Ali KUZENCİK / MERAM BAĞLARI

Tarih: 17.08.2025 13:03

Gönüldaşlılık

Facebook Twitter Linked-in

*BİR PAZAR GÜNÜ YAZISI…

-GÖNÜLDAŞLIK…

-BU BENİM YÜKÜM DEĞİL, “KARDEŞLİĞİM…”

Gönüldaşını sırtlayıp dağa çıkarmakta olan bir adama: 
“-Yükün ağır" demişler. 
Adam cevaben:
“-Bu benim yüküm değil, kardeşliğim” demiş.

Bir bilgeye;
“-Birinin sana gerçek kardeşlik olduğunu nasıl anlarsın?" demişler.

Cevaben:
“-Kaygımı taşır, halimi hatırımı sorar, eksiğimi gediğimi kapatır,hatalarımı bağışlar, bana Allah'ı hatırlatır," demiş.

Peki demişler senin O'na karşılığın ne olur?
“-Gıyabında dua ederim..."

Allah yolunda kardeşlik ellerin gözlerle ilişkisine benzer: 
-Gözler yaşardığında eller yaşlarını siler. 
-El ağrıdığında gözler onun için yaş döker...

Hasan-ı Basri (ra) der ki: "Arkadaşlarınızla dostluğunuzu sürdürün. Zira vefakâr bir dost ışık veren bir lambaya benzer. Sen onun ışığını ancak dünyan karardığında idrak edersin."

 

Aşık Veysel ne de güzel der:
“Aşıklara gurbet bülbüle firkat
Derdimi sorarsan dürülü kat kat
Ey gönül derdinden etme şikâyet
Yüce dağlar gurur duyar karından”

-Eğer sen yüce dağ isen üstündeki kardan, etrafındaki fırtınadan, başındaki sert rüzgârlardan gurur duy. Bunlardan dolayı üzülme, mahzun olma. Yüce dağın tabiatı, başının karlı olmasıdır.

Yüce dağ olmaya talipsen başının karlı, yolunun fırtınalı olmasına da razı olacaksın. "Benim yüce dağla işim olmaz, ben şurada bir küçük tepe olayım." diyebilirsin. Bunda kötülenecek, ayıplanacak bir şey yok.

Ama sen "Bir yüce dağ olayım." diyorsan o zaman bulunduğun yerin kar, boran, fırtına, soğuk olmasına da hazırlıklı olacaksın.

Aşık Veysel gönlünü bir yüce dağ yapmış ve sonra o yüce gönlüyle bütün Anadolu'yu, bütün insanlığı kucaklamış. İşte marifet burada.

-ÜLKÜCÜ HAFIZA her şeyi izlemekte, herkesi dinlemektedir.

-Ülkücü hafıza konuşmaya başlayınca herkesi susturmaya yetecek kadar hem haklılığı hemde gücü vardır.

Öyle yapmacık sevgiler, göstermelik saygılar pek tutmaz Ülkücünün yüreğinde. Ülkücü sevdimi “yürekten” sever….Yürek başka birşey.

Popüler kültürün dayatmalarını pek göremezsiniz BOZKURT Yüreklerde.

Her zaman devletin bekasını, milletin birliğini hep esas almış bir gençlik teşkilatı olmuştur.

Bu amaçla milli değerleri benimsemiş bir gençlik yetiştirmeyi hep ön planda tutmuştur. Bunda da başarılı olunmuştur.

Kitaplardan sadece bilgi elde edilirken, şahıslardan hem bilgi hem de kişilik elde edilir.

Bunun içindir ki, kardeşliklerin oluşturduğu gönüldaş,dost meclisinde bulunmak, sohbet etmek, ciltler dolusu kitap okumaktan daha faydalı görülmüştür.

İnsanın yetişmesi ve olgunlaşması açısından sohbet ne kadar önemli ise sohbetin iyi insanlarla olması da o kadar önemlidir.

Rasûlullah Efendimiz’e;
“–Sohbet edeceğimiz insanların en hayırlıları kimlerdir?” diye soruldu.

Efendimiz (S.A.V.) şöyle buyurdu:
“–Yüzüne baktığınızda size Allâh’ı hatırlatanlar,
-Konuştuklarında ilminizi artıranlar ve amelleri âhireti hatırlatanlardır.”

