Ali KUZENCİK / MERAM BAĞLARI

Tarih: 22.08.2025 00:31

CHP'nin çarpık zihniyeti

Facebook Twitter Linked-in

ABD Başkanı Trump’ın tek başına masa arkasında oturması ve Avrupalı liderlerin karşısında “sıra halinde, ders dinler gibi” konumlandırılması, bir diplomasi masasından çok sınıf atmosferini akla getirdi(!)

Trump hepsini hizaya çekmiş.!
CHP'li eski hariciyeci Namık Tan:
“-TÜRKİYE NİÇİN O MASADA YOK!”diye soruyor.

Türkiye o domuzlar sofrasında olsaydı her halde çok mutlu olacaktı.

CHP…Cumhuriyet hükümetini Batılı kavramlar üzerinden eleştirmekle yetinmeyip Türkiye’yi ABD’ye, İngiltere’ye, Almanya’ya şikâyet ederek küresel aktörlerden medet uman bir politikayı seçmiştir.

CHP…Atatürk’ün;
“-Hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin..? 
-Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir." diye başlayan ifadelerinden ders ve ibret almamıştır.

Sivas'ta manda ve himaye kabul görmemiştir ama bugünkü CHP, manda ve himayeyi çağıran gammazcı ve iş birlikçi bir politika izlemektedir.

Türkiye’nin emperyalizme, bölücülüğe karşı varlık ve bütünlük mücadelesi verdiği bir dönemde CHP; Sivas Kongresi’nin ruhuna yaraşır bir tutumla meşru Türk hükümetine destek vermek yerine her olumlu çabayı, her isabetli ve yapıcı adımı kösteklemektedir.

CHP’de, “İktidar iş başından gitsin, Cumhur İttifakı dağılsın da ülkede birlik ve beraberlik ruhu bozulursa bozulsun. Türkiye tehlikeye girerse girsin.” anlayışı hâkimdir.

Atatürk'ün ömrünü verdiği Türk milliyetçiliği davasının içi boşaltılmış; yerini sosyalist, komünist görüşler almış; enternasyonalist bir devrimcilik revaç bulmuştur.

Atatürk'ün dünya görüşü, devlet ve millet anlayışı, bir daha kapıdan içeri girmemek üzere CHP'den kovulmuştur.

Bunun içindir ki CHP aşırı sol akımlarla, PKK ve FETÖ gibi bölücü terör örgütlerinin politik ayaklarıyla iyi anlaşmakta, kolayca iş birliği yapabilmektedir.

 

CHP’nin badireli bir dönemde halka umut aşılamak yerine karamsarlığı, felaket tellallığını, bozgunculuğu ve kaosu teşvik etmesine, bünyesini saran bu arazlar yol açmaktadır.

Sûret olarak insan gibi görünseler de birkaç kelime ile kimliklerini ortaya koyuyorlar.

Söylediklerini alt alta yazın, okuyun, Selanik’i tek kurşun atmadan Yunan’a teslim eden Hain Hüseyin Avni Paşa, Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Beyi idam ettiren Molla Sait, Nemrut Mustafa, Ali Kemaller ve Damat Ferit Paşalar gibi “ihanet kıta sahanlığındaki” sıfatlar ve belgeleri çıkar.

Peki nedir bu zihniyetin kodları ki Aziz Nesin çıkar bu millete "aptal" der, birisi çıkar "makarnacı"der, birisi çıkar "kara cahil"der, birisi çıkar "ayağı çarıklı" der, birisi çıkar "kul olmaktan kurtuldunuz" der…Der oğlu der.

Bu zihniyete göre bu millet adam olmaz, ancak güdülmeye layıktır.

Bu zihniyet üç beş yılda oluşmadı. Kökleri ta Tanzimat'a kadar gider. Tanzimatla beraber ortaya çıkan bu alafranga taifesi  kurtuluşumuzu Batılılaşmakta görürler. Onlar için Batı herşeydir.

9.Hariciye Koğuşu romanının ana karakterlerinden “PAŞA”alafranga bir tipi canlandırarır ve  bir Fransız hayranıdır. Ona göre çare Batıdadır.

Aslında o dönem sözüm ona aydınlarının tamamı  aynı görüştedir.Bu aydınlardan Abdullah Cevdet işi batıdan damızlık getirmeye kadar götürür. Varın gerisini siz düşünün.

O ensesi kalınlar ki; erkeğiyle kadınıyla, memleket yanarken bir deste otu yanmayan tiplerdir…

Onlar hep işinde gücündedir maşallah; işleri her daim tıkırındadır.

Fakir halk çocukları cephelerde kırılırken, ölmeyip sağ kalanlar da kolunu bacağını, gözünü yüzünü cephelerde bırakırken ensesi kalınların kolları her yere uzanır, her kapıdan içeri girerler ve gözleri yalnız parayı görür, şeytan göresi yüzleri ise bin bir surattır.

Keyifler de tıkırdır her zaman; yerler, içerler, eğlenirler. Cümbüşlü sofralarda doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yerler, içerler, eğlenirler.

