Mehmet Ali GÜNAYDIN / KÖKBÖRÜ

Tarih: 06.12.2025 11:21

Ecel Kuşu

Facebook Twitter Linked-in

Varoluş ile yok oluş arasındaki milat, alemler arası geçiş kapısı, ilahi bir dokunuşla dönüşümün başlama anı, başkalaşmanın vizesidir ölüm. Kimisi için kurtuluş,  kimisi için ise günahlarla yüzleşmedir. Bazısı için sonsuzluğun başlangıcı, bazısı için ise yitip gitmektir.

Bir gün ölüm meleği tüm ölümlülerin kapısını çalar ve bu alemden alıp onları başka aleme uğurlar. Ölüm meleği ile tanışan herkesin cismi gider, ismi kalır. Yaptıkları ve yapamadıkları dillendirilir. İyi veya kötü damgası vurulur onu tanıyanlar tarafından ve defterleri usul usul kapatılır.

Ölümlü dünyada ölümsüz olmayı başaran, yaptıkları ile tarihte nadide bir yer edinen, her çağda adı imrenilerek yad edilen, adı sanı acımasız zamana yenilmeyen, ismi unutulmaya savaş açan ve bu savaştan galip çıkan, insanlık tarihinin nirengi noktası konumuna dönüşen, nice kuşaklara ilham kaynağı olan, geçmişten süzülüp geleceğe ışık tutan şahsiyetler vardır.

Elbette ki bunun tam tersi de mevcut. Hayattayken yaptığı kötü şeylerle adını ölümsüzler listesine yazdıran zevat da epey fazladır. Bu tipler de mümtaz şahsiyetler gibi devamlı anılırlar ama bu anılma doğal olarak hayırla yad etme şeklinde olmaz.

İnsanlar yaşamlarını sürerken bu iki uç arasında sürüklenip kendilerine bir yer edinirler. Herkes kendince bir yaşamsal lokasyon belirler ve ahlaki ikametgahlarının muhitinde yerleşik hayata geçer.  Tercih edilen her olumsuz pozisyon için üretilmiş bir gerekçe de vardır. Hiç kimse kendisini kötünün yanında zikretmez. Her fert kendini iyilik meleği addeder. Fıtratımız dilimize işte böyle yansır.

Yaşam takvimimizdeki yaprakların tükendiği gün hepimizin bu hayattaki defteri dürülecek ve bizden bakiye kalan ise sözlerimiz, icraatlarımız ve tutumlarımız olacak. Ecel kuşu bizi hayattan kopardığında dünyevi yaftamız da tedavüle çıkarılacak ve kimliğimiz gerçek değerini o gün bulmaya başlayacak.

Neticede hayat süren her gönül gök kubbede hoş bir sada bırakmak ister ama geçmişin tozlu rafları bize gösteriyor ki bunu yapabilmek hiç de kolay değil. Ha bir de unutmadan söyleyeyim. Zamanın yuttuğu, isimlerinin üzerini örttüğü, hikayeleri uunutulmuş ve hiç yaşamamış gibi olanlar var. Dünyaya hiç gelmemiş gibi olanların durumu sizce de oldukça garip değil mi? Neyse bu da başka bir köşe yazısının konusu olsun. Esen kalın...


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —