MEĞER SEVDANIZ BİR YALAN İMİŞ,
VAY VAY…VAY Kİ NE VAYYY… SİZİ SEVDİĞİME PİŞMAN ETTİNİZ!
-BİR DURUŞU OLMALI İNSANIN,
BİR BAKIŞI, BİR ANLAYIŞI,
BİR AŞKI, BİR DAVASI OLMALI.

Kimlerin kuru yaprak misali nerelere savruldukları artık bu saatten sonra bizi ilgilendirmiyor.
50 yıldır bilirim ki bizim gülistanın gülü başka bahçelerde diken gözüyle bakılır. Kendi düşen ağlamaz. Bizim obamız Üçhilal’li MHP; Ocağımız ise Bozkurtlu Ülkü Ocakları Allah’a çok şükür.
Ülkücü Hareket mensubu olmanızdan dolayı Ocaktan ve Partiden verilen liste sonucu milletvekili-akademisyen-belediye başkanı-il genel meclisi üyesi-üst bürokrat-işadamı-velhasıl MASA-KASA-NİSA sahipleri oldunuz ya hepsi size HELAL OLSUN.
Ancaakkk.! Başbuğumuza-liderimize ve davaya ihanet edip ABD-NATO-FETÖ kölelerinin peşine takılıp insanlara olan güvenimizi sarstınız ya işte o sizlere HARAM OLSUN.!
Kenardan cenaze namazını seyredenler kendileri gibi yaşayanların mahallesine göç ettiler. Oraya verebilecekleri hiç bir değere sahip değiller.
Taşındıkları mahallenin rengini alacaklar ama oraya hiç bir renk katamayacaklar ve katamadılar.
Dualı ve şühedalı bir kutlu hareket olan gençlik sevdamız Üç Hilal’e ihanet edenlerin sonu ne acı ve ne rezilcedir.!
Allah bize bunları tek tek seyr-i alem yapacak.! Bizde ibretle izleyeceğiz sonlarını.!
Zilletli bir yükselişin bilinen akibeti sadece düşüş değil, ani ve acıklı bir çakılmadır. Kutlu davaya ihanet edenler buna müstahaktır.
VEFA;
YANGIN VARKEN SEÇTİĞİNDİR…
SÖNDÜKTEN SONRA SEÇSEN NE YAZAR…VAZGEÇSEN NE YAZAR.
Bizim bu vefasızlarla ilgili gönlümüzdeki bütün HAFIZA İZLERİNİ SİLİP üzülmek yerine “temizlendiğimiz” için SEVİNMEMİZ İCAP EDER.
Büyük Türk şairi Şehriyar ne güzel söylemiş;
“Gurt gurtnan dolaşır, itler it inen,
Gurt şikarnan doyar, itler küt inen,
Heç elden özgeye gardaş olar mı?
Yılandan, çiyandan yoldaş olar mı?”
MHP;Türkiyenin geleceğinde artık tam ve kesin söz sahibi olacaktır İnşallah. Zira kader gayrete aşıktır. Üç Hilal’i güzel günler-yıllar bekliyor Allahın izniyle.
Merhum Seyit Ahmet Arvasi’nin
dediği gibi;
“Milliyetçi Hareket, küçük parti hesaplarında değil, bütün parti ve politikalara yön veren milli ve mukaddes bir aksiyondur.”
Bugün görülüyor ki yakın tarih Arvasi Hocayı HAKLI çıkarmıştır.
Biz teşkilat sancağı altında ölsek de görev yerini terk etmemeyi, Kudüs’te 52 yıl Mescid-i Aksa nöbeti tutan Iğdırlı Hasan Onbaşı’lardan öğrendik. Allah’a hamd olsun.
Başbuğumuzun dizi dibinde yetişen Lider Devlet Bahçeli’de der ki;
“Benim yol arkadaşım;
-Haramı helâli bilen,
-Ülküdaşını kollayan,
-Çizgisinde net olan,
-Allahtan korkup kuldan utanan,
-Fitne, fesat işlerle uğraşmayan,
-Teşkilatın emrinde olandır..”
İnsanlar gelir-geçer. Ancak kurumlar hele, hele kuruluş amacı "Türk Cihan hakimiyeti mefkuresi" olan ve “Türk Devlet geleneğine” bağlı kalan köklü teşkilatlar ilelebed KALICIDIR.
Turan Coğrafyasının yegane ümidi olan Üç Hilalli MHP bizim için sadece siyasi bir parti değildir. Onun çokkk ötesinde bir anlamı ve vazgeçilmezlik ruhu vardır.
Çünkü bu KUTLU HAREKET Türk Milletinin sigortası ve erken uyarı sistemidir. Yarım asırdır hep HAKLI çıkan KUTLU harekettir.
Üç Hilal...Türk Milletinin devşirme değil MAYASIDIR. Gönüller de bu maya tutmuştur.
