Mehmet Ali GÜNAYDIN / KÖKBÖRÜ

Tarih: 30.08.2024 12:13

Yarım kalan aşklar

Facebook Twitter Linked-in

Konu yarım kalan aşklar olunca eminim ki çoğu kişi köşe yazıma bir göz atacaktır. Bu köşe yazımın okunma oranı diğerlerine göre daha fazla olursa şaşırtıcı olmaz herhalde. Sizler için üzücü mü olacak bilmem ama bu köşe yazımda beklentinin aksine kişiye duyulan aşkı değil de milli aşkları hem de bu aşkların yarım kalanlarını ele alacağım. 

Mecnun ile Leyla’nın aşkı elbetteki kutsiyet dağının zirvelerinde kendine yer edinmiştir ama necip milletimizin Kerkük aşkı o dağın eteklerinde midir? Ferhat ile Şirin’in vuslat arzusu aziz milletimizin Selanik’e kavuşma arzusundan evla mıdır? Milli aşklar hemen sönüp yok mu olur? Milli hasretlerin yüreklerdeki acısı hemen mi diner? Milli sevdalardan hemen mi vazgeçilir? Tabii ki hayır! Yüzyıllar geçşe de milli aşklar tazeliğini korur, sevda ateşi milli benliklerde bir kor ateş gibi varlığını sürdürür. Kişi kavuşamadığı sevgilisini nasıl uzun yıllar unutamıyorsa, sevgiliyle vuslat nasıl içinde uhde kalıyorsa milletler için de bu durum aynı şekilde geçerlidir.
Anadolu bir aşktı bizim için ve Malazgirt’te o nazlı geline kavuştuk. İstanbul bir sevdaydı bizim için ve Fatih bu vuslatın mimarı oldu. Gelgelelim tarihte her zaman sevgiliye kavuşma yok elbette. Bazen çok sevdiğinizden ayrılmak durumunda kalırsınız bazen de çok sevdiğinizi alamazsınız.
Mesela Misak-ı Milli toprakları ile aramıza sınırlar girmiş ve o sevgili yardan ayrı kalmışız. Yanıbaşımızda duran, her gün gördüğümüz ama dokunamadığımız ve yüreğimizi yakıp kavuran bir ayrılık bu. Batum, Halep, Musul ve daha nice sevdamız yarım kalmış.

Türk tarihine baktığımızda ise benim için yarım kalan aşkların en büyüğü olarak değerlendirdiğim aşk Viyana aşkıdır. O güzel yarin yanıbaşına varmışız, gözgöze gelmişiz, dokunmuşuz, bizim olmasına ramak kalmış ama sonuç bizim için ne yazık ki hüsran olmuş. Bu acı dünyanın en dokunaklı acılarının tepe noktasıdır. Bu kavuşamama coğrafi ayrılıkların zirvesidir. Savaş alanından çekilirken ki hüzünlü veda beşeri ızdırapların doruğudur. 

Son olarak şunu belirtmek istiyorum; Türk Milletinin yarım kalan tüm aşklarının bir gün son bulması dileğiyle…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —