Muhittin GÜMÜŞ / TANRI DAĞLARI'NDAN

Tarih: 12.10.2025 00:18

ANLAMAK YA DA DEMEK İSTİYORUM Kİ...

Facebook Twitter Linked-in

Tan yeri ağarırken, seher yeli eserken, Tanrı Dağları'nın zirvesinden doğacak güneşin nurunu beklerken aklıma gelenler şöyleydi: 
Bir şeyleri anlamak için ne yapıyoruz? Maksadımız anlamak mıdır? Anlamadıklarını bir de anlatma gafletinde bulunanların hali nicedir?

Sait Başer Hocamızın dediği gibi "yükselme çağından sonra anlama krizindeyiz." Anlamayınca da öğrenmek, bilmek, kafa yormak, düşünmek, üretmek mümkün değildir. 

Esas olan anlamaktır; öyle değil mi?

Bir başka konu da şöyle: 
İnsan, merak ettiklerini veya öğrenmek istediklerini  dinleyerek, okuyarak, araştırarak yahut birine sorarak elde eder... Bu büyük bir kazançtır... Çoğu zaman hayatta hiç tanımadığımız, hiç görmediğimiz hatta asla göremeyeceğimiz insanların fikirlerinden, bilgilerinden, tecrübelerinden istifade ederek düşünce dünyamızı, mesleğimizi ya da sosyal, kültürel, ekonomik, akademik statümüzü yükseltiriz...
Meselâ; Tıbbiyeliler İbn-i Sina'ya, sosyologlar İbn-i Haldun'a, Matematikçiler Al-Harezmi'ye, Türkologlar Kaşgarlı Mahmud'a, Yusuf Has Hacib'e, tasavvuf ehli Ahmet Yesevi'ye, Mevlânâ'ya, Yunus Emre 'ye, Hacı Bektaş-ı Veli 'ye; şiir dünyasındakiler âşıklara, büyük şairlere, ozanlara, ilham kaynaklarına; felsefeciler Aristo'ya, Dekart'a, Sokrat'a, Al Farabi'ye; fizikçiler, kimyacılar, mühendisler ve daha niceleri kendi alanlarının pirlerine, âlimlerine arada bir dua veya teşekkür ederler mi?

Bilmiyorum! Meselâ tarihçiler kime ya da kimlere şükran borçludur?

Tarih yaratan  Türk milletinin yüce şahsiyetlerini ve  bunları tarih ilminin yöntemlerine uygun biçimde insanlığa aktaranlar kimlerdir?

Biyologlar tabiatın sırrına mâlik olamasalar da  canlı ve cansızların tamamının işleyişine vâkıf olmuşlarsa bunu borçlu oldukları varlığa memnuniyet ve hürmet gösterirler mi?

Birgün bizden de birşeyler öğrenmek arzusuyla karşımıza gelenler, yazılı veya sözlü cevap isterlerse yüksünmeden gönülden yardımcı oluyor muyuz? Cevap gönülden evet ise oh ne âlâ, pek âlâ deriz...

Eğer biliyorsak cevap vermek lüzumunu hissettiğimizde aklımızın, fikrimizin, zihnimizin, bilgimizin ve söz söyleme sanatının usulleri çerçevesinde muhatabımızın anlama ve algılama seviyesine uygun biçimde açıklarız. Ancak muhatabımız harcanan bunca emek, verilen bilgiler ve yardım karşısında teşekkür etmeyi akıl edemiyorsa vay onun hâline... Şükürsüz ve teşekkürsüz bir karakterin ilme değil ama önce edebe ve eğitime çok ihtiyacı var demektir... "Bin bahar gelip geçse de taş yeşermez" İlla edep illa edep... diyen tarihi şahsiyetler anıldıkça yaşarlar ve yeni nesilleri aydınlatmaya devam ederler. Şükreden, teşekkür eden insan edeplidir…

'Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum!" diyebilmek büyük bir erdemdir, vefadır. Onun ilim tahsil etmeye sonsuz hakkı vardır... Türk milletinin her evlâdının edepli olmak gibi bir temel sıfatı vardır.  Bu sıfatı taşımayı hak etmeyenler Türk'e layık bir şahıs olarak addedilemez.

Türk'ün töresine, hayat anlayışına, İslâm ahlâk ve erdemine sahip olarak bu sıfatla yaşamak olmalıdır Türk'ün her  yiğit evlâdının gayesi...
İlim irfan sahasında art zamanlı örneklerin yanısıra eşzamanlı ve gelecek vaat eden değerli şahsiyetlere gereken vefa, saygı, sevgi ve ilgi var mıdır? Türk milletinin ve esasen bütün Türk dünyasının geleceğini teminat altına almaya muktedir insanlarımıza, gençlerimize daha iyi imkanlar verilmesi hep beklenir.

Çeyrek asırdan fazla zamandan beri çalıştığım Ulu Türkistan ve Tanrı Dağları'ndan ümitle bakıyoruz büyük ve güçlü Türkiye'ye. Yorulmadan vefalı Türk'ün sesinin daha gür çıkması için  çalışıyoruz. Birlikte yapacağımız daha çok işler var.  Ulu Türkistan'ın son 150 yıllık dönemdeki acılarının hesabı görülmüş değil. Türk Devletleri Teşkilatı'nın amaçları birkaç memur ile gerçekleşemez. Türk dünyası gençliğinin daha dinamik bir aksiyona dâhil edilmesini beklemekteyiz.

Tanrı Dağları'ndan gönlümün en derin yerlerinden selâmlar..
Muhittin Gümüş 
12.10.2025


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —