Ülkücülüğün sosyolojik bir tecessüme ulaşmasının da MHP'nin var oluşunun da temel argüman ve paradigmalarından birisi TÜRK DÜNYASIDIR...
Hatta, Türk milliyetçiliği fikrinin beslendiği en mümbit alandır TÜRK DÜNYASI...
Batı, komünizm, liberalizm ve Siyasal İslam müştereken bu kavramın bir ülküyle birlikte terennüm edilmesine düşmanlardır.
Misak-ı Milli dediğimiz ve bu gün hemen herkesin diline pelesenk ettiği milli yeminimiz 1920'de Meclis-i Mebusan'da kabul ve ilan edilirken "hiç değilse bu kadarı" kaygılarımız ağır basıyordu o günün şartlarında. Ülkücü bir Türk'ün Milli Yemini Mançurya'dan Viyana sınırına kadarlık bir coğrafyayı kapsar.Çünkü dün oralar Türk'ün idi...
Son günlerde bir ülkücünün yüreğinden kan sızdırması gereken Türk dünyasından eksiltme yoluyla tensikat anlamına gelecek gelişmeler yaşanırken, ülkücüyüm diyenlerin dünyasında bu gelişmeler hiç ele alınmıyor. Varsa yoksa sloganlar ve iç siyaseti dizayn edenlerin uzattığı materyallerle gündemi meşgul etme tuzağının içinde kıvranma haline esir olmuşuz. Demek ki giydiğimiz Ülkücülük, Türkçülük gömleği tela kumaştan dikilmiş ya da sahte...
Türk Dünyası; tarih itibariyle de, meşrep itibariyle de, soy namusu itibariyle de Türk'ün öz be öz meselesidir, zorunlu meselesidir. Çıkarlar ve kaynaklar yönüyle ele alsak bile dünyanın en az bir kaç asırlık ekonomik geleceğine yön verecek zenginlikte bir coğrafyadır bahsettiğimiz.
Salip Bölgesinin, köpek dişlerini gösterircesine sinsi sırıtışlarla 12 milyar avroluk küçük ölçekli bir değerle satın aldıklarını düşündükleri üç adet Türk ülkesinin ihtiyaçlarını; sığınmacılara on yıldan fazladır kaç adet on iki milyar avro harcayabilmiş Türkiye karşılayamaz mı idi?
Şimdi hemen, aramızdaki çok bilmişler bu üç devlete sitem edecekler ama bu haksızlık olur. Ben o coğrafyalarda bizzat şahitlik ettim. Elin İranlısı bile, İspanyolu bile misyonerlik yapıp o can topraklara ayak izi bırakırken; biz oralara Ziya Gökalp'in, Nihal Atsız'ın ruhunu taşımaktan imtina ettik. Karabağ Zaferi namusumuzdur, çok önemlidir ama; bir abdestle kırk namaz kılar misali Türk Dünyası algımızı sadece Karabağ etrafında dönüp, durmakla şekillendirdik. Oralardaki soydaşlarımız sadece yetmiş yıllık komünizmin değil, ondan önceki yüzyıllara baliğ olacak kültürel ve zihinsel baskılarla da davranışları kontrol edilebilen bir halka dönüştürüldü. Bu gerçeği şimdiki Aksakal olarak tefrik edilen şahsiyet ve ardındaki iradenin zihin yapılarıyla kavrayabilmek zaten mümkün değildi.
Ne yapmalıyız?
Öncelikle, çıkış noktamızı esas alan, zelzele özellikli bir silkinişle yerimizden doğrulmalıyız ülkücüler olarak. Türk Dünyasıyla yatıp, kalkmayacak bir atalet hali ülkücüye hiç yakışmıyor.
13 Nisan 2025
Halil Kaya