Günümüzde siyasi ilişkiler daha çok “Kar-Fayda” ekseninde yürütülüyor. Durum böyle olunca dava adamlarının, bir ideal peşinde koşanların, ülkü ve ideoloji uğrunda mücadele verenlerin işleri bir hayli zorlaşıyor.
Doğru ve yanlış, ilişkide bulunduğun kişi veya gruplara göre şekil alıyor. Referans olarak dava adamlığından çok, kimin kim ile ilişkide, hangi cemaatle temasta ve güçlü bir ekonomiye sahip olup, olmadığı öne çıkıyor.
Böylesi Makyavellist düşüncelerin hakim olduğu bir konjonktürde siyasi çizgide kırıklık olmadan, haram ve hileli ilişkilere girmeden, inandığın davanın adamı kalmak hem zor hem de tercih edilen olmuyor.
Her zaman geçerli olan ise Sayın Genel Başkanımız ve Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin şu veciz sözüdür;
‘’Dava adamlığı karşılıksız adanmayı gerektirir. Dava adamlığı yüksek ruh ister, ahlak ister, sadakat ister, mertlik ister, dünyevi menfaatlere aldanmayı, dayatmaları alttan almayı ise reddeder.''
***
Herkesin; korktuğu, saklandığı, pısıktığı günde de var idik, bugün de varız.
Kırılırız, kırmayız, sabır ederiz.
Ne makam ile ne de iltifat ile ölçülemez bizim dava anlayışımız.
Nerede giyinmiş isek orada soyunuruz.
Biz Ülkücüyüz, Ülkücü….