Günümüz dünyasında helâl rızık elde etmek gibi dost bulmak da zorlaşmıştır.

Bir türküde diyor ya;
“Geçen gün ömürdendir” diye.

Hani…Türk Sanat Müziğinde Rast Makamı’nda güzel bir şarkı sözünde;

“Yaklaşıyor gün be gün ömrümüz son mevsime,

Kimi şen bu âlemde, kimi çekmede çile,

Elvedâ diyeceğiz sonunda bile bile,

Kimi şen bu âlemde, kimi çekmede çile.”

Çile çekmeyen, dünyaya muhabbet ve rağbet edenler bizim yusuf yüzlü, yunus sözlü ülküdaşlarımızı anlayamazlar...

Bizi ancak Allah’a, vatana, millete aşık olanlar anlayabilir..

"Sevginin kantarı, fedakarlıktır." diyor Hz. Mevlana’da.

Cevr-ü cefaya, naz ile ezaya tahammüldür sevgi... Şikayet erbabının, rahatlık düşkünlerinin sevgiden nasibi olamaz.

Hayatta dünyanın merkezinde olmak önemli değil… Bizi seven insanların kalbinin merkezinde olmak önemlidir.

Alim bir kişiye “Dostlukları devam ettirilecek insanlar kimlerdir?” diye sorulunca şu cevabı vermiştir:

“–Dîni bütün ve aklı kâmil olanlardır. 
Bu özelliklere sahip olanlar;
-Sana  yakın olmayı menfaatine alet etmez, 
-Senden uzaklarda olsa seni unutmaz, 
-Ona yaklaştığında sana yakın olur, uzakta olduğunda seni görüp gözetir, 
-Kendisinden yardım istediğinde yardımına koşar, 
-Muhtaç olduğunda ise yardım eder ve fiilî yardımı sözle yardımından daha çok olur.”

“Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.” atasözü, iyi insanlarla beraber olmanın önemini vurguladığı gibi zararlı insanlarla hem dem olup sohbet etmenin tehlikelerine de işaret etmektedir.

Hazret-i Peygamber Efendimiz de hadislerinde;
“Kişi, arkadaşının dîni üzeredir. 
O hâlde sizden biri kiminle arkadaşlık ettiğine dikkat etsin.” buyurmuştur.

Hazret-i Ömer (R.A) dost bulmanın ne kadar önemli ve ne kadar zor olduğuna şu sözü ile işaret etmiştir:

“Sizden birine kardeşi tarafından dostluk eli uzatılırsa ona sağlamca tutunsun, çünkü her zaman bu dost elini bulamaz.”

Diğer bir sözünde ise şöyle der:
“Dostların birbirleriyle karşılaşmaları:
-Zihinler için cilâ…
-Kalp için şifadır.”

Aslında insanın dünyalık adına sahip olduğu en kıymetli şeyi gönüldaşları, dostlarıdır.

Dost edinme hususunda gayreti olmayan insan en zavallı insandır.

Prof.Dr. Ruhi Ersoy Hocamız gibi…
Yaradılışı güzel insanın dilide güzeldir. Işık olma yolunda ışık saçar etrafına. Kainatın sadece bir zerresi olduğuna idrak etmiş tevazu sahibi gönüller rahmete, nimetlere şükreder.

Dava arkadaşlarına gönüldaşlarına yol gösterirler.

Rahmetli Hocamız Prof.Dr. Necmettin HACIEMİNOĞLU ne de güzel söyler;

“Kimse bizi zorla veya türlü vaadlerle Ülkücü yapmadı…Kendimiz inanarak ve koşarak bu yolu tuttuk ”

Bizim Ülküdaşlarımız…
Türkiyenin geleceğinde tam ve kesin söz sahibi olacaklardır İnşallah…Zira KADER GAYRETE AŞIKTIR…Ulu Çınar Üç Hilal’i güzel günler, yıllar bekliyor Allahın izniyle.