Sadece doymak bilmez bir iştiha ile yemekle kalmazlar. Muhakkak “bu memleket nasıl kurtulur” nutukları da eşlik eder kuş sütünün eksik olmadığı sofralarına.

Hükümetler kurar, hükümetler düşürürler; atar tutar, asar keserler, darbe gecesi saklanırlar…Ortalık durulunca kahramanca ortaya çıkarlar ve ellerindeki bayrakla kalabalığa karışırlar..

Bu İP’sizler söze ‘azizim’ diye başlayıp tarihten, bilimden, edebiyattan, sanattan, dinden, kültürden yüksek yüksek fikirler serdederler..

Kendi halkına tepeden bakan, hor gören, o halka ait her ne varsa ondan tiksinen bu yüreksizler o fakir halkın çocuklarının sayelerinde bir bayrak altında hür yaşadıklarını, zengin olduklarını da gâvur gibi bilirler aslında.

Bildikleri içindir ki yeri geldiğinde “VATAN-MİLLET-SAKARYA” nutukları atmaktan bir an geri durmazlar. Sanırsınız ki ha deyince kendini vatan için ateşe atmaya hazırlar;hınzırlar...

Bu zihniyet Tanzimattan, Meşutiyet'e oradan da Cumhuriyet'e tevarüs eder.Aziz Nesin'de ete kemiğe bürünür.

Öze değil kabuğa bakmışlar. Elbette akıl tutulmasına ve teslimiyetçilik girdabına düşmüşlerdir.

Yabancı başkentlere şirinlik yapmayı, çıkar odaklarına taklalar atmayı, yeri geldiğinde ülkesini kötülemeyi mubah gören bu tip devşirmelerdir.

Bu devşirmelerin fırkası “kalaysız bakır kap” gibidir, içine düşeni zehirler.

Hainsiz millet, devlet, teşkikat yoktur. Habil-Kabiller, Nuh ve Lut kavmi peygamberlerin eşleri ve oğulları ile Peygamber Efendimiz (s.a.v) döneminde fitne münafık Dırar Mescidi cemaati her dönem olmuştur. Bunlar bitmez!

ABD ve AB kapsamında BATIYA HAYRANLIK duyanlara deriz ki;

Sevgi karşılıklıdır, sevilmediğin yere bağlı olmak, hasta ruh halidir. ABD ve Batı hayranlığı hastalıklığıda aynıdır, tedavi edilmesi gerekir.

Atatürk’ün “Hangi İstiklal vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin.? Tarih böyle bir hadiseyi  kaydetmemiştir.” diye başlayan ifadelerinden ders ve ibret almak gerekir.

ABD İle “dostluk” yapılabileceğini sananlar tarihe, geçmişe dikkatli bir göz atmalılar.

İttifak belgelerinde yer alan “ebedi ve sarsılmaz dostluk” cümleleri son yıllarda ne kadar geçersiz olduğunu muamma değildir.

ABD yönetiminde…
-İster Cumhuriyetçiler olsun,
-İster Demokratlar olsun,
-100 yıla yakındır Başkan Wilson’dan beri ABD’li yetkililerin devlet politakası:
-Türkiyenin kalbinden M.Kemal Atatürk’ün İstiklal savaşında yaktığı yerli ve milli “KUVAY-İ MİLLİYE RUHUNUN” silinmesini istemektedirler.!

Dün İngiltere ve Haçlı Avrupa Atatürk’ü Türk Milletinin gözünden düşürmek için her türlü iftirayı atarken bugün ABD “milli ve yerli” olan değerli insanlara ve kurumlara cephe almış durumdadır.

Her ne kadar bazı Dışişleri yetkilileri nezaket gereği milletler  arasındaki geleneksel dostluklarından bahsedebilirler…Ancakkk her daim ferasetine inandığım Aziz Türk Milleti 
bu tip demeçlere sadece gülümser.

Bu mübarek Anadolu toprakları yüzyıllardan beri batıdan Haçlılar, doğudan Moğol istilasının hedefi olmuştur.

Bugünde aynı tehlikeler devam ediyor ki cennet vatanımızı korumak için savunma sanayimize önem veriyoruz.

Türk Milletinin kahraman evlatları vatan sevgisi ve milli şuuru ile mübarek Anadolu topraklarını koruyacak ve canları pahasına savunacaklardır.

-Şahsi istikballerini, Milletimizin 
yüce istikbali önünde tutanlara:
YAZIKLAR OLSUN.!

-Güçlü bir milli İrade varken çözüm yollarını Londra’da, Washington’da, 
Tel-Aviv’de arayanlara da:
YAZIKLAR OLSUN.!

Sorumsuz kişilerden ibaret ve milli kültürden kopuk yarım aydınlar, geçmişte ve her dönemde pişkin, pişkin “CANIM,DEVLET Mİ MÜHİM, YOKSA HÜRRİYET Mİ?! derler ve utanmadan Sirkeci Garına inen İngiliz heyetini Tarlabaşı’ndaki Büyükelçiliğe kadar atları çıkarıp kendileri çekmiştir! YAZIKLAR OLSUN!