Bu mayanın bozulması, ekşimesi, bitmesi mümkün değildir. Boşuna uğraşmayın. Çünkü Üç Hilal anamın her sene bahçelikli ev duvarının dibine ektiği bir yıllık-kısa ömürlü SARMAŞIK değil ULUÇINARDIR..
Türk Milleti, kendi selametini, kendi beka kaygısının teminatını MHP’de görüyor, MHP’yi en önemli siyasi güvencesi olarak görmeye devam ediyor.
Aziz Türk Milleti aziz “Türk Devlet Geleneğini” takip eden MHP’yi hem kurumsal hem tarihsel hem de duygusal olarak seviyor ve güveniyor. Yarım asırdır, hep haklı çıkan harekettir.
Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler; ağzına dolar insanın. Sussan acıtır, konuşsan kanatır.
Sadakat, sevginin muhabbetin mayasıdır. Fikri mayası bozuk olanın sevgisi şaibelidir, çökmüştür. Allah sadık ve sıddık kullardan olmayı nasip etsin. Ülkücü gönüllerden düşürmesin.
Sosyal medyada eski tanıdıkların İP’te bir kenara paçavra gibi atıldığını ve istifa edip CHP’ye geçtiklerini görünce…Hadi gelin… “LAĞIMA DÜŞEN FIRILDAKLARLA” ilgili geçen sene ki bir yazımı tekrar bu fırsatla yazayım.
Seyhan Nehri kıyısında bulunan Yavuzlar Mahallesinde çocuk iken sokak ortasında yaşıtlarımla topaç dediğimiz fırıldakları sarar çevirirdik.
Yine birgün fırıldakı iple güzelce-sıkıca sarıp asfalta atttığımda fırıldak döndü-döndü-döndü.. Hayy Allah.! Mazgalların arasından lağımın içine düştü.!
Allah kimseyi "oyuncağı elinden alınan çocuğu karşısına çıkarmasın". Serseri mayın gibi oluyor. Gözü dönüyor.!
O sırada sokaktan geçen mahallenin çocukları olarak çok sevdiğimiz ve kelini saklamak için Adana'nın Temmuz sıcağında bile şapka giyen KEL ABBAS’tan yardım istedik.
Esat Kabaklı'nın türküsünde söylediği gibi "ne heybetli görünürdü gözüme" Kel Abbas.
Geçenlerde sıla-i rahim yaptığım Adana'da sokakta Kel Abbas abimizi gördüm; Hababam sınıfındaki Kel Mahmut hocaya dönmüş. Rabbim sağlık-afiyet versin mahallemizin abilerine.
Kel Abbasın kürek yardımıyla lağımdan çıkardığı fırıldak nasıl olmuşsa 10 dakika gibi kısa süre içinde renkleri birbirine girmiş; fırıldağımı tanıyamaz olmuştum.
Evimizin yanındaki Paktaş fabrikasından akan ABD malı kimyasal atıklar fırıldağımızın renklerini bozmuş, eski parlaklığı kalmamıştı.!
Lağımdan çıkan fırıldağı bir daha elime almadım. Çöp tenekesine attım.! Üzülerekte olsa.
Daha sonraki günlerde fırıldaklarımız mazgallar arasından lağıma yine düştüler ama Kel Abbas abiden yardım istemedik. Çünkü eskisi gibi güzel olmuyorlar.
Her daim ferasetine inandığım Aziz Milletim 2028’de bu lağıma düşen bu ağzı bozuk soykaları, paslı anahtarları tarihin siyasi çöplüğüne göndereceğine inancım tamdır.
Devletin zaafa uğraması pahasına siyasi gelecek planları yapanların devleti ayakta tutmak adına siyasi bedel ödemeyi göze almış MHP’nin siyasetini anlamalarıda mümkün değildir.
Bunlara “CUMHUR İTTİFAKI ve MHP DÜŞMANLIĞI” tanımlaması yapmak artık yetersizdir, küçük gelir.! Bunlar MİLLİ DEVLET DÜŞMANIDIRLAR.!
Türk Devletinin ve Milletinin “erken uyarı sistemi” olan ve akrebin kıskacında yoğrulan, çifte su verilmiş demirde dövülen ve çelikleşen ülküdaşlarım bilirler ki pınar suyuyla beslenen bizim gülistan bahçenin gülü başka bahçelerin lağım suyuyla beslenen topraklarında solup, giderler.
Her şeyden önemlisi...
Sarılmak için özlemek lazım.
Biz bu vefasız, lağıma düşen dönek ipli fırıldakları özlemedik ki sarılalım. GÜVENMEK sevmekten çok daha önemlidir.
İNSAN GÜVENDİĞİNİ SEVER.. Güvenin bittiği yerde, sevgi de kuş olup gider. Çünkü biliriz ki…Asıl olan söz dili değil, hal dilidir. Konuşmaktan çok inandığı gibi yaşamaktır.
HEM YÜZLERİ DOST, SÖZLERİ DÜŞMANDAN USANDIM…
“BİR ZAMANLAR”… Adam sandığımız Ülkücü Hareketin ağabeylerine (!) deriz ki;
-Attığınız taş ürküttüğünüz kuşa değdi mi?!