Boşunamı çekildi bunca çileler…

-Zaman oldu şafağı sökmeyen gecelerde ülkülerimizin nuruyla aydınlandık…
-Zaman oldu bir hilal uğruna, bir hakikat uğruna, bir haysiyet ufkunda güneş gibi battık. 
-Anılarımızı pusula yaptık, açıldık geleceğe. Acılarımızdan ders aldık tutunduk gerçeklere…
-Yeri geldi iftiralarla boğuştuk durduk, yeri geldi ihanetlerle boğulmak istendik. 
-Vazgeçmedik sevdamızdan, dönmedik yolumuzdan, şikayet etmedik sırtımızdaki yüklerden.

Çünkü “yolu doğru olanın yükü ağır olur” dedik.

Ne olursa olsun ikiyüzlülerle, omurgasızlarla, renksizlerle yol yürümeyeceğini artık herkes anlamalı ve görmelidir.

Dervişe sormuşlar;
-Huzur ve mutluluk nedir.?
Derviş demiş ki;
-İnandığım yolda inandığım kişiyle yürümek.

Rahmetli Başbuğumuz ne de güzel söylemiş…”Ülkücülük...Bir gönül işidir…Gönül verenlerle hizmet edilir.”

Ülküdaşlarımıza karşı bitmeyecek 
bir vefamız, eksilmeyecek bir muhabbetimiz vardır.

Her vakit duamız odur ki;
Hak etmeyeni sevdirme bize Yarabbi.

VAZGEÇENLER UNUTULUR…

Sevdiği kıza kavuşamadığı için çekip gitmek isteyen gence, Aksakallı Bilge sorar;
-Mecnun Leyla’sından vazgeçti mi?
-Hayır.
-Kerem ateşten kaçtı mı?
-Hayır.
-Ferhat dağları delmekten korktu mu?
-Hayır. 
-Ya Gavurdağlı Ahmet?
Bir süre susup düşündükten sonra genç;
-O'nu hiç duymadım ki efendim, deyince…
Gençlerin AYNA da göremediklerini KERPİÇ duvar da gören Aksakallı Bilge:
-Tabi duymazsın…Çünkü O VAZGEÇTİ!

UNUTMA…VAZGEÇENLER DEĞİL…MÜCADELE VERENLER TARİHE GEÇERLER.

Rahmetli Neşat Ertaş:
“Gönül Mecnun'a döndü, Leyla bahane.” sözünü tam da Nazlı Üç Hilal Sevdalılarına göre söylemiş…

Gerçekten hepimizin gönlü ulu çınar Üç Hilal sevdası ile dolmuş…

Ulu Çınar MHP'nin CEZİR, dönemi sona ermiştir. Artık MED yani “yükselme" dönemi başlamıştır. Böylece Türk Milleti MHP ile birlikte eski güzel günlerine kavuşacaktır. Bunun SANCILARI içindeyiz.

Osman Bey, Aybüken Ebe’ye sordu;
“-SEN EBESİN hemi..? Vakti gelmeden DOĞUM yaptırırmısın.?

-Yaptırmam..

-Yaptırdın say...ne olur.?

-Hiç birşey olmasa bile çocuk ölü doğar Bey’im…Ananın da öldüğü olur.

-Kimi dinlersin o zaman.? Etrafta bir sürü adam ve doğumu bilmeyen kızlar var…Onlar sana “DOĞURT şunu da kurtulsun” diyorlar..

-Onların demesiyle olmaz bu iş…Doğuracak kadının acıdan kıvranması da düşünülmez…VAKTİ BEKLEMEK GEREK…Vakit beklenirse…HEM ANA HEM ÇOCUK KURTULUR BEYİM…

Merhum Seyit Ahmet Arvasi’nin dediği gibi;
“Milliyetçi Hareket, küçük parti hesaplarında değil, bütün parti  ve politikalara yön veren milli ve mukaddes bir aksiyondur.”

Bugün görülüyor ki  yakın tarih Arvasi Hocayı HAKLI çıkarmıştır.

Başbuğumuzun dizi dibinde yetişen Lider Devlet Bahçeli’de der ki;

“Benim yol arkadaşım;
-Haramı helâli bilen,
-Ülküdaşını kollayan,
-Çizgisinde net olan,
-Allahtan korkup kuldan utanan,
-Fitne, fesat işlerle uğraşmayan, 
-Teşkilatın  emrinde olandır..”

