Tarih: 21.07.2025 01:55

MHP'li Ersoy: "Sağlık ekonomisi, kayıt dışına terk edilemeyecek kadar stratejik bir alandır”

Facebook Twitter Linked-in

Milliyetçi Hareket Partisi Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoy "Sağlık ekonomisi, kayıt dışına terk edilemeyecek kadar stratejik bir alandır" dedi.

Artık hileli fatura düzenleyenin de, kaçak cihaz sokanın da, vergi kaçıranın da bu düzenlemeyle karşısında artık güçlü bir devlet bulacağını ifade eden Ersoy "Burada asıl mesele şudur: "Ucuz cihazla tedavi olmaz; ucuz vicdanla da sağlık yönetilmez." Biz, vatandaşımızın hayatına giren her cihazın; ruhsatlı, güvenilir ve izlenebilir olmasını istiyoruz. Sağlık sisteminin omurgası olan tıbbi teknolojilerin izlenebilirliği, devletin en temel yükümlülüklerinden biridir" dedi.

MHP Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoy'un 218 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 2.nci bölümü hakkında MHP Grubu adına konuşmasından satır başları şöyle:

"İlaç güvenliği, hasta güvenliğinin en önemli bileşenlerinden biridir. İlaçların talep edilme anından başlayarak, uygulama sonrası etkilerine kadar tüm süreçlerde yaşanabilecek bir sorun, hasta ve çalışan güvenliğini riske atabilir.

İlaçların doğru ve güvenli bir şekilde yönetilmesi için standart prosedürler oluşturulmalı ve bu prosedürler tüm sağlık çalışanları tarafından titizlikle uygulanmalıdır. 

Bu kapsamda eczacılık sektöründe toptan ilaç satış ihlalleri ile ilaç takip sistemine bildirim yükümlülüğünün ihlali, durumunda uygulanacak yaptırım normunun yeniden düzenlenmesi gerekmektedir..

Bir diğer kritik başlık ise Tıbbi cihazlar. Sağlık hizmetinin bel kemiği olan bu cihazların, sahte ve izinsiz biçimde piyasaya sürülmesi, açık bir insanlık suçudur. Sahte bir cihaz, yanlış teşhis, hatalı tedavi ve geri dönülemez can kayıpları demektir.

Her türlü sahte tıbbi cihazın piyasaya arz edilmesi, bulundurulması veya kullanıma sunulması hâlinde 1 milyon TL'den 10 milyon TL'ye kadar para cezası uygulaması getirilmektedir.

Ayrıca, Bakanlık izni dışında bu cihazların satışını, dağıtımını, reklamını veya teknik servisini yapanlara da benzer şekilde ağır yaptırımlar uygulanacaktır.

Burada asıl mesele şudur: "Ucuz cihazla tedavi olmaz; ucuz vicdanla da sağlık yönetilmez." Biz, vatandaşımızın hayatına giren her cihazın; ruhsatlı, güvenilir ve izlenebilir olmasını istiyoruz. Sağlık sisteminin omurgası olan tıbbi teknolojilerin izlenebilirliği, devletin en temel yükümlülüklerinden biridir.

Çünkü sağlık ekonomisi, kayıt dışına terk edilemeyecek kadar stratejik bir alandır.

Hileli fatura düzenleyen de, kaçak cihaz sokan da, vergi kaçıran da bu düzenlemeyle karşısında artık güçlü bir devlet bulacaktır.

Geleceğin sağlık sistemi, en çok da sağlık bilişimi ve teknolojisinde şekillenecektir. Bu alan, çağın en kritik sağlık başlığı hâline gelmiştir.  Bugün artık dijital sağlık sistemleri, yalnızca kayıt tutmaktan ibaret değildir.

Yapay zekâ destekli teşhisler, büyük veri analizleri, uzaktan hasta yönetim sistemleri sağlık alanında devrim yaratmaktadır.

Ancak bu hızlı ilerleme, denetimsiz bırakıldığında, insan sağlığı için büyük risklere de yol açmaktadır.

Bu nedenle Bakanlığa, bilişim temelli sistemlerin ve yazılımların denetimi, uygunluk değerlendirmesi ve kriter belirleme yetkisi verilmektedir. Çünkü "sağlık verisi" mahremdir; çünkü bu veriler, sadece hasta hakkında değil, milletin bütün sağlık kodları hakkında bilgi içerir.

Biz bu verileri, ticari yazılımların insafına değil; milli sistemlerin güvencesine emanet etmek zorundayız.

Bu bakış açısıyla Milli Savunma Sanayi'nde uygulanan yeni teşebbüsleri teşvik etmek, ihtiyaçlara göre yönlendirmek, yabancı sermaye ve teknoloji katkısı imkanlarını araştırmak ve bu konudaki Devlet katılımının planlanması ilkesinin, sağlık sektöründe yapılacak AR-GE çalışmalarında da uygulanması oldukça önemlidir.

Bütün bu düzenlemeler şunu göstermektedir: Türkiye, sağlıkta yalnızca hastalık tedavi eden değil, geleceği planlayan bir devlet anlayışına doğru ilerlemektedir.

Sağlık sistemimiz artık yalnızca hizmet veren bir yapı değil; denetleyen, kayıt tutan, güvence sağlayan ve aynı zamanda milli menfaatleri önceleyen bir akla sahiptir.  

Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizler; dijital dönüşümle şeffaflaşan, yerli üretimle güçlenen, mesleki onurla kurumsallaşan ve etik değerlerle yükselen bir sağlık sisteminin inşasına gönülden destek veriyoruz.

Bu düzenlemelerle birlikte Türkiye'nin sağlık politikaları, hem milli güvenlik, hem kamu sağlığı, hem de teknolojik kapasite açısından yeni bir seviyeye taşınacaktır."




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —