-ÜLKÜCÜ HAREKETİN AKSAÇLISI;
*SALİH GÖKÇE (UÇAN GENERAL)
Dil-Tarih’in öğretime açılması 15 Eylül’de idi. Ama ben okula ve Ankara’ya kavuşmak için rahmetli babamı 15 gün önceden ikna ettim.
Lise eğitimi o yıllarda 3 yıl idi… Yaş 17-18… Tek başıma ilk gurbete çıkış.
Adana’dan yola çıkan ve yolcuların sigara içmesiyle içi HAMİDİYE VAPURU’nun bacası gibi olan URFA CESUR firmasının otobüsü sabaha karşı Tandoğan’daki eski otogara girip yolcuları indirince Maltepe üzerinden Dikimevi’ndeki SİTE Yurduna geldim.
Adana Ocağı’ndan verilen referans mektubunu hemşerim Site Yurdu Başkanı Salih GÖKÇE Başkana verdim.
Ben ufak tefek olunca filmleri ile büyüdüğümüz sinema sanatçısı
TANJU KOREL’e benzeyen Can Salih Başkanım ne heybetli görünürdü gözüme…
Bugün çoğu zaman telefonla görüştüğüm Salih Başkanıma Allah sağlık afiyet versin inşallah.
Kıymetli Salih Gökçe Başkanım ve rahmetli Şehidimiz Hikmet Tekin Ağabeylerimi Site Yurdunun kantininde ve bahçesinde yanyana görünce ne çok sevinirdim.
Evde kalmasına rağmen sık sık Site Yurduna gelen Yozgat/Bozok Yaylasının yiğit evladı çok yakışıklı ağabeyimiz MHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Ülkü Şehidimiz rahmetli Necip Altınok’la, Salih Gökçe Başkanım Site Yurdu Kantininde sohbet ederlerken onlara ne çok imrenirdim…
YÜKSELİŞ’te bölücü DDKD (Bugünkü PKK) ve komünist Dev-Yol’a karşı birlikte mücadele eden ve adı “UÇAN GENERAL"e çıkan, birbirlerine can emanet eden, insana güven veren kişilikli güzel insanlardı. Bana göre HUZUR LİMANI idiler.
Rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in “Danışmanlık ve Genel Başkan Yardımcılığı” görevini yürüten, ve bölücü terörün zirveye ulaştığı 70’li yıllarda Doğu ve Güney-Doğu illerine can güvenliği olmamasına rağmen teftiş eden, Adana MHP İl Başkanlığını ile yakın tarihe kadar Adana Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi olan Salih Gökçe Ağabeyimin bu görevleri kendisini ilgilendirir.
Ama ben onu Ankara/Site Yurdu Başkanlığındaki heybetini, cesaretini ve Ulucanlar’a kazan kazan yemek taşıyan ülküdaşlarına olan “MERHAMETİNİ” sevmişimdir.
Bugün de o merhametli/yardımsever kalbi her daim çarpmaktadır…Rahmetli Selahattin Arpacı Başkanım da ne çok severdi Salih Başkanımı.
Türk Kültür Dünyasının şaheseri KUTADGU BİLİG’te Atamız Yusuf Has HACİP der ki;
“Toyların aynada göremediklerini Aksaçlılar KERPİÇ duvarda görür.”
SALİH GÖKÇE…Her zaman devletin bekasını, milletin birliğini hep esas almış bir kutlu dava adamıdır… Bu amaçla milli değerleri benimsemiş bir gençlik yetiştirmeyi hep ön planda tutmuştur. Bunda da başarılı olunmuştur.
Yakınen biliyorum ki…
Sevgili Salih Başkanım rahmetli Başbuğumuzun yardımcısı ve danışmanlığından ziyade tıpkı Yavuz Sultan Selim’in HASAN CAN misali “SIRDAŞI” idi.
Bugün hala 18 yaşındaki bir ülkücünün heyecanını yaşayan davasına ve Genel Başkanı Devlet Bey’e sözde değil özden/gönülden bağlı olan Değerli Salih Başkanım sadece Adana’da değil tüm vatan sathında şuurlu ülküdaşlarımızın yetişmesinde emeği vardır…
Onun tecrübesi ve destansı yaşanmışlığı çok önemlidir…Allah ondan RAZI olsun.
Bu davada yol yürünecekse Salih Başkanım gibi davasını, liderini, partisini korkusuzca koruyanlarla ve savunanlarla olmalıdır.
Ne olursa olsun ikiyüzlülerle, dengecilerle, omurgasızlarla,
renksizlerle yol yürünemeyeceğini
artık herkes anlamalı ve görmelidir.
Hz. Pir Mesnevi’de der ki;
“İKİ ŞEY MÜHİMDİR…
*Birincisi Okyanus gibi bol
HAYSİYET,
*İkincisi elif gibi dimdik
ŞAHSİYET.!”
Ülkücü Harekette, bulunduğu her hangi bir görevde iken ortaya koyduğu tavır, söylem ve bağlılıklarını, görevden ayrılınca, duruşunda ve söyleminde değişiklik olmayanları ÇOK SEVİYORUM.
Salih Başkanım döneminde ECEVİT…Ülkücü Gençliği her daim hedef gösteren ve gençlik yıllarında “mikrofonik” sesiyle FAŞİŞTLER diye bağıran FALKONETTİ lakaplı bir adam…Ve ölmemek için “nefs-i müdafada” kalan ülkücü gençlere “ELİ KANLI KATİLLER” diyen bir kadın…Karısı Rahşan.