-Bir köşede, küçük bir vakıf odasında otursaydınız, gelen giden gençlere çay ikram edip hatıralarınızı, Dokuz ışığı ve Dündar Taşer’in Büyük Türkiye’sini anlatsaydınız ve…
-Herkesin “abisi” olsaydınız daha şık ve daha doğru, faydalı, itibarlı olmaz mıydı?!
OYSA Kİ;
-BİR DURUŞU OLMALI İNSANIN,
-BİR BAKIŞI, BİR ANLAYIŞI,
-BİR AŞKI, BİR DAVASI OLMALI.
İki yıl Ankara Ocağı, iki yıl genel merkez yöneticiliği…Kimler geldi kimler geçti bu kutlu ocaktan…
Bu şühedalı ocaktan çıkan “vefasızların” isimlerini yazmaya kalksam Meram Bağları’ndan; Ankara’ya yol olur…
Allah ölenlere rahmet eylesin, kalanlara da “yalnızlığa” katlanma gücü versin.
Ortak yönleri;
-Her biri kendisini dünyanın merkezi görmüş,
-Bütün yükün tek taşıyıcısı saymış,
-…Ve bir noktadan sonra “yalnız kurt” olmuş ve sonra kaçınılmaz kader:
“YALNIZLIK!”
Herkese kendi yalnızlığı hayırlı olsun…
Arkadan gelenlere demem o ki;
-Siz bu yolu seçmeyin. İki akıl bir akıldan üstündür.
-İşlerinizi istişare/danışarak yürütün. Ortak akılla yürümek en doğru yoldur.
-Detaylarda tartışıp egolarınıza uyarak narsist yalnızlaşmak yerine tevazuya sığınıp hayatı birlikte omuzlayın.
Ancak hiç de öyle yapılmıyor. Daha ilk kelamında dava cehaleti ortaya çıkan, ezberlediği cümleleri yüksek ses tonuyla söylemeyi marifet sanan,hak hukuk bilmez, tarih okumaz , ilmihalden ve gıybetten habersiz, dava, düstur bilmez zübüklerin hal ve hareketlerini Ankara’da daha üniversite yıllarımda tasvip etmezdim.
Bu yüzden deriz ki;
Türk Devlet Geleneğinden ve teşkilat terbiyesinden uzak, tarihin hangi devrinde olursa olsun, köküne yabancılaşan, devlet ve teşkilat terbiyesi nedir bilmeyen zevatın taş üstüne taş koyması, ufkun ötesini görebilmesi, sadece ham bir hayaldir.
Şühedalı ve dualu kutlu teşkilat Ulu Çınar Üç Hilale ihanet etmiş nankör, fitne, fesat münafıklar, ölmüşler üzerinden siyasi çıkar sağlamaya uğraşırken, bizde ölünün ardından bazı gerçekleri açıklamak zorunda kalıyoruz. Yoksa yeni nesli zehirliyecekler!
Yaşadığı yıllarda bulunduğu şehirde ülkücü şehitlerin kabirlerini bilmeyen bu ahde vefasızlar yüzünden tepki vermek zorunda kalıyoruz.
Son 35 yıldır gezmediği parti kalmayan bu kişiler öldükleri zaman:
-Ne hikmetse ölen körler bizde badem gözlü,
-Keller sırma saçlı oluyorlar.
“Ülkücü kavramıyla” esasen hiç alakası olmayan ruhsuz biyolojik varlık olmaktan öteye anlam taşımadıkları hepimizce mâlumdur.
Her fırsatta söylediğim gibi…Yine üstüne basa basa söylüyorum ki;
-BİR KERE SATAN YİNE SATAR,
YİNE SATAR, YİNE SATACAKTIR!
Ulu Çınar Milliyetçi Hareket Partisi:
-Şahısların değil, ülkülerin partisidir.
-Hiç kimsenin kişisel ihtiraslarını davanın önüne koymasına,
-Teşkilatımızı şahsi menfaat aracı hâline getirmesine,
-Nazlı Üç Hilali kendi dar vizyon çevresine tahsis ve alet etmesine müsaade etmeyeceğiz…
SÖZÜN ÖZÜ… Rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in deyimi ile:
“MHP’NİN BİTMESİ İÇİN,NUH TUFANI GEREKİR!”
*****
Not:
-Meram Bağları’nda “davudi sesli” müezzinler sabah ezanını okuyorlar..
-Sizi başka alemlere götürüyor…
-Böyle güzel bir dinin mensubu olduğunuza şükrediyorsunuz…
Şair ne de güzel söyler:
“Denildi mi bir yerin adına TÜRK Beldesi,
Gözüm Albayrak arar, kulağım Ezan Sesi…”
Meram Bağları’ndan;
SEVGİLER
11 Kasım 2025
Taş Medreseli
Tarih Öğretmeni
Ali KUZENCİK
