-16 MİLYON EMEKLİYİ KÜÇÜMSEMEK SİZİ İKTİDARDAN EDER EFENDİLER! SANKİ BİR BİR MİLYON EMEKLİ VAR!! SİZDE FERASET YOK MU?!
-HALÂÂ.!! YEREL SEÇİMLERİN ÖZELLİKLE “BÜYÜKŞEHİRLERİN HEZİMETİNİ”
AN-LA-MA-MAK-TA
ISRAR ETMEK!…
TUHAF Kİ NE TUHAF!!
-“JEEP VE VERCASE” KÜLTÜRÜNE YENİLENLER!

Ulu Türk Devletini yöneten Ricâl-i Devlete deriz ki;
“PKK/FETÖ ORTAKLI CHP’YE ÜLKEYİ TESLİM ETMEYELİM” diye yüzbinlerce ülküdaşlarımızla birlikte verdiğimiz beka mücadelesi SEFALET İÇİNDE YOK OLMAMA MÜCADELESİNE dönüşmemeli.
Gönlümün “Şeyh Edebâli’si” olan milli şairimiz M.Akif ERSOY der ki;
“Kanayan bir yara gördüm mü
yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim,
Adam aldırma da geç git diyemem aldırırım,
Çiğnerim, çiğnenirim hakkı tutar kaldırırım.”
Gerek Tarihi Kapu Camii Cemati/Tarihi Bedesten esnafı ile gerekse sosyal tesislerde veya yurdun dört bir tarafında bulunan gönüldaşlarımızla yaptığımız uzun telefon konuşmalarında emekli öğretmen arkadaşlarımızın ve emekli memur ve asgari ücretli çalışanların “gönül bağı” Cumhur İttifakı ile bilhassa AK Parti ile bağları;
-GEMİ HALATI İKEN PAMUK İPLİĞİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR! BİLESİNİZ!
Meram Bağları’nda şu an sabah ezanları okunurken iki yıl önce Devlet Beyimizin isteği yerine gelmeyince bu olumsuz manzara Cumhur İttifakına destek veren bizleri çok üzmüştür!
Üstad Şair Necip Fazıl KISAKÜREK “DESTAN” şiirinde ne de güzel der;
“Öttür yem borusunu öttür, öttür borazan,
Bit pazarında sattık, kalkamaz artık kazan,
Allah'ın on pulunu bekleye dursun on kul,
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa,
Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!”
Rahmetli Abdürrahim KARAKOÇ’da der ki:
“Yürüdü, kör-topal çıktı şehirden.
Ağzına küfürler doldu zehirden.
Salladı dilini, vazgeçti birden.
“Oy” dedi, yutkundu, eğdi başını.”
YEREL SEÇİM YENİLGİSİ özellikle büyükşehirlerde ki “hezimet” kimsenin aklını başına getirmemiş anlaşılan…
Atalarımız boşuna dememişler;
“NE TALE GAFLETE HU; ZALE DEVLETE HU.!” {Gafleti uzun olanın; Devleti/iktidarı yok olur.!}
"Et-tekrârü ahsen velev kâne yüz seksen."(Tekrar etmek en güzeldir,
180 kere de olsa!) noktasından hareket ederek yukarıdaki ilk cümlemizin öneminden dolayı tekrar edersek;
-PKK/FETÖ ortaklı CHP'ye memleketi teslim etmeyelim diye ülküdaşlarımızla verdiğimiz beka mücadelesi sefalet içinde yok olmama mücadelesine dönüşmemeli!
Tatil, gezinti değil asgari ücrelinin ve emeklinin derdi… mutfakta kazanlar rahat kaynasın.
-Ne Bilge Kağan'ın yardımlaşmayı öğütleyen "Fakir Türk kalmasın, fakirlik suç olsun."
-Ne de İslamın emrettiği "komşusu açken, tok yatan bizden değildir." sözüne uyduk.
-Ama baksan %99'u Müslüman olan Türk ülkesinde yaşıyoruz.
Lise yıllarımızdan beri Adana Ülkü Ocağı’nda Ülkü-Bir Başkanımız ve Tarih Öğretmeni Ülkü Şehidimiz rahmetli Tevfik PAMPAL Hocamızın verdiği seminerlerden öğrendiğimiz güzel bir söz vardır;
“Kurt bu kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz.!”
Devlet şirket mantığı ile değil, Sosyal Hukuk Devleti dahilinde hareket etmelidir.
Zaten en kızdığımız ve en fazla öfkelendiğimiz şey vicdansızlık ve adaletsizliktir!
