Aziz İstanbul’un Yolunda: Üsküdar’dan Eyüp Sultan’a Bir Yol Hikayesi…
Bugün yolum düştü Üsküdar Hüdai yoluna…
İkindi ezanı semayı doldururken, kalbim bir vapurun güvertesinde dalgalarla konuştu. Marmara’nın sularına bakarken birden tarihe daldım. Ne büyük tarih, ne yüce medeniyet bizimkisi! Türk’ün, İslam’ın el ele verip insanlık adına inşa ettiği o muhteşem miras gözümün önünde canlandı.
Kandilli’yi geçerken içimden dedim ki: “Her bir dalga, her bir minare gölgesi, bu aziz milletin duasıdır.” Kâbe, Kudüs, İstanbul… Mukaddes üç şehir… Her biri gönlümün bir köşesinde yan yana durur. İstanbul’un kalbinde Eyüp Sultan’a vardığımda, sanki Medine’den bir nefes, Kâbe’den bir selam geldi içime doldu.

Eyüp el-Ensari Hazretleri…
Peygamber Efendimizin (sav) sahabesi, dostu, Allah’ın salih kullarından… Onu ziyaret etmek bizim için bir sevda, bir dua meselesidir. Ne türbe için, ne de taş için gideriz; biz o manayı, o sadakati, o gönül dostluğunu yaşamak için gideriz.
Kabrinin başında dua ederken aklıma Akıncı Alperenler geldi. “Kızılelma!” diyerek yola çıkan, yüreğinde iman, gözünde fetih ışığı taşıyan o yiğitler… Yârini, evladını, köyünü ardında bırakıp İstanbul’a sevdalanan o kahramanlar… Onlar bu şehri sadece fethetmediler; dualarıyla, aşklarıyla, alın terleriyle yoğurdular.
Eyüp Sultan, işte o ruhun kapısıdır.
Üsküdar’dan başlayan yolun nihayetinde Eyüp’te bulduğun maneviyat, sanki tarihle bugünü birbirine bağlayan ince bir ip gibidir. Her adımda Fatih’in duası, Akşemseddin’in nefesi, bir milletin duası yankılanır.
Aziz İstanbul…
Sen sadece taş bina, deniz, minare değilsin. Sen bir sevdasın, bir dua kadar saf, bir ezan kadar asil. Ruhları şad, mekânları cennet olsun o erlerin. Çünkü senin her karışında onların alın teri, her semtinde bir Alperen nefesi var.
Ve biz bugün, vapurdan göğe baktığımızda hâlâ o sevdalıların sesini duyarız.
Bu vatan, dualarla yoğrulmuş bir sevdadır.
Eyüp Sultan’a varmak, aslında kendi gönül yolculuğuna varmaktır.
Şakir DENİZ 
Eyüp Sultan 
03.11.2025
                
        
                