Bizde 50 yılın tecrübesi ile bir eğitimci olarak deriz ki:

Her ağız “ülkücülüğü” tarif edemez, daha doğrusu bu söz her ağıza da her bünyeye de yakışmaz.

O, bir zor zanaattır. 
O, aşık olmaktır, fedakarlıktır, istememektir, karşılıksız sevmektir, ölümle eğlenmektir, kutsalları şu ki;

-Vatan için yaşayıp millet için ölümü göze almaktır, 
-Dünyanın bütün makamlarını elinin tersiyle itebilmektir,
-Yokluğa ve hiçliğe talip olmaktır, 
-Göz önünde olmamaktır,
-Paylaşırken geride durmayı bilmektir, 
-Nefsine galip gelmektir, 
-Hoş görmektir... 
Ha diyeceksiniz ki böylesi de 
var mı.? Her elinizi attığınız yerde böylesi olsa idi dünya bu kadar rezil olmazdı... ÜLKÜCÜ, AZ BULUNANDIR.

İnsanlar gelir-geçer. Ancak kurumlar hele, hele kuruluş amacı "Türk Cihan hakimiyeti mefkuresi" olan ve Türk Devlet geleneğine bağlı kalan köklü teşkilatlar ilelebed KALICIDIR.

Turan Coğrafyasının yegane ümidi olan Üç Hilalli MHP bizim için sadece siyasi bir parti değildir. Onun çokkk ötesinde bir anlamı ve vazgeçilmezlik ruhu vardır.

Çünkü bu KUTLU HAREKET Türk Milletinin sigortası ve erken uyarı sistemidir. Yarım asırdır hep HAKLI çıkan KUTLU harekettir.

Üç Hilal...
Türk Milletinin devşirme değil MAYASIDIR…Gönüllerde bu maya tutmuştur.

Bu mayanın bozulması-ekşimesi-bitmesi mümkün değildir. Çünkü Üç Hilal her sene bahçe duvarının dibine ekilen bir yıllık-kısa ömürlü sarmaşık değil ULUÇINARDIR..

Türk Milleti, kendi selametini, kendi beka kaygısının teminatını MHP’de görüyor, MHP’yi en önemli siyasi güvencesi olarak görmeye devam ediyor.

Yolumuz…Ülkücü iradenin doğduğu, yeşerdiği, büyüdüğü, yaşandığı tek bildiğim Rahmetli Başbuğumuzun iki büyük emaneti; Üç Hilal’li MHP ve Bozkurtlu Ülkü Ocakları ÇİZGİSİDİR..

“Et-tekrârü ahsen velev kâne 
yüz seksen."(Tekrar etmek en güzeldir, 180 kere de olsa!) noktasından hareketle tekrar edersek;

ÜLKÜCÜ İNSAN…Liderinin yüreğini yüreğine katar, vatan olur, bayrak olur ve BAKTIĞI YERE BAKAR.

-Liderimi tanır… Liderimi bilirim. Teşkilatımı bilirim…
-Devlet Beyimize inancım tamdır ve her daim yanındayız.

Gerisi "lafügüzaf"…

Yaşanmışlıklarımı, içimden geleni “duygusal” bir şekilde dökmeye çalışıyorum. Ben öyle usta bir yazar filan değilim.

Biz...
Duygu düşüncelerimizi, diğer insanların fikrini değiştirecek diye paylaşmayız.

Biz... 
Duygu ve düşüncelerimizi, bizim gibi düşünen insanlarla yalnız olmadıklarını bilmeleri  için paylaşırız.

Allah sadık ve sıddık kullardan olmayı nasip etsin. Ülkü dolu gönüllerden düşürmesin.

…..Ve sonunda Yunus EMRE der ki;
KALANLARA SELAM OLSUN…

“Bu dünyadan gider olduk,
Kalanlara selam olsun.

Bizim için hayır dua
Kılanlara selam olsun.”

Meram Bağları’ndan…Gönüldaşlarıma 
SELAM OLSUN
 

17 Ağustos 2025

Taş Medreseli Tarih
Öğretmeni:
Ali KUZENCİK


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —