesinde
iman bir;
Sevinme bir, acı bir, gaye aynı,
vicdan bir;
Değil mi ortada bir sine çarpıyor,
yılmaz,
Cihan yıkılsa emin ol bu cephe
sarsılmaz.”
Mesele...Türk Vatanının bütünlüğü, Türk Devletinin ve Türk Milletinin bekasıdır..
1980 öncesi de buydu, şimdi de bu..Bugün, aktörlerin makyajları ve sahneleri değişti sadece.
Değişmeyen bir şey var;
Vatanını canından aziz bilen Ülkü Ocaklarında yetişen “VATANPERVER TÜRK EVLATLARI”
Türk Dünyasının yegane ümidi
ve karargahı olan bu mübarek Anadolu topraklarında Türkiye Cumhuriyeti var oldukça sevdamız:
-Ulu Çınar Üç Hilal’li MHP’de,
-Bozkurtlu Ülkü Ocakları da daim olacaktır Allahın izniyle.
Milliyetçilik Ülküsünü muktedir kılmanın yolu, MHP'de toplanmaktan geçmektedir. Türk Milliyetçilerinin evi, ocağı, otağı MHP'dir, Ülkü Ocakları'dır.
Rahmetli Hocamız Prof.Dr. Necmettin HACIEMİNOĞLU ne de güzel söyler;
“Kimse bizi zorla veya türlü vaadlerle Ülkücü yapmadı…
Vazgeçmedik…Kendimiz inanarak ve koşarak bu yolu tuttuk ”
VAZGEÇENLER UNUTULUR…
Sevdiği kıza kavuşamadığı için çekip gitmek isteyen gence, Aksakallı Bilge sorar;
-Mecnun Leyla’sından vazgeçti mi?
-Hayır.
-Kerem ateşten kaçtı mı?
-Hayır.
-Ferhat dağları delmekten korktu mu?
-Hayır.
-Ya Gavurdağlı Ahmet?
Bir süre susup düşündükten sonra genç;
-O'nu hiç duymadım ki efendim, deyince…
Gençlerin AYNA da göremediklerini KERPİÇ duvar da gören Aksakallı Bilge:
-Tabi duymazsın…Çünkü O VAZGEÇTİ!
UNUTMA…VAZGEÇENLER DEĞİL…MÜCADELE VERENLER TARİHE GEÇERLER.
Başbuğumuzun dizi dibinde yetişen Bilge Lider Devlet Bahçeli der ki;
“Benim yol arkadaşım;
-Haramı helâli bilen,
-Ülküdaşını kollayan,
-Çizgisinde net olan,
-Allahtan korkup kuldan utanan,
-Fitne, fesat işlerle uğraşmayan,
-Teşkilatın emrinde olandır..”
Biz de 50 yılın tecrübesi ile bir eğitimci olarak deriz ki:
Her ağız “ülkücülüğü” tarif edemez, daha doğrusu bu söz her ağıza da her bünyeye de yakışmaz.
O, bir zor zanaattır.
O, aşık olmaktır, fedakarlıktır, istememektir, karşılıksız sevmektir, ölümle eğlenmektir, kutsalları şu ki;
-Vatan için yaşayıp millet için ölümü göze almaktır,
-Dünyanın bütün makamlarını elinin tersiyle itebilmektir,
-Yokluğa ve hiçliğe talip olmaktır,
-Göz önünde olmamaktır,
-Paylaşırken geride durmayı bilmektir,
-Nefsine galip gelmektir,
-Hoş görmektir...
Ha diyeceksiniz ki böylesi de
var mı.? Her elinizi attığınız yerde böylesi olsa idi dünya bu kadar rezil olmazdı... ÜLKÜCÜ, AZ BULUNANDIR.
İnsanlar gelir geçer. Ancak kurumlar hele, hele kuruluş amacı "Türk Cihan hakimiyeti mefkuresi" olan ve Türk Devlet geleneğine bağlı kalan köklü teşkilatlar ilelebed KALICIDIR.
Yolumuz…Ülkücü iradenin doğduğu, yeşerdiği, büyüdüğü, yaşandığı tek bildiğim Rahmetli Başbuğumuzun iki büyük emaneti; Üç Hilal’li MHP ve Bozkurtlu Ülkü Ocakları ÇİZGİSİDİR..
“Et-tekrârü ahsen velev kâne
yüz seksen." (Tekrar etmek en güzeldir, 180 kere de olsa!) noktasından hareketle tekrar edersek;
ÜLKÜCÜ İNSAN…Liderinin yüreğini yüreğine katar, vatan olur, bayrak olur ve BAKTIĞI YERE BAKAR.
-Liderimi tanır, Liderimi bilirim, Teşkilatımı bilirim,
-Devlet Beyimize ve Ülkü Ocakları’na inancımız tamdır ve her daim yanındayız.
Güzel bir Kerkük türküsünde söylendiği gibi "ALEM ŞİRİN UYKUSUNDA İKEN” Ankara Ocağı
ve Genel Merkezdeki arkadaşlarımla kavga yıllarımızda;
-Ankara'nın karanlık gecekondu sokaklarını,
-Geniş ve aydınlık meydanlarını ezberleyen,
-Ankara Emniyetini ve Karşıyaka Mezarlığını birlikte ‘komşu kapısı’ yaptığımız,
-Ülküdaşlarımın güler yüzlü, güzel sözlü hem tatlı dilleri hem de babacan tavırları güzeldir.
