Takvimler değişiyor ama asıl mesele, biz neyi değiştiriyoruz, neyi koruyoruz ve neyi yeniden düşünmeye cesaret ediyoruz.
Bir Yıl Daha Biterken…
Bir yıl daha geride kalıyor.
2025’ten 2026’ya geçerken, yalnızca bir zaman dilimini değil; birikmiş soruları, umutları, itirazları ve beklentileri de yanımızda taşıyoruz. Yeni yıl, her zaman bir muhasebe anıdır. Abartmadan, ajitasyona kaçmadan, ama gözümüzü de kapatmadan yapılan bir muhasebe.
Türkiye, bugün zor ama öğretici bir dönemden geçiyor. Küresel belirsizlikler, bölgesel gerilimler, ekonomik dalgalanmalar ve toplumsal dönüşümler iç içe geçmiş durumda. Bu tabloyu yalnızca karamsarlıkla okumak kolaydır. Zor olan ise, gerçekleri inkâr etmeden umutlu kalabilmektir. Ben bu köşede tam olarak bunu yapmaya çalışıyorum.
Akıl Penceremiz Açık Kaldıkça…
“Akıl Penceremden” köşesi, Milli Ses’te birkaç yıldır okuyucusuyla birlikte nefes alan, birlikte düşünen bir alan haline geldi. Kaç yazı yazdık, kaç kişi okudu, kaç okurumuz var; doğrusu sayılara çok takılmadım. Ama şunu hissediyorum: Okunuyoruz. Tartışılıyoruz. Bazen eleştiriliyoruz, bazen destekleniyoruz. En önemlisi, bir bağ kurabiliyoruz.
Bu bağ, benim için köşe yazarlığının en kıymetli tarafı. Yukarıdan konuşan değil, birlikte düşünen bir dil kurabildiğimizi görmek, hissetmek, yaşamak… Bu
nedenle bu yazı, biraz da bir sohbet yazısıdır. Aynı masada oturup çay içerken konuşuyormuşuz gibi.
Dünü Bilmeden, Yarını Kuramayız
Türkiye’nin geleceği, geçmişi yok sayarak inşa edilemez. Dünü kutsayarak da… Bugün ihtiyacımız olan şey; serinkanlı bir akıl, güçlü bir toplumsal vicdan ve ortak hedef duygusudur. Güçlü ve büyük Türkiye söylemi, içi doldurulmadığında bir temenni olarak kalır. Oysa kalkınmış bir Türkiye; adalet duygusunun güçlendiği, emeğin karşılığını bulduğu, liyakatin esas alındığı, refahın topluma yayıldığı bir düzenle mümkündür.
Bu, yalnızca ekonomiyle ilgili bir mesele değildir. Eğitimden kültüre, dış politikadan teknolojiye, şehir hayatından dijital dünyaya kadar geniş bir çerçevede düşünmeyi gerektirir.
Önümüzdeki 9 Hafta: Birlikte Düşünme Daveti
Bu yazı, aynı zamanda yeni bir yazı dizisinin başlangıcıdır. Önümüzdeki 9 hafta boyunca, her hafta 3 ila 5 yazı ile Türkiye’nin bugünü ve yarını üzerine düşünmeye devam edeceğiz. Aşağıda, bu dizide ele almayı planladığım örnek konu başlıklarını paylaşıyorum:
1. Hafta – Türkiye Nereye Gidiyor?
· Küresel sistemde Türkiye’nin yeri
· Değişen dünya dengeleri ve yeni riskler
· Umutlu gerçekçilik mümkün mü?
2. Hafta – Ekonomi: Rakamların Ötesi
· Günlük hayatın ekonomisi
· Orta sınıfın dönüşümü
· Üretim, emek ve adalet ilişkisi
3. Hafta – Eğitim ve İnsan Kaynağı
· Eğitimin niteliği meselesi
· Gençlerin beklentileri ve hayal kırıklıkları
· Bilgi toplumu olabilmenin şartları
4. Hafta – Toplumsal Yapı ve Değerler
· Birlikte yaşama kültürü
· Kutupsallaşma ve dil sorunu
· Ortak değerler mümkün mü?
5. Hafta – Teknoloji, Dijitalleşme ve Türkiye
· Yapay zekâ çağında insan
· Dijital kültürün topluma etkisi
· Fırsatlar ve riskler
6. Hafta – Dış Politika ve Güvenlik
· Türkiye’nin bölgesel rolü
· Yeni ittifaklar, yeni kırılmalar
· Güvenlik algısının dönüşümü
7. Hafta – Şehirler, Hayat ve Gelecek
· Kent yaşamı ve sosyal adalet
· Göç, mekân ve kimlik
· Yaşanabilir şehir mümkün mü?
8. Hafta – Kültür, Medya ve Algı
· Popüler kültür ne söylüyor?
· Medyanın dönüştürücü gücü
· Hakikatle ilişkimizi yeniden düşünmek
9. Hafta – 2026’ya Bakarken
· Ne öğrendik, neyi kaçırdık?
· Türkiye için gerçekçi yol haritası
· Umudu diri tutmanın yolları
Birlikte Olmanın Kıymeti
Bu köşe, kesin doğruların kürsüsü değil. Soruların, arayışların ve birlikte düşünmenin alanı. Yazılarımda akademik bir dil kurmaya çalışmıyorum ama yüzeysel de olmamaya gayret ediyorum. Herkesin anlayabileceği, ama ciddiyetini de koruyan bir denge arıyorum.
Ayrıca, Kurucusu olduğum, Sorumlu Yazı İşleri Müdürlüğünü yaptığım ve köşe yazarlığı onurunu yaşadığım bir diğer mecra olarak; “Türkiye’nin kalbi, Ankara’nın sesi” mottosuyla yayın yapan Gazete Ankara Dijital Haber Portalı’nda da (www.gazeteankara.com.tr) bir yılı aşkın süredir yazıyor olmanın sorumluluğunu ve mutluluğunu taşıyorum. Kardeş kuruluşlar olarak aynı sözü, farklı mecralarda büyütmeye çalışıyoruz.
Yeni Yıl Vesilesiyle…
Bu vesileyle, tüm kıymetli okuyucularımızın yeni yılını içtenlikle kutluyorum. 2026’nın; daha sakin, daha adil, daha umutlu ve daha akıllı bir yıl olmasını diliyorum. Akıl penceremiz açık kaldıkça, bu ülkenin geleceğinin de aydınlık olacağına inanıyorum.
Birlikte düşünmeye devam edelim.
Dr. Oğuz Poyrazoğlu
Milli Ses – Akıl Penceremden Köşe Yazarı
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi
E-posta: opoyrazoglu@gazi.edu.tr