Muhittin GÜMÜŞ / TANRI DAĞLARI'NDAN


YOKLAR - VARLAR

Yeni nesil dijital ürün gibi… Duygudan zerre işaret yok… Suç bizde…


"Söz bir incidir ki onun denizi gönüldür ve gönül bütün anlamları kendinde toplar..." 

Ali Şir Nevâî


Yeni yetme delikanlı sorar dedesine:
-Siz nasıl yaşıyordunuz dede? Telefon yok, televizyon yok, bilgisayar yok, internet yok… Hamburger yok, markalı lokantalar yok, hazır gıda yok. Terzihanede dikilmiş birer takım elbiseden başka bir kıyafetiniz yok… Sofranızda varsa yoksa çorba, bulgur pilavı varmış… Allah o gün ne verdiyse onu yermişsiniz… Sahi sizin neyiniz vardı ki? 

-Madem yokları sayıyoruz… Öyleyse ben de sizin kuşakta olmayanları sayayım evladım… Sevgi yok, saygı yok, şükür yok, zikir yok, fikir hiç yok… Vefa, erdem, ahlak, iyilik yahut adalet duygunuz hiç yok.  Hakkına razı olmak, paylaşmak, iyiliğe rıza göstermek, kötülüğe engel olmak desen hiç yok… Dosta güven, düşmana korku verecek bir haliniz yok…

Evladım, istersen şimdi de var olanları da sayayım mı? Ne dersin?

-Hızını alamadın galiba dede… 

-Hızlı değil aheste ifade etsem de netice değişmeyecek… Siz de israf var, doyumsuzluk var, kendini beğenmişlik var, üstelik başkalarına ait başarıları beğenmezlik de var. Ruhunuzda daima hoşnutsuzluk var. Sorumsuzluk var, adam sendecilik var, maddi ve manevi kültür değerlerine karşı ilgisizlik var, her fırsatta negatif yaklaşımlarla davranış sergileme var…  Saygı ve sevgi gösterene, hoş görülü davrananları ezik gösterme eğilimi var. Bolca yalan dolan ile sahtekârlık, dolandırıcılık, hokkabazlık var… Her hayırlı icadın bir de hilesini bulmak için çok vaktiniz vardır ama sizi yetiştiren ana babaya, nineye dedeye vakit bir türlü yok… 

-Aman dede… Bir yok dedik, pişman ve perişan ettin bizi… 

-Daha bitmedi… Digergamlık yani empati yok; insaf, merhamet, şefkat yok… Okuma, yazma; şiir, edebiyat yok… Söz sanatlarının esamesi yok sizde…  

-İstersen şimdi de bizde ve bizden öncekilerde ne vardı, onları anlatayım evladım…

-Her şeyden önce iyi insan olma düşüncesi vardı herkeste. Hile hurdaya aklı yetmezdi. Kanuna, nizama, toplum ve ahlak kurallarına uyardı insanlar…  Adabımuaşeretin önemini, gelenekleri göz ardı etmezdi kimse. Apartmanda herkes birbirini tanır, selamlaşır, üç gün görünmezse merak edilir ve komşunun hâli hatırı sorulurdu. Bizim insanlarımız akrabanın, komşunun, aynı mahalle insanın derdiyle dertlenir, sevinciyle mutlu olurlardı. 

Eğlencemiz de hüznümüz de abartılı olmazdı. Radyonun sesini üç gün açmazdık, komşunun acısı vardır. Henüz defnedildi; merhumun kefeni kurumadı diyerek saygı gösterirdik. Düğünde de cenazede de hep beraberdik biz. Annemiz, bizi çocukken komşuya emanet ederdi. Kendi evimizdeymiş gibi oynardık komşunun evinde... 

Elmanın tadı, armudun lezzeti, ayvanın kokusu bambaşkaydı… Günün birinde limondan, portakaldan, muzdan da şüphe edeceğimiz aklımıza gelmezdi…  Her şey tabii/doğal idi… Ata tohumu; arpa, buğday, mısır, çavdar nerede şimdi?

Yeni nesil dijital ürün gibi…

Duygudan zerre işaret yok…

Suç bizde…

Yukarıdaki yokları yaşatanlara rağmen ve kısaca herşeye rağmen Türk milletinin kıymetli evlatlarının çokluğu güven veriyor. Büyük Türkiye ve Ulu Türkistan'la birlikte güçlüyüz. Nesillere yerde kökü olmayanın dalda meyvesinin olmayacağını, yerde gücü olmayanın gökte kanadının açılmayacağını öğreten ehil insanlar, bilgeler ve ilim-irfan ehli yüceler var.

Adalet, dostluk, dürüstlük, özdenetim, sabır, saygı, sevgi, sorumluluk, vatanseverlik, yardımseverlik, ahlâk, alçak gönüllülük(tevazu), azim, cömertlik, dayanışma, güven, iyilikseverlik, kardeşlik, merhamet, şefkat, cesaret, erdemli olma, vefa, vicdanlı olma, paylaşma, sadakat ve sıla-ırahim vb. değerlerle donanımlı, üretken, fedakârlık duygusu yüksek mütevazı gençler var. 

Büyük Türk dünyası gençleri saydığımız değerleri özümsemiş, zamanın akışında dijital/sanal ruhla değil hakiki bir aşkla varlar... 
Ümitvârım... Hem de çok... 

Tanrı Dağlarından ...
Muhittin Gümüş
19.06.2025

YAZARLAR