Işık olma yolunda ışık saçarlar etraflarına…Dava arkadaşlarına gönüldaşlarına yol gösterirler.
Hayatta dünyanın merkezinde olmak önemli değil. Ülküdaşlarını seven ve kollayan insanların kalbinin merkezinde olmak önemlidir…
Ülkücü mücadelenin 1980 öncesine bazı çevreler tarafından Ülkücü Hareket’i “vurdulu kırdılı mücadele" denilmesi bizi ziyadesiyle müteessir etmektedir.
-İnsanlar vardır, tarihe yön verirler.
-İnsanlar vardır, tarihin önünde giderler.
-İnsanlar vardır, yaşarlarken de ölürlerken de tarih yazarlar.
12 Eylül öncesinin ülküdaşlarımız ve Başbuğumuz Alparlan Türkeş işte böyle güzel insanlardandı.
Rabbim…Ülküdaşlarımın birliğini ve dirliğini DAİM EYLESİN.
Bu davada yol yürünecekse özü
sözü güzel insan Sayın Genel Başkan, Kıymetli Ahmet Yiğit Yildirim gibi şuurlu canlar ile davasını, liderini, partisini korkusuzca koruyanlarla ve savunanlarla olmalıdır.
Ne olursa olsun ikiyüzlülerle, dengecilerle, omurgasızlarla renksizlerle yol yürümeyeceğini artık herkes anlamalı ve görmelidir.
Durumunu çıkarına göre ayarlayan bazı “musallat” gibi siyasi bukalemunlar var ki şühedalı, dualı kutlu Üç Hilal’in ve Ülkü Ocakları’nın “dışında” olmaları daha hayırlı olmuştur.
Bu kutlu dava gönül davasıdır, makam menfaat işi değildir. Sadakat, sevginin muhabbetin mayasıdır. Fikri mayası bozuk olanın sevgisi şaibelidir, çökmüştür.
Allah sadık ve sıddık kullardan olmayı nasip etsin. Ülkücü gönüllerden düşürmesin.
Hani…Zaman zaman Devlet Bey
konuşmalarında der ya:
"Bir sevdadır bizimkisi, seveni fani, sevileni baki, sevgisi ebedi."
Başka başka isimler adı altında..
Kimlerin kuru yaprak misali nerelere savruldukları artık bu saatten sonra bizi ilgilendirmiyor.
50 yıldır biliriz ki “bizim gülistanın gülü başka bahçelerde diken gözüyle bakılır.”
Kendi düşen ağlamaz…
-Bizim obamız Üçhilal’li MHP…
-Ocağımız ise Bozkurtlu Ülkü Ocakları Allah’a şükür.
Bugün ülkücü olmayanın dün ne
olduğunun bir önemi yok. Artık
bazılarına aldırmıyorum. Çünkü
“Kara mizah” gibiler. Aramızdaki
soğuk duvarın tuğlalarını kendi
elleriyle getirdiler.
Lise yıllarında…
Adana Ülkü Ocağı’ndaki seminerlere giderken kişiliğimizin oluşmasında önemli kilometre taşlarından biri olan rahmetli TAŞER büyüğümüzün dediği gibi;
“Ülkücülerin kanaatları sağlam, imanları bütün, fikirleri berraktır. Serttirler ama odun gibi değil elmas gibi pırıl pırıl.”
Biz;
Ne yoldan çıkanlardan olacağız.
Ne de;
Yoldan çıkanların değirmenine su taşıyacağız.!
Hayatları “menfaat ve çıkar” üzerine kurulu olanlar “önce ülkem ve milletim” kavramını anlayamazlar.
Hayatımızda karamsarlığa
asla vermeyeceğiz. Her vakit ÜMİTVAR olacağız, ideallerimizin, hayallerimizin gerçeğe dönüşmesi için çok çalışacağız.
Dervişe sormuşlar;
-Huzur ve mutluluk nedir.?
Bizim mevlevi derviş demiş ki;
-İnandığım yolda inandığım kişiyle yürümek.
Vatan şairi Namık KEMAL der ki;
"FITRAT DEĞİŞİR SANMA,
BU KAN YİNE O KANDIR.”
VEFA;
Yangın varken seçtiğindir. Söndükten sonra seçsen ne yazar, vazgeçsen ne yazar.
Vefa adam olmaktır, ahlaklı olmaktır, mertliktir, iman ve vicdan alametidir.
Dava ve ülkü arkadaşlarımıza karşı bitmeyecek bir vefamız, eksilmeyecek bir muhabbetimiz vardır.
Rabbim…
“ÜLKÜCÜ” Canların sayısını arttırsın ve şeytani gözlerden korusun inşallahhh...
Biz teşkilat sancağı altında ölsek de görev yerini terk etmemeyi, Kudüs’te 52 yıl Mescid-i Aksa nöbeti tutan Iğdırlı Hasan Onbaşı’lardan öğrendik.
Allah’a hamd olsun.
Meram Bağları’ndan;
SEVGİLER
14-Aralık-2024
Taş Medreseli
Tarih Öğretmeni
Ali KUZENCİK