Türk Devleti'nin yönetilme ve sorumluluk esasları Ulu ceddimiz Bilge Kaan tarafından taşlara yazılıp, binlerce yıl sonralarına kutlu bir mesaj olarak bırakılmıştır.
Amerika'yı yeniden keşfe, bir takım ucube modellemeleri gün aşırı deneyerek devlet yapımız ve milli sosyolojimizi allak bullak etmeye gerek yok.
Müracaat yerimiz Türk Anıtları (Orhun Anıtları) olmalıdır.
Oradaki can alıcı vurgu "aç budunu doyurdum" sözündedir.
Türk devlet sosyolojilerimizi iyi inceleyen birisi olarak ifade edebilirim ki; Yavuz'a kadar Osmanlı ve vefatına kadar da Atatürk cumhuriyeti, o yazıtlarda vazedilen manifestoya uygun yönetilmeye çalışılmıştır.
Bunun dışında her idare şapkadan farklı farklı tavşanlar çıkarmaya çalışmış; sonuçta da bu günkü içinden çıkılmaz tabloyu üretmişiz.
Bu gün; benim arkadaşlarım da dahil, adeta Mehmet Şimşek'in sekreteryasında hazırlanmış metinlerle vaziyeti savunmaya çalışırken, adliyelerdeki artan iflas ve konkordato taleplerinin istatistiklerine bakmaya lüzum görmüyorlar nedense...
Fetö, kamu hayatından atılabilmiş değil. Çünkü siyasi ayak olduğu gibi yerli yerinde duruyor. Yani himayedarları deve dişi gibi çarkın dişlileri içine gizlenmiş. Dumanı tüten bir bacanın ocağında ateş var mı diye sorarsanız ya alıksınızdır ya da hain. Vatandaşın bildiği Fetöcüyü sizin bilmemeniz mümkün mü? Ama bunlar kamu hayatının her yerindeler...
Çare:
Üstelik yegane çare:
Ulu atamız Bilge Kaan'ın çizdiği çerçeveye müracaat.
Yani Türk'ün milli sosyolojisiyle harmanlanmış İslam iktisadı...
Bunun dışında her söylenen külliyen gevezeliktir ve kifayetsiz kimliklerin harcıdır...
Halil Kaya