Hazinede yoksa herkese yoktur. Varsa herkese vardır…Var olanı eşit miktarda bölüştürebilirsiniz.
Çünkü…Ulu Devlet, Aziz Türk Milleti için vardır.
Bu nedenle…İstikbalde nice Kızılelma planları olan Cumhur İttifakı 2.Kemal Derviş benzeri olan Şimşek ve ekibinin insiyatifine terk edilmemeli!
Milyonlarca asgari ücretlinin ve emeklinin çok düşük maaşı yükseltilmeli.
Rahmetli Başbuğumuzun kıymet verdiğini yakınen bildiğimiz ve Bahçelievler’e (12 Eylül öncesi MHP Genel Merkezi) ziyaretinde hizmet ettiğimiz ünlü siyaset adamı Osman BÖLÜKBAŞI der ki;
-Zengini hayırsız evlat,
-Memuru süslü avrat,
-Politikacıyı kuru inat batırır.”
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;
“Üç şey kimde bulunursa, Allah onu himayesine alır ve Cennetine koyar.
Bunlar:
-Zayıflara yumuşak davranmak.
-Ana babaya şefkatli olmak.
-Emri altında çalışanlara iyilik etmektir, merhamet ile cömert davranmaktır.”
MERHAMET…
İslam medeniyetinin en önemli şiarıdır ve İslam medeniyeti bir merhamet medeniyetidir.
Bize düşen bu merhamet medeniyetini bütün boyutlarıyla yeniden ihya etmektir.
Bir Türk olarak bizim medeniyet anlayışımızın temelinde Yunus Emre’in beyanıyla “YARATILANI SEVERİZ YARATANDAN ÖTÜRÜ”anlayışı yatmaktadır.
Ülkemizde savunma sanayiinde ve coğrafyamızda güzel şeyler olurken ekonomi bürokrasisinin insanımızın hayat sartllarina destek vermesi, insanımızın gönül bağının kuvvetlenmesine yönelik olumlu katkı sağlaması gerekir…
Hayat pahalılığı sebebiyle Milli Savunma Sanayiinde ki güzel şeyleri gölgelememeli.. Feraset diyorum
Canlar Feraset…
Merhametiniz, dervişliğiniz ve ferasetiniz yoksa ve kibir abidesi iseniz;
-CİHANGİR OLSANIZ NE YAZAR.!
ÇİFTE PASAPORTLU (İNGİLİZ) MALİYECLER DE KİBİR...Kendini beğenme ve bir nevi hastalık belirtisidir. Bu ya aşağılık duygusu denilen bir saplantının değişik bir biçimde tezahürü veya cehaletin, aldanmanın bir sonucudur.
Bizim Meram Bağları’nda “HUZUR İSLAMDA” yazılarını eski bindikleri TOFAŞ arabalardan silip kısa sürede zengin olan eski mücahitlerin müteahhit olunca halka tepeden bakmaları,bazen bizim Çukurova ağaları gibi elinde bulunan maddi değerlerin, herşeyi halledeceği veya her güçlüğü yeneceği hususunda yanlış bir düşünceye kapılmak..
KİBİR VE GURUR;
Kabalığın, hamlığın, yetişmemişliğin, hayalperestliğin tezahürüdür.
Sabahtan akşama “BEN”diyerek etrafındaki varlığı titreten beşer;
kendini kainatta güneş yerine koyarda fark etmez dünyanın onun çevresinde dönmediğini feleğin tokadını yemeden!
Oysa ki Hz. Pir der ki;
“Sen benim bu alemde ünümü duymadın mı hiç..? Ben bir HİÇİM HİÇ.!
Şems-i Tebrizi’de der ki;
-Dilin kıymetini “ ârif ” olandan,
-Gözün kıymetini “ âmâ ” olandan,
-Sözün kıymetini “ lâl ” olandan,
-Ekmeğin kıymetini “ aç ” olandan,
-Aşk’ın kıymetini “ hiç ” olandan öğren !
Allahın Resulü, herkesi durumuna göre muamele eder, çocukların, muhtaçların, kölelerin gönlünü alır, fakir bir müslümanın davetine icabet eder. Daima tevazu gösterirdi.
Bununla beraber hiçbir zaman tevazuda ifrata düşmemiş, ölçüyü kaçırmamıştır. Birgün Resülullah “kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez” buyurdu.
Ashaptan biri “Ya Resülullah insan elbisesinin, ayakkabasının güzel olmasını sever” dedi. Bunun üzerine Resülü Ekrem “Allah güzeldir, güzelliği sever. Kibir ise hakkı kabul etmemek ve insanları hor görmektir” buyurdu.
