Niyazi TUNCER / CAN MAMAK


Unutmadık, unutturmayacağız...

Unutmadık, unutturmayacağız...


12 Eylül'ü unutanlara hatırlamaları, bilmeyenlerin öğrenmeleri umuduyla, cennet mekan Başbuğ Alparslan Türkeş'in savunmasından bir bölümü paylaşıyorum, umuyorum ki tamamını okur gerçekleri öğreniriz...

"Bu mahkemenin, bütün safhalarıyla, bugünkü nesilleri, yaşayan insanlarımızı olduğu kadar, gelecek nesillerimizi de yakından alakadar edeceği muhakkaktır. Mücerret adalet açısından yargı organlarına intikal eden her dava ehemmiyetlidir. 

Resmi kabullere göre mensup, taraftar ve sempatizanlarını iki milyon olarak ifade edebilen, milli ve milliyetçi bir partinin, genel başkanından itibaren bütün organlarıyla ve idarecileriyle dünya adalet tarihinde görülmemiş bir sayıda iki yüz yirmi idam istenerek yargılanması herhalde adalet terazisinde hassas tartılması gereken farklı bir ağırlık teşkil edecektir.

İslami, insani, milli ve medeni bir prensip olarak milletimizle birlikte biz iman etmişizdir ki, ”adalet mülkün temelidir.” 

Zulme sapan, adalete gölge düşüren, mülkün, yani devletin temellerine dinamit koymuş olur.

Adaleti çiğneyen insaniyeti çiğnemiş olur, İslamiyet´i çiğnemiş olur! Zulüm ve adaletsizlik her şeyden önce Allah´a isyandır.

İnancı olmayanlar, kalbi mühürlü ve küfürle kararmış olanlar bilmeseler ve inanmasalar da, büyük Türk milleti böyle bir isyanı bağışlamaz. Türk milletini zulümle idare etmenin, adaletsizliğe razı ve ram etmenin imkanı yoktur.

Milletimizden aldığımız bu ilham ve inançladır ki biz, her zaman ve her yerde “lekesiz ve gölgesiz bir adaletin” savunucusu olmuşuzdur. 

Mücadelesini yaptığımız değerlerin başında “lekesiz ve gölgesiz bir adalet” şiarı yer almıştır.

Hakka riayet ve adaletle hükmetmek de şahıslarımızı çok aşan, milli ve ilahi bir mesuliyet davasıdır.

Taşıdığım bayrak, temsil ettiğim mukaddes Türk milliyetçiliği davası uğrunda, komünist ve bölücü hainlerin kurşunlarıyla toprağa şehitler ordusuna katılmış olan Ruhi Kılıçkıran’dan Gün Sazak’a kadar şehit evlat ve kardeşlerimin ruhaniyetlerinin de şu anda bizimle beraber olduklarını biliyorum. Onlar da beni dinliyorlar. Onların tekzip etmeyecekleri şekilde konuşmaya, yalnız hak bildiğimi söylemeye mecburum. Çünkü onlar, o üç bin altı yüz can, bu hak bildiğimiz yolda ”vatan, millet, din ve devlet” uğrunda şehit oldular.

Onlar hem şehitlerimiz, hem de şahitlerimizdir. Yarın huzur-u ilahide de bana şahitlik edecek olanlar, onlardır…

Onların huzurunda, onlar için konuşacağım! Ebed müdded olan Türk devletine; kıyamete kadar hür, müstakil, mesut ve müreffeh yaşamasını, her gayeden aziz bildiğimiz büyük Türk milletine bugüne kadar hizmet etmekte olanlar için, yarın aynı yolda, aynı heyecan ve şuurla bu kutsal hizmetin bayrağını taşıyacak olanlar için konuşacağım!

Huzur-u ilahiye yüz akıyla çıkmaktan başka bir endişeye gönlümde yer yoktur. Hiçbir beşeri kudret önünde eğilmem. Kimsenin merhamet ve insafına şahsen ihtiyacım yoktur. Sözüm, tenkidim, talebim yalnız mülkün temeli olan adalet namınadır, yalnız milletim ve devletim içindir…"

Ve cennet mekan Başbğuumuzun tarihe malolmuş kararlılığı:

“Ne yaptımsa bilerek isteyerek yaptım, Türkiye ve Türk milleti için yaptım.

Milliyetçiliği suç olarak kabul ediyorsanız, ölünceye kadar bu suçun faili olacağım. 

Mevzu vatansa hepimiz ölelim, mevzu makamsa hepiniz ölün.”
        Başbuğ Alparslan Türkeş

YAZARLAR