Türk Devlet Geleneğinden uzak, tarihin hangi devrinde olursa olsun, köküne yabancılaşan, devlet terbiyesi nedir bilmeyen, kimliğiyle ters düşen siyaset veya aydın zevatın taş üstüne taş koyması, ufkun ötesini görebilmesi, sadece ham bir hayaldir.

Bu zihniyet Tanzimattan, Meşutiyet'e oradan da Cumhuriyet'e miras gibi geçer…Bugünlerde ete kemiğe bürünür.

Peki nedir bu zihniyetin kodları

Bu zihniyete göre bu millet adam olmaz,ancak güdülmeye layıktır.

Bu zihniyet üç beş yılda oluşmadı. Kökleri ta Tanzimat'a kadar gider. Tanzimatla beraber ortaya çıkan bu alafranga taifesi  kurtuluşumuzu Batılılaşmakta görürler. Onlar için Batı herşeydir.

-Öze değil kabuğa bakmışlar. 
-Elbette akıl tutulmasına ve teslimiyetçilik girdabına düşmüşlerdir.

Bugün muhalefette bulunan liderimsiler “BEKA SORUNU YOKTUR” diyenler ne bölgemizdeki gelişmelerden ve nede dünyadaki gelişmelerden bi haber ZAVALLILARDIR.

Bence “BEKA Sorunu yoktur” diyen liderimsi genel başkanların ZEKA Sorunu var! Kesin, net!

Hiçbir ülke başka bir ülkeden lütuf bekleyerek yaşayamaz. Güçlü olamayan ülkeler başkalarının emir kulu kölesi olarak yaşarlar.

Gaflet ve dalalet  içindeki devlet adamları “devletin beka sorunu yok” diye diye devletin sınırları 1699 Karlofça Antlaşmasından iki asır sonra 1921’de Sakarya Nehrine kadar çekilmiş, küçücük bir Anadolu’ya sıkışıp kalmışız.

ABD kemiğini yalayanlar bilsin ki;
-Artık Anadolu Türk’e dar geliyor.

Dün...”Batı hayranlığı” ile Avrupa başkentlerine bağlı olanların gaflet  içerisinde olmaları sebebiyle bereketli evlad-ı fatihan topraklarımız kaybedilince, Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa’nın soyundan gelen Dışişleri Bakanı Tarihçi Ord.Prof.Dr.Fuad KÖPRÜLÜ Hocamız yazdığı TUNA Şiirinde der ki;

“Tuna boylarında sıra selviler,
Tan yeli estikçe sessiz ağlarmış,
Gül bahçelerinde baykuşlar öter,
Şu viranelikler eski bağlarmış.”

Ahmet HAŞİM ne de güzel söyler:
“MELÂLİ ANLAMAYAN NESLE ÂŞİNA DEĞİLİZ “

Sıkıntıyı/hüznü anlamayan gençlere tanıdık değiliz, onlar bizi anlayamaz, baktıklarında sadece dış görünüşümüzü görürler; derinliğimizi bilemezler…

Sanki o günlerden bugünün ahvalini görüp de söylemiş Ahmet Haşim bu güzide dizeyi.

Ne onlar bize aşinadır ne de biz onlara aşınayız. Melâl olmadan yaşamak manası niyedir? Gel de anlat.

Acınası bir hal, üzüntüyü ıstırabı tatmadan, aşkı görmeden, sevgilinin hicranıyla yanmadan, gönlü aşk ile dolmadan şu diyardan göçüp gitmek...

Hem derman derdin içindeyken bunu bilmemek.

Zevk uğruna yaşayıp fütursuzca bir hayatı sürdürmek melâlden anlamayan neslin en büyük hastalığı.

İki yıl önce ABD Temsilciler Meclisi, Ülkü Ocakları'nın "yabancı bir terör örgütü olup olmadığının araştırılmasını" onayladı.

Ülkü Ocakları ve Milliyetçi Hareket Partisiyle ilgili estirilen isnat ve ithamların hepsi ayağımızın altındadır.

Bugün ABD Türkiye’de “milli ve yerli” olan değerli insanlara ve kurumlara cephe almış durumdadır.

Aziz Türk Milletinin bugün en büyük düşmanı ABD’dir.!

Türk Milleti ve devleti olarak her türlü zorluğun altından kalkarız Allahın izniyle. Bu yüzden her dönem hem güçlü hemde milli birlik ve beraberlik içerisinde tek yürek tek bilek olmak zorundayız.

ABD varsın bizi içte karıştırsın, dışta kuşatsın.. Bu coğrafyada biz onların başına çok iş açarız. Bunu düşman da biliyor.

Bölünmemizi, parçalanmamızı, tarihten silinip gitmemizi amaçlayan müstevlilere ve işbirlikçilere karşı Türk milletinin imanlı cevabı her daim vardır.

BUGÜN CUMA…
Cuma’nın hayrı, bereketi, sağlık ve mutluluğu ülkemizin, milletimizin, bütün Türk-İslam Âlemininin üzerine olsun inşallah…

HAYIRLI CUMALAR.   

Meram Bağları’ndan;
SEVGİ VE MUHABBETLE…
 

21 Ağustos 2025
Taş Medreseli Tarih
Öğretmeni:
Ali KUZENCİK


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —