Rahmetli Başbuğ'umuzu aklımın yettiği yıldan beri tanırım. Cezaevinden çıktığı günden, hakkın rahmetine kavuştuğu güne kadar, kimi zaman yanında, kimi zaman yakınında, kimi zam ise gölgesinde oldum.
Bu yüzden, gördüklerimiz, bildiklerimiz, şahit olduklarımızın sayısı oldukça fazladır.
Örnekleyecek olursak;
Cezaevinden çıkıp, MÇP'nin başına geçmesiyle, bu gün kendilerini büyük Ülkü devi diye lanse eden ve ettirenler paniklemişlerdi.
Başbuğumuz, Ankara Dedeman otelinde yaptığı toplantıda, beraber olma, birlikte olma davetini reddenler, yine Başbuğumuzun, siz bilirsiniz, ben çıkarım dağ başına, kurt yavrularıyla bu işe yeniden başlarım dediğinde, panikleri artmıştı. Bu yüzden karşı hamlede gecikmediler.
Dönemim iktidar partisinde siyaset yapmakta, Bakan, Milletvekili, Müsteşar, Genel Müdür ünvalarına sahiptiler ve onların uzantıları, ortakları iş dünyasının birer parçası olmuşlardı.
Sahip oldukları ünvan ve imkanları sürdurebilmek için, MÇP'in teşkilatlanmasına engel olurken ocağa (Bizim Ocak) gelen gençlere bu dava bitmiştir, artık Türkeş'in devri kapanmıştır, biz zaten fikirlerimizi iktidara taşıdık, bırakın bu işleri hayatınızı yaşayın, "kız tavlayın" keyfinize bakın, biz çektik siz çekmeyin lafları ile her türlü engellemeleri yapmışlardı.
Baktılar engel olamayırlar,Türkeş yaşlandı, Türkeş paraya düşkün, Türkeş olmazsa parti yüzde yirmi'yi geçer demeye başladılar
Oda olmadı, Türkeş'siz Türk milliyetçiliği arayışına girdiler.
MHP'yi ele geçirme gayreti ile Yükseliş Koleji spor salonunda, Başbuğ'umuzdan ve ülküdaşlarımızdan gizli saklı bir kongre düzenleyerek, MHP'yi ülkücülerden çalmaya çalıştılar ve yine başaramadılar.
Partimizin TBMM'de grup kurmasını engellediler ve ayrıldılar. Bizi dinsizlikle suçlayacak kadar basitleştiler, Yine başaramadılar.
Çünkü;
Kurt yavrularının sayısı artmış, ülkücü hareket onların sığındığı (iktidar) partilerini tarihe gömmüştü.
Şimdilerde;
Yukarıda ifade ettiğim insanlar ve onların ikinci kuşak uygulayıcıları hep bir ağızdan, Türkeş yaşasaydı diye başlayarak, Başbuğ olsaydı diye devam eden konuşmalarında, bizleri dahi çırak çıkartacak şekilde, TÜRKEŞ'çi oluverdiler.
Hiç kimse;
merhum Başbuğ'umuz Alparslan Türkeş'in ardına saklanarak MHP'ye saldırmasın.
Artık o plak çizildi, hep aynı sözlere takılıyor ve hep cızırtılı sesler çıkartıyor.
Ve bilinsin ki;
Devlet Bey'in Türkeş'çiliği yanında sizin gürültünüz çerez kalır.
Selam ve dua ile.
İrfan Topçu