Cenab-ı Allah ayet-i kerimelerinde mealen buyuruyor ki;
“Allah kendini beğenen ve her zaman böbürlenen kimseleri sevmez”.
Hay’dan geldik;
Hû’ya gideceğiz...
Allah’tan geldik;
Allah’a döneceğiz.
Mesnevi’de Hz. Pir der ki;
“-O kadar çok koşmayın, o kadar çok yorulmayın, şu yerin altında ÇIRAK ne olmuşsa, USTA da o olmuştur…Ne Ağalık ne Efendilik kar etmez...
Hani… Bir türküde diyor ya “geçen gün ömürdendir” diye. Tam olarak mevzu bu aslında. Filmin sonunda kendi elini sinesine vura vura; “tükendiiii naktiiii ömrüüüm dildee sermaye bir âh kaldı gülüüüüm amaaan” diye bulmak istemiyorsan uyan dön bir bak çevrene.
Güzel bir Sivas türkü sözünde der ki;
“Asrı gurbet harap etmiş köyümü,
Bülbül gitmiş, baykuş konmuş gel hele,
Ben Ağayım ben Paşayım diyenler,
Kapıları kitlemişler gel hele.
Bir ev burda bir ev karşıda kalmış,
Sorun hele bizim komşular n’olmuş,
Kırk senelik ağaç kurumuş kalmış,
Bizim köye benzemiyor gel hele.”
ZAMAN…Malı-mülkü,gençliği, gücü ve kuvveti alıp götürür. Mevki, makam zaten emanettir. Her an gidebilir. Ölüm ise insanı malından-mülkünden ve servetinden ayırır. İnsanlar ebedi yolculuğa ancak bir kefenle yola çıkar.
SÖZÜN ÖZÜ:
-Okunan Hatm-i Şeriflerden hasıl olan sevabı dağıtmak kolay…
-Asıl önemli olan merhamet halet-i ruhiyesiyle her ay rekor kıran ticaretten hasıl olan KÂRI ÇALIŞANA DAĞITMAKTIR.
Alah’a şükür maddi sıkıntısı olmayan bir faniyiz…Pekiii Yazımızın kağıda dökülmesinin sebebi ise SADİ ŞİRAZİ’nin günümüzde de geçerli olan sözüdür;
“-BAŞKALARINI MUTSUZLUĞUNA KARŞI GAMSIZ KALIRSAN;
-SANA İNSAN DEMEK YAKIŞIK OLMAZ.”
Sadi Şirazi ne de güzel der;
“Bazen kendi halinde olmak güzeldir...Bu kadar hal bilmezin arasında.”
Bizde deriz ki;
Hakkımızda neyin hayır, neyin şer olduğunu, Rabbimiz elbette bizden daha iyi bilir.
Dolayısıyla, Cenâb-ı Hakk’ın bizim için takdir ettiği, bizim kendimiz için arzu ettiğimizden daha hayırlıdır.
İbrahi Ethem Hazretleri birini çok üzgün görür, ona 3 soru sorar:
1-Dünyadaki bütün hadiseler takdir-i ilâhi olmadan meydana gelebilir mi?
-HAYIR…
2-Sana ayrılan rızkı başkası yiyebilir mi?
-HAYIR…
3-Sana verilen ömürden kısalma olur mu?
-HAYIR…
-O halde niçin üzülüyorsun?!
Hadi yine âlim insanları/Aksaçlıları dinleyince kutup iklimi olan halet-i ruhumuz bizim Akdeniz iklimine dönüştü…
Hayat enerjimizi besleyen damarlardan biride ÜMİT etmektir.
İnsanoğlu bütün eksiklik ve kusurlarına rağmen ümidini hiç bir zaman kaybetmemelidir.
İnsanın ÜMİTVAR olmasının ruh ve beden sağlığı açısından önemi büyüktür.
Dua eden insan Rabbinden daima ümitvardır…Hayra ve iyiliğe ait ümit ve dileklerinin gerçekleşeceğine inanarak dua etmelidir.
Karamsar duygulardan uzak kalarak dua etmelidir.
Allah’a en güzel isimlerle güzel vatanımız için dua edilmelidir. İslam dininde dua, en temel ibadetlerinden biri olarak kabul edilmekte ve büyük bir önem taşımaktadır.
Duada ümitvar olmak gerekir. Kabul edileceğine inanarak Allah’a dua edilmelidir. Dua sırasında insan, her şeyi ile yüce kudrete teslimiyet içerisinde olması gerekir.
Meram Bağları’ndan;
SEVGİLER
4 Aralık 2025
Taş Medreseli
Tarih Öğretmeni
Ali KUZENCİK