ÜLKÜCÜ ESTETİĞİN KAYNAKLARI -1-
MİLLİ EDEBİYATIN DOĞUŞU ve ÖMER SEYFEDDİN’İN ÖNCÜLÜĞÜ

“Geliniz Canip Bey, edebiyatta, lisanda bir ihtilal vücuda getirelim.”
28 Ocak 1911 tarihli bu mektupta Ömer Seyfeddin, Ali Canip Yöntem’e bunları yazıyordu.
Milli bir edebiyat için milli lisan şarttı.
Bunlar lafta kalmayacak Balkan Savaşları sonrasında Genç Kalemler Dergisi ve Yeni Lisan Hareketiyle hayata geçecekti.
Peki neydi Yeni Lisan Hareketinin esasları?
-Arapça ve Farsça terkipler terk edilecek.
-Yazı dilinde İstanbul Türkçesi esas kabul edilecek.
-Yabancı kökenli olan fakat Türkçeleşmiş sözcükler dilden atılmayacak.
Yeni Lisan Hareketinin ortaya koyduğu prensipler basit ve uygulanabilir bir ilkeler manzumesiydi ki çok geçmeden Ömer Seyfeddin’in Ali Canip Bey’e yazdığı gibi Türk Edebiyatında bir ihtilal vücuda gelmişti.
Milliyetçilik ve halkın sorunları Türk şiirinin, romanının ve öyküsünün içine esaslı bir şekilde girmeye başlamıştı.
Özellikle Ömer Seyfeddin’in hikâyelerine baktığımızda orada ideal Müslüman Türk tipinin işlendiğini görürüz. Pembe İncili Kaftan’daki Muhsin Çelebi, Diyet’teki Koca Ali, Başını Vermeyen Şehit’teki kahramanlar bunlardandır.
Ömer Seyfeddin hayatıyla, yazılarıyla ve öyküleriyle her şuurlu Türk ve Ülkücü için bir rol modeldir. Ne yazık ki resmi müfredatta Ömer Seyfeddin’in salt öykücü tarafı vurgulanarak Türk Milliyetçiliğine 20. Yüzyıl başında gerçekleştirdiği fikri yolbaşçılığın üstü örtülmek istenmektedir. Oysa Ömer Seyfeddin aynı zamanda bir ideologtur.
Yarınki Turan Devleti risalesi Ülkücü Hareketin dünya tasavvurunun bir minyatürü niteliğindedir. Türkiye’nin daha önceki yazılarımızda da bahsettiğimiz gibi yeni enverci jeopolitik rotasının altını doldurmak istiyorsak Ömer Seyfeddin’in fikri estetik yaklaşımına ihtiyacımız vardır. Bu noktada Ülkücü münevverlere büyük sorumluluk düşmektedir.
Sevgi ve muhabbetlerimle…