Abdullah GAZİOĞLU / GAZİ


Ümidin adı Şehit Başçavuş Mehmet Yavuz

Ümidin adı Şehit Başçavuş Mehmet Yavuz


Adada yapılan Kıbrıs Barış Harekatının 50’nci yıldönümü programına katıldım, sonrasında şehitlik ziyareti gerçekleştirdim.

Ankara Şube Başkanlığı üyelerimin eşlerinin kabri başında tekrar dua ettim.

"Tayinim çıktı, Islahiye'ye gideceğim" dedi Mehmet Yavuz...

Her zaman net konuşurdu.

Kendime sordum “Kıbris Barış Harekâtına mı katılacak? 
Gidecek olsa bana söylerdi, saklamazdı.”

Vedalaşmadan gitti.

“Eminem, sizleri yanıma aldıracağım..."

 

Ankara’da yalnız kalamadık.
Erimin memleketi Ağın'a kayınvalidenin yanına vardık.  
Kayınvalide pek hisliydi, iki gözü iki çeşme ağlıyordu.

Telefon yok, haber gelmiyor yardan evlattan...

Ben de hep diyordum ki 
"Anne üzülme Kbrıs'a gitmedi. Islahiye'de, yakın zamanda haberi gelir, biz yanına gideceğiz.”

Bilmiyoruz tabii 22 Temmuzda Rabbimin erimi yanına aldığını...

***

Bir haber geldi, "Kahramanca savaştı Tank Başçavuş Mehmet Yavuz şehit oldu.”

Bu sözü duymama rağmen  “İsimler karışmıştır, bir yanlışlık olmuştur, benim erim bizi yalnız bırakmaz" dedim.

Gemiye bindik, Girne’ye  indik. Şehitliğe götürdüler.
Kara toprağın baş ucunda ahşaptan bir isim yazıyor: “Mehmet Yavuz”

O kara toprağı görünce ağustos sıcağında Erciyes karı yağdı üstüme!
Ankara'nın ayazı vurdu yüzüme...
Hiç bu kadar üşümemiştim, iliklerime kadar hissettim.

Toprağa sarıldım, kucakladım.

Göz yaşlarım ıslattı mübarek toprağını..

Sen beni böyle mi çağıracaktın, seninle burada mı buluşacaktık, dedim.

“Hani Islahiye’de evimiz olacaktı.

Kara toprak mı evimiz oldu!

Sen ölemezsin kalk gidelim!“

Ne zaman geldim bilmiyorum ama hava  kararıyordu, gitmek istemiyordum....

***

Hani Ankara'da dediği gibi...

Topladım evi barkı Mehmet'imden ayrı kalamazdım, ondan ayrı yaşayamazdım. Toprakta onun kokusu var, hissetmeliydim.

Her gün gelmeli toprağına, sarılmalıydım. Dertleşmeli, konuşmalı, anlatmalıydım..

Oğlum, hani bir türkü var ya 
"Ayrılıktan zor belleme ölümü, görmeyince sezilmiyor Mihribanım"

3 evladımız ile Kıbrıs'a yerleştik. Demir yolu yoktu, ulaşım zayıftı. Dolmuş otobüs seferleri daha başlamamıştı.

Kimi askeri servisleriyle, kimi ticari taksiyle her gün kabrine gittim.

Güzel giyinmeyi severdi, yakışırdı da...

Kabri güzel ona yaraşır olmalıydı. Çiçeklerle bezedim, güllerle donattım...

Oğul biliyor musun, canlı canlı sarılıp vedalaşmayınca,
sevdiğin "Ben gidiyorum" demeyince hala kapıda gözüm, yüreğimde ümidim var.
Sen biliyorsun dini bütün bir insanım ama hala kapıdan gelecekmişçesine bekliyorum, inanıyorum…

Etimesgut Zırhlı Birliklerinden Tank Başçavuş Mehmet Yavuz, Cenneti Ala yolculuğunun son durağı Girne Karaoğlanoğlu Şehitliğinde...

Geride 3 evladı ile Emine Yavuz...

YAZARLAR