Hergün 10-15 ülkücü kişinin şehit edildiği ve başta Ülkü Ocakları kadim Genel Başkanı Muharrem Şemsek ve Cengiz Yeğin gibi gönüldaşlarımızın kurşunlanarak sakat kaldığı “bir karanlık dönem” aklıma geliyor.
ÜLKÜCÜNÜN HEYECANI…UNUTMAYA MANİDİR…Daha önceki aylarda yazdığım gibi KADER İŞTE…
Kişinin iç çamaşırında, atletinde bit bulununca “cüzzamlı” olmadığı ortaya çıkınca; Kanuni’ye önce DAMAT daha sonra SADRAZAM olan RÜSTEM PAŞA misali, 17-18 yaşında gecenin bir vaktinde SİTE Yurdu nöbetimde Ülkü Beylerine yaptığım bir çocukça davranış benim; “sofraya yürür gibi idam sehpasına” gözünü kırpmadan yürüyen halet-i ruhiyeye sahip binlerce civan yiğit ülküdaşlarımla tanışmama, kader birliği yapmama vesile olmuştur. RABBİME ÇOK ŞÜKÜR.
Ankara Ocağı ve Genel Merkez…
Layık değildim, layık gördüler.
Elimden geldiğince layık olmaya çalıştım. Devletime, milletime ve can ülküdaşlarıma minnettarım.
O yılların;
hayali/dostluğu/yaşanmışlığı CİHAN DEĞER.
Allah sadık ve sıddık kullardan olmayı nasip etsin. Ülkü dolu gönüllerden düşürmesin.
Ömrüm oldukça gönül tahtıma keyfince kurulan milli şairimiz M.Akif ERSOY der ki;
“Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim,
İnan ki her ne demişsem görüpte söylemişim.!”
Yaşanmışlıklarımı, içimden geleni “duygusal” bir şekilde dökmeye çalışıyorum. Ben öyle usta bir yazar filan değilim.
Biz...
Duygu düşüncelerimizi, diğer insanların fikrini değiştirecek diye paylaşmayız.
Biz...
Duygu ve düşüncelerimizi, bizim gibi düşünen insanlarla yalnız olmadıklarını bilmeleri için paylaşırız.
Kıymetli Salih Başkanımın özelliklerinden olan HASBÎ’LİK sadece Allah-u Tealanın “rızası” için hareket eder. Neticesini düşünmez bile zira gaye Allah rızasıdır.
Bu kutlu dava…”İstemezmisin ya Ömer! Bu dünya onların olsun ahiret bizim” davasıdır.
Bu dava başkanlık, vekillik davası değil, ALLAH DAVASININ DAVACISI OLABİLMEK DAVASISIDIR.
Hiçbir zafere kolay yollardan varılmaz. Muzaffer bir ruhun ortaya çıkması da tesadüfi olamaz.
Her zafer bedel ister, sabır ister, akıl ister, gönül ister, mücadele ve fedakârlık bekler.
Kutlu bir mücadele esnasında, nefesi kesilenler, nefsine esir düşenler, dünyevi menfaatlere yenilenler çıkmıştır, bundan sonra da çıkmaları muhtemeldir.
Hesap yapanlarla hasbi davrananları, davanın omuzuna basanlarla davayı omuzlayanları tarif ve tefrik etmek zorunludur, mümkündür, elbette tecrübeyle sabittir.
-Büyük işler cesaret ve kararlılık ister..Yüce düşünenler büyük davalara ve ülküdaşlarına liderlik ederler.
-Mıymıntı,korkak, pısırık insanlar bu kutlu davanın adamı olamazlar.
-Bu şühedalı mübarek dava yürekli cesur insanlarla büyür ve yürür.
Yeri gelmişken her daim söylediğimiz gibi:
VEFA;
Yangın varken seçtiğindir. Söndükten sonra seçsen ne yazar, vazgeçsen ne yazar.
Her seher vaktinde duamız odur ki;
Hak etmeyeni sevdirme bize Yarabbi..!
Vefa, bizim için yalnızca İstanbul’daki bir semtin veya bir faninin adı değildir.
Vefa adam olmaktır, ahlaklı olmaktır, mertliktir, iman ve vicdan alametidir.
Yaradılışı güzel insanın dilide güzeldir. Işık olma yolunda ışık saçar etrafına. Kainatın sadece bir zerresi olduğuna idrak etmiş tevazu sahibi gönüller rahmete, nimetlere şükreder. Dava arkadaşlarına gönüldaşlarına yol gösterirler.
Dava ve ülkü arkadaşlarımıza karşı bitmeyecek bir vefamız, eksilmeyecek bir muhabbetimiz vardır.
SALİH GÖKÇE BAŞKANIM…Ulu Çınar Üç Hilal’in gölgesinde…Hem Başbuğumuzun dizi dibinde hem de Devlet Bey’in yanı başında yıllarca yetişmiş disiplinli, edepli, imanlı, ferasetli, merhametli, cömert ve ileri görüşlü teşkilatçı ve devlet adamıdır..
ALLAH ONDAN RAZI OLSUN…
RABBİM SAĞLIKLI,HUZURLU,
ÜLKÜ DOLU UZUN ÖMÜR
VERSİN İNŞALLAH…
Meram Bağları’ndan;
SEVGİ VE MUHABBETLE
2 Mart 2025
Taş Medreseli
Tarih Öğretmeni
Ali KUZENCİK