Muhittin GÜMÜŞ / TANRI DAĞLARI'NDAN

Tarih: 15.11.2025 10:30

HIYAR YERKEN Mİ DİNLEDİN BENİ?

Facebook Twitter Linked-in

Dinlemek anlamak içindir. Okumak da öyledir. Anlatmak için anlamak şarttır. Kendi anlamadığını başkasına anlatma acizliği ne kadar fena değil mi? 
Kimi şeyleri dinleyen olmasa da anlatmak gerekir. Elbet biri nasiplenir diye söylemek, yazmak gerekir...  
İnsan huzura ermek, refaha kavuşmak ve "iyi" olanı arzu etmek üzere kodlanmış bir fıtrata sahiptir. "İyi" ve "güzel" insana haz ve  mutluluk verir. 
Filozoflar iyi ile hazla, kötü ile acıyı özelleştirmenin doğru olmadığını söylerler. Çünkü hazza kapılanların kimi zaman kötüye doğru yol aldığı görülür. Hazzın ölçüsünü aşmamak üzere insan kendini terbiye etmeli... 
"İyi insanlar iyi şeyler yaparken sen ne  yaptın?" sorusunu önce kendimize sonra başkalarına sormak gerek.

Güzel ve doğru olan her şey iyi midir? Cesaret ve zekâ insanı mutlu kılmak için midir? Bazı soruların cevabı kendinden menkul olabilir. 
Bugün şöyle düşünebiliriz:

 

 

Huzur ikliminde coşkuyla nihâvend, hicaz, mâhur, rast, uşşak yahut bestenigâr makamından  nağmeler terennüm edilirken...
Balkanlardan bu yana doğru, Kerkük'ten yukarı, güzel yurdumun her köşesinden yanık türküler, bozlaklar, deyişler, ağıtlar, uzun havalar söylenirken...
Tasavvuf mûsikisinden coşku ve ilham veren ilahilerle klâsik müziğimizin şaheserleri çalınırken...
Mehteran takımının en tesirli marşlarıyla yer gök inlerken...
Hakkın, adaletin, vefanın, sevgi dolu ve erdemli olmanın hikmetlerini va'z eden  hatibin belâgatinden inciler sunulurken... 
Kafkaslardan, Azerbaycan'dan esen yeller ile Ulu Türkistan'dan, Tanrı Dağları'nın eteklerinden gelen yılkı sedaları dağları çınlatırken...
Bağlamanın, tar'ın, dombıranın, komuzun, rebabın, kıl kıyak'ın, bütün sazların tellerinden çıkan ortak avazın notaları yazılırken....
Gök ile yer arasında yaratılan Türk milletinin yerde kökü, gökte dalı gelişirken, ektiği tohumlar yeşerip başaklar toplanırken...
Zirvelerinde kartalımız, Mavi Vatan'da kaptan-ı deryamız, masmavi engin göklerde Kaan'ın, Kızılelma'nın, Akıncı'nın yoldaşı olmak için alın ve akıl teri dökülürken...
İlim irfan yolunda kalkınmak için mühendislikte, mimaride, teknolojide, sanayide, sanatta, edebiyatta, medeniyette, felsefede, dilde, fikirde, işte(amelde) birlikte yorulurken...
Azerbaycan'a Karabağ'da kömekdaş, Ulu Türkistan'da Yesevi'ye, Maturidi'ye, Buhari'ye izdaş olurken...
Mevlânâ'ya, Hacı Bektaş Veli'ye, Yunus Emre'ye ve nice gönül dostuna hürmet ederken...
Karacaoğlan'a, Dadaloğlu'na, Mahdumkulu'na, Abay'a, Çolpan'a, Erkin Vahid'e, Cengiz Aytmatov'a râm olurken...
Biz dosta güven, düşmana korku üstüne korku salarken...
-Sen ne yapıyordun?

... Anlamadım efendim!

-Anlamadıysan, demek ki bütün bunları sen ağzında katur kutur hıyar yiyerek dinliyordun! 
Hıyarın, acurun,  leblebinin ve dahi turpgillerden her türlü nebatâtın ağız içinde  çiğnenirken katır kutur etmesinden dolayı kulağa gelen diğer güzel sesler beyne sağlıklı aktarılmaz ya hani...  Böylece söylenen sözler, dillerden dökülen nağmeler çok kıymetli olsa da  anlaşılmamış olur...

-Hadi duymadın da gözün de mi kör idi? Hıyar bahanesiyle duymadıysan, öyleyse dokunmak lazım sana...
Duymayana göstermek, görmeyene iyice dokunmak ve  hatta çok dokunmak şarttır. Bütün bunlar koklayarak anlaşılmaz çünkü...
- İyi ama efendim...Kem küm de lâm cim..  Lâm elif, vav,  ye!

-Yâni diyoruz ki...
Hadisenin mânâ ve ehemmiyetini kavramamış  her kafa hıyar yeme modunda demektir...
İyi olmak Türk milletinin her ferdine farz, her derdine ortak olmak şarttır…

Tanrı Dağları'ndan 
Muhittin Gümüş 
15.11.2025


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —